TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 7 Ağustos Pazartesi

07-08-2017
RÛDAW
Etiketler TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 7 Ağustos Pazartesi
A+ A-

Star: Öğrencilere vur emri

 

15 Temmuz akşamı halkın üzerine kurşun yağdıran askeri öğrencilerin ‘Viber’ üzerinden gelen “Darbe başlamıştır, direneni ezin” emriyle hareket ettikleri belirlendi.

 

Temmuz hain darbe girişiminde subayların ‘haberimiz yoktu’ iddiasını çökerten itiraf FETÖ imamından geldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki (KKK) FETÖ yapılanmasına ilişkin 71 şüpheli hakkında düzenlediği iddianamede, mahrem hizmetler biriminde görev aldığını anlatan K.Y kodlu imamı, şok itiraflarıyla örgütün KKK’ndaki yapısıyla ilgili önemli bilgiler verdi. K.Y, “Boğaz köprüsünün kapatıldığı, uçakların uçmaya başladığı sıralarda ‘Adi’’ kod adlı temsilci ‘Viber’dan ‘darbe başlamıştır, öğrencileri cep telefonundan arayın, direnenleri ezsinler’ diye mesaj attı” ifadesiyle, gözü dönmüş hainlerin neler yapabileceklerini ortaya koydu.

 

Lise sırasında tanıştığı FETÖ’de üniversite için geldiği Ankara’da da mahrem hizmetler biriminde “Emre” kod adıyla görev alıp, örgütün KKK yapılanmasında birim sorumlusunun hemen altında yer alacak şekilde yapı içinde yükselen K.Y.(41),Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı KKK döneminde de dinlemek istediklerini, ancak bu işi yapabilecek örgüt mensubu güvenilir bir subay bulamadıkları için yapamadıklarını belirtirken, bunun yerine, Akar’ın o dönem Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapan ve her ikisi de darbe girişiminde aktif rol alan Albay Nuh Altınsoy ve Genel Sekreteri Ramazan Gözel’den haftalık olarak komutana gelen bilgi ve belgeler ile konuklar hakkında bilgi aldıklarını kaydetti. Örgütün KKK yapılanmasına ilişkin önemli bilgiler veren K.Y.’nin ifadesindeki şok itiraflar özetle şu şekilde:

 

Cumhuriyet: AİHM yargıç arıyor

 

Türkiye ile Avrupa arasında önemli bir kriz de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı konusunda yaşanıyor. Türkiye’nin, görev süresi dolan Işıl Karakaş’ın yerine önerdiği adayları, seçimi yapacak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ndeki özel komisyon ikinci kez mülakata bile çağırmadan reddetti.

 

Türkiye ile Avrupa arasında önemli bir kriz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçlığında yaşanıyor. Türkiye’nin, 30 Nisan 2017’de görev süresi dolan AİHM yargıcı Işıl Karakaş’ın yerine aday göstermek için belirlediği 3 kişilik liste, seçimi yapacak olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden (AKPM) ikinci kez döndü. Türkiye, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ergin Ergül, 8 Temmuz’da Yargıtay Üyeliği’ne seçilen ve adaylık sürecinde Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olan Basri Bağcı ile Hollanda’da yaşayan avukat Fatma Arslan’ı aday gösterdi. Konsey’in gerekli kriterleri taşımadıkları gerekçesiyle mülakata bile çağırmadan ikinci listeyi de geçen Haziran ayında geri çevirdiği ortaya çıktı. Kulislere yansıyan bilgiye göre Türkiye’nin hükümete yakın bürokrat ve türbanlı aday göstermesi ret kararında etkili oldu.

 

AİHM yargıcı Işıl Karakaş’ın 9 yıllık görev süresi geçen nisan ayı sonu itibarıyla sona erdi. Türkiye’nin AİHM’ye göstereceği aday listesi için çalışmalar geçen yılın aralık ayı sonu itibarıyla başladı. Mevzuat gereği AİHM yargıçlığı için ülkeler, en az biri kadın olmak üzere 3 aday gösteriyor. Seçimi yapmaya yetkili organ olan AKPM’de ön elemeyi, özel komisyon da denilen alt komisyon yapıyor. AKPM Genel Kurulu, çok ekstrem bir durum olmadığı takdirde komisyonun önerdiği ismi seçiyor.

 

Birgün: Müftülere nikâh yetkisi Türkiye’ye en büyük darbe

 

“Resmi nikâhı kimin kıydığı çok önemli. Ülkemizdeki son gelişmelere bir bütün olarak baktığımızda, hayatın her alanında bir din devleti referansı görüyoruz

 

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Başkanı, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nazan Moroğlu, bu haftaki Pazartesi Söyleşisi’nin konuğu oldu.

 

Müftülere resmi nikâh yetkisi verilmesini içeren, Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Tasarısı’nı değerlendiren Moroğlu, “Resmi nikâhı kimin kıydığı çok önemli. Ülkemizdeki son gelişmelere bir bütün olarak baktığımızda, hayatın her alanında bir din devleti referansı görüyoruz: Eğitimde müfredatın ve uygulamanın tamamen dine referanslı hale getirilmesi, kadınların yaşam tarzına, kaç çocuk doğuracağına, kahkahasına yapılan müdahaleler bunlardan sadece birkaçı” diye konuştu.

 

Müftülerin resmi nikâh yetkisinin nasıl uygulanacağının da önemli bir soru işareti olduğuna dikkat çeken Moroğlu, “Hâlihazırda, bu işlerin yapılmasından ve denetiminden sorumlu olan makam İçişleri Bakanlığı. Peki şimdi Müftülük resmi nikâh kıyınca, İçişleri Bakanlığı’nın nasıl denetiminde olacak?. Orası bir dini makam olarak mı kıyacak, adı resmi nikâh olsa bile? Dini kıyafetiyle mi kıyacak?” sorularını yöneltti.

 

Akşam: TSK’yı denetleyebilmiş olsaydık FETÖ yapılanmasını anlardık

 

TSK denetlenmiş olsaydı 15 Temmuz yaşanmayabilir miydi? TSK 2019’dan itibaren denetlenecek peki rahatsızlar mı? ByLock yerine örgüt ne kullanıyor? Cemaatler artık rahat rahat hareket edebilecek mi? Türkiye’nin yerli yazılımı hazır mı? Devlet Denetleme Kurulu Başkanı Yusuf Arıncı AKŞAM’a konuştu.

 

15 Temmuz hain kalkışmanın yıldönümünü geçirdik. Milyonlar bir mesaj verdi dünyaya ve FETÖ’YE. Ne dediler?

 

15 Temmuz tarihimizde yaşadığımız en büyük kahramanlık destanlarından biridir. Türk Milleti tüm dünyaya “birlik ve beraberliğine” kastedecek tehditlere karşı topyekûn cevap vereceğini ifade etmiştir. Hele de bu tehdit içerden gelen bir ihanet şeklinde gerçekleşmişse buna karşı dünya görüşü farklı da olsa bütünlük içinde gereken cevabı vereceğini deklare etmiştir. 15 Temmuz’un yıldönümünde milyonlar sokaklara dökülerek yaşanılan travmayı unutmadığı ve unutmayacağı, örgütle mücadelenin en etkin şekilde sürdürülmesi gerektiği, FETÖ’nün umudu olan iç ve dış partnerlerin algı oyunları ve davaların sulandırılma çabalarını gördüğünü, milli iradenin dimdik ayakta ve liderinin arkasında olmaya devam edeceği mesajını vermiştir.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla o dönemin paralel örgüt ismiyle bir inceleme yapmış açıklamayı da durum vahim olarak adlandırmıştınız DDK olarak. Bir darbe önsezisi yaşadınız mı o dönem?

 

O zaman henüz 15 Temmuz gerçekleşmediği için kimse FETÖ demiyordu Paralel Devlet Yapılanması olarak biliniyordu(PDY). Biz çalışmaya başladık. İşin haritasını çıkarttık. Kurumlardan, uzmanlardan bilgi aldık.  Siz neler yaptınız, neler yapmayı planlıyorsunuz ve önünüzde bu mücadele kapsamında engel olarak gördüğünüz mevzuat ya da idari bir takım hususlar var mı diye sorduk. Çalışma ilerledikçe işin hem mali hem de personel boyutu ortaya çıkmaya başladı. Bunların büyüklüğünü gördükçe durum vahim dedik. Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında asker ve emniyeti de dâhil ederek söylüyorum ciddi bir yapılanma olduğunu gördük. Ekonomik olarak çok ciddi bir ekonomiye hakim olduklarını gördük. Dedik ki hakikaten iş ciddi. 15 Temmuz öncesi üniversitelerin çoğuna kayyum atamaya başlandı. İki çalışma vardı aslında. Bir paralel yapı ile ilgili özel çalışma bir de vakıf üniversitelerinin denetimi. Hatırlarsanız 15 Temmuz’dan önce 15 vakıf üniversitesine kayyum atanmıştı. Oralar ciddi bir ekonomik büyüklük zaten. Sonra MASAK bir çalışma yürüttü. Gelir İdaresi Başkanlığı çalışma yaptı. Mali kaynaklarının 150 milyar dolar gibi bir rakam olabileceğini tahmin ettik ama kümülatif bir rakam. İpek Holding’e baktığımızda yıllık on milyar dolar ciro, Kaynak Holding’e baktığımızda bilmem kaç milyar, İstikbal vs. ortada. İşi vahim olarak nitelendirmemizin sebebi buydu.

 

Yeni Şafak: Haraç çarkı dönüyor

 

Yaklaşık 170 bin kişiye yönelik soruşturmalar sürüyor ama FETÖ, ihtiyat kadrolarıyla halen aktif durumda. Türkiye’yi bölgelere ayırıyor, ‘imam’ ataması yapıyor, Coco’dan yazışıyor, himmet topluyor, en çok haraç vereni ‘haftanın birincisi’ seçiyorlar. FETÖ Ege İmamı N.K.’nın yakalandığı operasyonda elde edilen bilgiler, örgütün yeraltında faal durumda olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

 

15 Temmuz ihanetinin ardından yapılan başarılı operasyonlarla FETÖ’ye ağır darbeler vuruldu. Yaklaşık 170 bin şüpheli hakkında adli işlem yapılırken, bunlardan 50 bine yakını tutuklandı. Eli kanlı örgütte yönetici pozisyonunda olanların bir kısmı kaçtı, bir kısmı yakalandı. Verilen bütün çabalara karşın FETÖ, tabanı diri tutmak ve çözülmeyi önlemek amacıyla hâlâ sinsice hareket ederek ülke genelinde yeni yapılanmaya gidiyor. Bunun en somut örneği ise İzmir’de yaşandı. İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato’nun koordinasyonunda, İl Emniyet Müdürlüğü Terör ile İstihbarat Şubesi ekipleri, örgüt adına İzmir’de faaliyet yürütmeye devam eden şüphelileri adım adım izledi. Yaklaşık 4 ay boyunca yapılan teknik takibin ardından operasyon için düğmeye basıldı. 25 Temmuz günü İzmir merkezli, İstanbul, Aydın ve Muğla’da 132 örgüt üyesinin adreslerine eşzamanlı operasyon yapıldı. Şüphelilerin 121’i kıskıvrak yakalandı. Örgütün Ege bölge imamı ‘Ali’ kod adlı N.K. da (36) yakalanan şüpheliler arasında bulunuyor. Alınan bilgilere göre N.K, örgütün 15 Temmuz sonrası Ege bölge imamlığı görevine getirdiği ikinci isim. Teknik takibe alınan N.K. 4 ay içinde 2 kez eşinin telefonuyla görüşme yaptı ve bu görüşmelerde sesini değiştirdi. Operasyon sırasında kaçmaya çalışan ancak bunda başarılı olamayan FETÖ Ege imamı, yanında örgüte ait 442 bin dolar para, çok sayıda cep telefonu ve dijital mazlemeyle birlikte ele geçirildi. Sakal bıraktığı görülen N.K’nın eski görüntüsünden hayli farklı bir kimliğe bürünmüş olması dikkat çekti.

 

İzmir polisinin yaptığı teknik takip sonucu örgütün İzmir yapılanması ve faaliyetleri deşifre oldu. Buna göre FETÖ, İzmir’i 14 ‘büyük bölge’ye ayırdı, bunların altında da çok sayıda ‘küçük bölge’ bulunuyor. Yeraltında halen aktif şekilde çalışan terör örgütünde ‘sohbet abisi’, ‘muhasebe sorumlusu’, ‘kasa sorumlusu’, ‘kriptolu haberleşme sistemini cep telefonu ve tablete yükleyen ve bunları denetleyen teknik cihaz sorumluluları’ görev alıyor. Yani örgütte halen, kripto haberleşme sisteminin bile sorumlusu var.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli