Ankara (Rûdaw) – HDP’nin başlattığı “Herkes İçin Adalet” kampanyasının detaylarını açıklayan Parti Sözcüsü Ebru Günay, “4 ay boyunca adalet talebiyle alanlarda olacağız” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Ankara’daki Parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek Herkes İçin Adalet kampanyamızın detaylarını açıkladı.
“Ülke bir bütün baskı cenderesi altındayken partimiz uzun bir süredir, belli mücadele programları ile bu cendereyi aşmak ve demokratik siyaset alanını genişletmek için mücadele programları geliştiriyor ve bunları hayata geçiriyor” diyen Günay, şunları söyledi:
“Gündem belirleyen bir parti olduğumuzu gösterdik”
“Geçtiğimiz yıl Haziran ayında AKP-MHP bloğunun kurduğu düzeni aşmak için tüm topluma seslenerek Hep Birlikte dedik. Bu programa Hakkari’den Edirne’ye, İzmir’den Van’a, Mersin’den Amed’e kadar başta kadınlar, gençler olmak üzere demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana olan toplumun her kesimi ses verdi. Bu sayede gündem belirleyen bir parti olduğumuzu bir kez daha göstermiş olduk.
Sonrasında 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde bir Barış Deklarasyonu yayınladık ve Eylül’den içinde bulunduğumuz Şubat ayına kadar Demokratik Mücadele Programımızın yeni bir ayağını ilan etmiştik. Geçtiğimiz aylarda da kadınlardan gençlere, ekolojistlerden emekçilere, her kesim ile savaşa karşı “Barış” diyerek zorba iktidara karşı Hep Birlikte güçlü bir mücadele yürüttük.
Şimdi ise iktidarın, yaşamın her alanında yarattığı derin adaletsizliği teşhir ederek yeni yaşamı hep birlikte inşa etmek için “Herkes İçin Adalet” sloganıyla bir kampanya başlattık. Sivil toplumun, meslek odalarının, kadın örgütlerinin, sendikaların ve elbette bileşen partilerimizin katılımı ile Eş Genel Başkanlarımız tarafından kampanyamızın duyurusunu yaptık”.
“İktidar yandaşları dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor”
kampanyanın içeriğine dair detayları paylaşan Ebru Günay, “Ancak öncesinde kampanyanın neden Adalet teması ile başladığını paylaşmak istiyorum. Adaletsizlik cenderesinde kıvranan Türkiye halklarının, ekmek kadar su kadar temel bir ihtiyacı var: O da adalettir. Saray ve Saray çevresine kümelenmiş iktidar elitleri dışında Türkiye’de tüm toplumsal kesimler adalet arıyor. AKP ve MHP’ye oy veren seçmenler dahil ülkedeki herkes adaletin kalmadığına inanıyor” dedi.
“Sadece Saray'ın etrafından kümelenenler kendileri için adaletin sağlandığına inanıyorlar. Yani aslında onlar bile kendileri dışında kimseye adaletin uygulanmadığını biliyor” diyen Günay, “Günlük hayatın içinde yurttaşlar yaşamlarının herhangi bir anında bu adaletsizliği maruz kalıyorlar. Demokratik bir ülkede iktidar ve muhalefet vardır. Siyasi hedefleri için yarışırlar. İktidara biat etme mecburiyeti faşist rejimlerde olur ki günümüzde yaşanan sıkıntıların başında bu gelmektedir. İktidara biat etmeyenlerin terörist olarak damgalandığı bir ülkede yaşıyoruz. Düşünün ki bu iktidara göre bütün muhalifler ya terörist ya da ülkeye düşman” değerlendirmesinde bulundu.
Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine değinen Günay, “Bu düşman hukukun en fazla yansıdığı yer cezaevleri. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit bugün bütün cezaevlerine sirayet etmiş durumda. Bugün cezaevlerinde çıplak aramadan, keyfi disiplin cezalarına, infaz yakmalardan, çift kelepçe uygulamalarına, sağlık hizmetinden faydalandırılmaya kadar sayamadığımız birçok hak ihlali yaşanıyor. Ve bugün adil olmayan bu uygulamalara karşı siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi direnişi tam 75’inci gününde” dedi.
“Adaletsizlik her alanda”
“Adaletsizlik her alana sirayet etmiş durumda!” diyen Sözcü Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkede, herkes her an gözaltına alınabilir, tutuklanabilir. Yolda yürürken bir mikrofona konuşan ve kendisini ifade eden yurttaş ertesi gün tutuklanabilir. İktidarı eleştiren bir siyasetçi iddianame olmadan bile aylarca tutuklu kalabilir. WhatsApp grubu kuran bir üniversite öğrencisi aynı gün mahkemeye çıkarılıp tutuklanabilir. Bir gecede bir memur KHK ile işsiz kalabilir. Savaş tamtamları çalan biri üniversiteye rektör atanabilir. Seçimlerde kazandığınız belediyeye kayyım atanabilir. Şiddete maruz kalan bir kadın, başvuracağı bir mekanizma bulunmadığı için katledilebilir. Katledilen bir kadın mahkemelerde kabahatli bulanabilir. EBA’ya ulaşabilmek için çatıya çıkmak zorunda kalan bir çocuk her an düşüp ölebilir. Hatta bir bebek anne karnında iken geleceğin suçlusu olarak tutuklanabilir. Hatta, yanlış ekonomi politikaları yüzünden pahalanan soğan terörist olabilir, biber ve domates pahalı olduğu için suçlanabilir.”
“Bu adaletsizliğe artık yeter, êdî bes e diyoruz”
Ebru Günay, “Biz tam da bu noktada Artık Yeter diyoruz, Êdî Bes e diyoruz. Ve her yerde herkes için adalet sloganını haykırıyoruz. Bir gecede Boğaziçi’ne kayyım rektör atadınız, sonuçlarını gördünüz. 6 günlük Yargıtay üyesini Anayasa Mahkemesi'ne üye yaptınız. Ilısu Barajıyla Hasankeyf’i, Yeşil Yol Projesiyle Karadeniz’i, Kanal İstanbul Projesiyle İstanbul’u uyduruk ÇED raporları üzerinden talan ettiniz” diye konuştu.
Günay konuşmasının devamında, “Emekçilerin işsizlik fonunu kendi yandaşlarına peşkeş çeken yasalar çıkardınız. Tahliye olması gereken tutsakların eline bir tebliğ sıkıştırarak infazlarının yakıldığına dair yeni yasalar çıkardınız. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet uygulamasını yasalara dayandırarak suç olarak ilan ettiniz. Biz sizin zorba iktidarınızın çıkardığı yasal zorbalıkları değil gerçek olan adaleti sağlamak için mücadele ediyoruz. Yasal kılıflara uydurulmuş hukuksuzluğu reddediyoruz. Mızrak çuvala sığmıyor artık. Bizler isyan ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Adalet yoksa demokrasi, hukuk, siyaset yoktur”
“Adalet yoksa demokrasi yoktur” diyen Günay, “Adalet yoksa demokratik bir uzlaşı ve özgür bir siyaset de yoktur. Adalet yoksa hukuk yoktur. Bu üç temel dinamik olmadan yaşama bir anlama katamayız. Siyaset yapamazsınız, geleceğe bir söz bırakamaz ve geçmişin yükünden kurtulamazsınız” diye konuştu.
Günay, “İçinden geçtiğimiz süreç kutuplaştırmaya dayalı sancılı bir süreçtir. Bugün en acilinden derin bir toplumsal uzlaşıya ihtiyaç vardır. Bu toplumsal uzlaşının olmazsa olmaz zırhı ise adalettir. Bunu sağlamanın birincil şartı demokratik bir ortamın varlığı, demokratik ve barışçıl bir iklim, çatışma kültürünü terk etmekle mümkün. Toplumsal adaletin gelişmesi ancak bu yolla olacaktır” sözlerini sarfetti.
“Adalete yer açmak için başlattığımız kampanyanın detayları”
Ebru Günay, “Adalete yer açmalıyız. Adalete yer açma çabamız ve derdimiz var ve tüm meselemiz adalete yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak halklara yer açmaktır, tüm ötekilere yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak göz kapaklarına acının ağırlığı bindirilmiş annelere yer açmaktır. Çünkü adalete yer açmak diyaloga yer açmaktır. Bu nedenle başlattığımız kampanyamızda tüm adaletsizlik alanlarına değinecek, görecek eylem ve etkinlikler yapıyoruz” diyerek kampanyanın ayrıntılarını şöyle açıkladı:
“Bir süredir başlayan İş ve Aş Buluşmalarını ileri taşıyarak yoksulluk ve işsizlik temalı kitlesel bölge yürüyüşleri yapacağız.
Cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı kadınlarla buluşmalar gerçekleştirerek eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz.
Kürtçe’ye yoğun saldırıların ve asimilasyon politikalarının olduğu bir dönemde Anadili Adaletini arayacağımız eylem ve etkinlikler düzenleyeceğiz.
Cezaevlerinde süreleri dolmalarına rağmen bırakılmayan, denetimli serbestlik hakları kullandırılmayan, infazları yakılan tutsakların, açlık grevine girenlerin adalet taleplerini dillendirmek için farklı şehirlerde ve Meclis’te “Adalet” diye haykıracağız.
Siyasette sıkışan ve kutuplaştırılan atmosferi aşmak ve nefes aldırmak için kendimiz dışındaki partilerle, inanç kurumları ile bir araya geleceğiz.
Sol, sosyalist ve devrimci güçlerle, değişik inançlardan çevreler ve gruplarla baskılara karşı direnişi büyütmek için programlar düzenleyeceğiz.
Derelerin, ağaçların, ekolojinin sesi olacağız, esnafla bir araya geleceğiz
Şırnak’ta kömür madenlerinin kirlettiği Nergüş deresinin, Dêrsim’de maden aramaları ile doğa yıkımı gerçekleştirilen Çemişgezek’in, Aydın ve Muğla’da incir ağaçlarının, Mersin’de ve Antalya’da portakal ağaçlarının, Karadeniz’de ormanların, fındık ağaçlarının ve çay tarlalarının hakkını korumak için ekoloji buluşmaları düzenleyeceğiz.
Aylardır kepenk kapattığı için iflas ettirilen restaurant, lokanta ve kafe işletmeleri ve emekçilerinin hakkını aramak için buluşmalar yapacağız.
Tekçiliğin yansıması olan mezhebe dayalı inanç anlayışını yıkmak için tüm inançlarla zenginliğimizi göstereceğiz.
AİHM iddianamesi ile ülkenin yargı sisteminin nasıl mahkum edildiğini, Kobanê iddianamesi ile bizleri yargılamak isteyenleri yargılayacağımızı göstereceğiz.
Derinleşen tecrit sisteminin ülkeye yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ve sonuçlarını anlatacağız.
Kürtlere karşı savaş politikalarının sadece Kürtlere değil tüm ülkeye verdiği zararı göstermek için alanlarda olacağız.
Tüm toplumsal kesimleri “Herkes İçin Adalet” kampanyasına omuz vermeye çağırıyoruz.”
Bunun için HDP olarak, “Herkes İçin Adalet” dediklerini belirten Sözcü Günay, “Ve Adalet, Demokrasi ve Eşitlik için kadınlar ve gençler başta olmak üzere emeği sömürülen işçileri, kimliği yok sayılan Kürtleri, Çerkezleri, Lazları, Romanları, inancı yok sayılan Alevileri, geleceği elinden alınan öğrencileri birlikte omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
“Adliyeler, cezaevleri önünde olacağız; 15 Şubat’ta tecritte karşı kitlesel yürüyüşler gerçekleştireceğiz” diyen Günay şöyle devam etti:
“İlk önce kampanyanın kadın programı Kadın Meclisimiz tarafından Ankara’da açıklanacak.
Ankara ve İstanbul Adliyelerinin önünde Eş Genel Başkanımızın, milletvekillerimizin Kadın Meclisimizin ve avukatların katılımı ile çıplak arama, uygulanmayan AİHM kararı ve iftira ve yalanlarla dolu Kobanê iddianamesini işleyeceğimiz açıklamalar ve oturma eylemleri gerçekleştireceğiz.
Cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çekmek için cezaevleri önünde protestolar, açıklamalar yapacak, eylemler düzenleyeceğiz.
Adalet için grevde olanlara ses vermek için 15 Şubat’ta “Tecrite Son, Yaşam İçin Adalet” sloganıyla üç farklı kentte uluslararası komplonun yıldönümünde tecridi protesto etmek için kitlesel yürüyüşlere destek vereceğiz.
"Anadili Hakkı İçin Adalet talebiyle kitlesel yürüyüşler yapacağız"
İş ve Aş Buluşmalarımızın Van ayağını gerçekleştireceğiz. Van’da Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan’ın katılımı ile emekçiler ve esnaf ile buluşacağız. Onları dinleyecek ve kendi çözüm önerilerimizi anlatacağız.
Dünya Anadili Günü vesilesiyle bir dizi çalışma yapacağız. Türkiye’nin farklı şehirlerinde çoğulcu yapımızı yansıtan bu ülkede konuşulan Kürtçe, Arapça, Ermenice, Lazca ve diğer dillerde açıklamalar yapacağız. Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Diyarbakır’da Kürtçe konusunda çalışma yürüten kurumların “Anadili Hakkı İçin Adalet” sloganıyla kitlesel bölge yürüyüşüne katılacak. Aynı zamanda Kürt Dili konusunda çalışma yürüten kurumlarla ortak etkinlik düzenleyeceğiz. Kürtçe ile ilgili 14 Mayıs Kürt Dil Bayramında Kürt Diline yönelik saldırıları, asimilasyon politikalarını gösteren geniş bir rapor hazırlayıp ulusal ve uluslararası kurumlar ile paylaşacağız.
“AİHM kararına ilişkin farklı etkinlikler organize edeceğiz”
AİHM’in Selahattin Demirtaş kararının uygulanması için yerellerde bilgilendirme çalışmaları, kurum ziyaretleri, toplu dilekçeler, mektuplar gibi farklı etkinlikler organize edeceğiz.
Yine Şubat ayı içerisinde sol ve sosyalist partileri, Alevi kurumlarını, büyükelçiliklere, “Adalet” gündemiyle ziyaretler gerçekleştireceğiz.
“8 Mart ve Newroz kutlamalarıyla 1 Mayıs’a yürüyeceğiz”
Şubat ayı içerisinde başlıca etkinliklerimiz bunlar iken, 1 Haziran’a kadar devam edecek “Herkes İçin Adalet” kampanyamız çerçevesinde yapacağız diğer etkinliklere dair özetle şu bilgileri verebilirim:
8 Mart Kadınlar Günü çerçevesinde bütün yerellerde kadınlarla omuz omuza olup, kadın mücadelesini büyüteceğiz. 21 Mart Newroz kutlamalarını yapacağız. Ulusal Birlik temalı eylemlerimize devam edeceğiz.
İş ve Aş Buluşmalarını ülkenin her bölgesinde yapacak şekilde sürdüreceğiz. Turizm ve sera sektörü, liman işçileri, deri emekçileri ve işyerini kapatmak zorunda kalan esnaf ile buluşacağız. Tüm bu alanlarda süren işçi direnişlerine güç verecek birlikte adalet sesimizi daha gür çıkaracağız. Bu birlik ruhu ile 1 Mayıs’a yürüyeceğiz.
26 Nisan’da partimize dönük bir komplo ile yazılan Kobanê iddianamesini yazanları yargılamak için mahkemede olacağız.
Tiyatro ve müzik sanatçıları ile buluşarak, Kürt yazarlar ile özel bir program yapacağız.
“Gezi, Suruç, Ankara katliamları ile Kürdistan’da katledilenlerin ailelerini buluşturacağız”
Gezi’de, Suruç’ta, Ankara Gar Katliamı'nda yaşamını yitirenler ile Kürdistan’da katledilen çocukların, gençlerin annelerini buluşturacağız.”
Günay, “Halklarımıza ve tüm partili arkadaşlarımıza buradan seslenmek istiyorum. Gençler, kadınlar, emekçiler bir bütün olarak ezilenler ve ötekileştirilenler, faşizme evrilen siyasi atmosferi tüm ülkenin selameti ve demokrasinin nefes alması için bu programı hep birlikte mutlaka başarıya ulaştırmalıyız” ifadelerini kullandı.
Kampanyayı “aynı zamanda tüm siyaset alanının cesaret toplayacağı, demokrasi çizgisinin gösterileceği bir yol haritası” şeklinde değerlendiren Günay, “Şimdi Hep Birlikte Herkes İçin Adalet çalışmasını büyütme zamanıdır. Buradan hepimize başarılar diliyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın