Haber Merkezi - Besê Hozat'ın Kürdistan Topluluklar Birliği’nin (Koma Civakên Kurdistanê – KCK) eşbaşkanı olarak seçilmesinin ardından annesi, 12 yıl önce ondan barış getirmesini istiyor ve ölmeden önce Hozat'ı görme umudunu taşıdığını belirtiyordu. Bugün ise Hozat, PKK'nin silah bırakma törenine liderlik etti.
Geyik Oran, 12 yıl önce kızından barışı getirmesini istiyordu.
Rûdaw, 2013 yılında Hozat'ın annesi Oran'ı haberleştirmişti.
İlgili haberimiz şöyle:
Besê Hozat olarak bilinen Hülya Oran'ın annesi, Dersim'in (Garipler) köyünde yalnız yaşıyor.
"19-20 yıldır kızımı görmedim" diyen anne Geyik Oran, "Yıllardır Hozat'ın hasretiyle yaşıyorum, o benim mutluluk kaynağım. Eğer barış olur ve tekrar kızımı görebilirsem 7 kurban keseceğim" dedi.
Besê Hozat'ın annesi, "Ben barış taraftarıyım, kızımın barış getirmesini istiyorum. Ölmeden önce kızımı görmek istiyorum, gelsin ve huzurlu bir ortamda onu kucaklayayım" diye konuştu.
Geyik Oran, tüm çocukları arasında sadece Besê Hozat'ı okula gönderdiğini, Kayseri'de lise eğitimini tamamladığını ve hemşirelik diploması aldığını belirtti.
Ayrıca 19 yıl önce 1994 yaz tatilinde kızının dağa çıktığını ve bir daha geri dönmediğini ifade eden anne Oran, kızının sağ salim evine dönmesini istediğini sözlerine ekledi.
Ablası Gönül Yıldız ise Besê Hozat'tan sonra küçük kız kardeşi Nuray'ın da dağa çıktığını, ancak Dersim'deki bir çatışmada öldürüldüğünü ifade etti.
"Besê dağa çıktıktan sonra annem yemeden içmeden kesildi" diyen Yıldız, "'Kime yemek yapayım ki' diyordu. Babam da Besê'nin gidişinden 13 yıl sonra vefat etti" ifadelerini kullandı.
Besê Hozat kimdir?
Gerçek adı Hülya Oran olan ve 2013 yılından beri KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı olan Besê Hozat, Tunceli'nin Hozat ilçesine bağlı Taner köyünde dokuz çocuklu bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. İlköğrenimini köyünde tamamladı. Ortaokul ve lise eğitimini Kayseri'de aldı.
1994 yılında, henüz 16 yaşındayken PKK'ye katıldı. "Besê Hozat" kod adını, Dersim İsyanı sırasında idam edilen Seyit Rıza'nın eşi Besê'den ve örgüte katılmadan önce hayatını kaybeden bir kadın militanın adından esinlenerek seçtiğini belirtti.
İlk yıllarında Tunceli kırsalında silahlı faaliyetlerde bulundu. Kendisinden bir yıl sonra örgüte katılan kız kardeşi Nuray Oran'ın 1997 yılında bir çatışmada yaşamını yitirmesi ve ardından babası Hasan Oran'ın vefatı üzerine Kandil Dağları'na geçti.
Örgüt içerisinde kadın yapılanmaları başta olmak üzere çeşitli sorumluluklar üstlendi. 10 Temmuz 2013 tarihinde, Cemil Bayık ile birlikte KCK (Koma Civakên Kurdistanê) Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı görevine getirildi. Bu pozisyon, PKK ile bağlantılı yapıların siyasi ve stratejik karar mekanizmaları içinde en üst düzey görevlerden biri olarak kabul edilmektedir.
Besê Hozat, PKK içinde kadın hareketinin öncülerinden biri olarak anılmaktadır. 2013 yılında Sabah Gazetesi'nde çalışan ve şu anda Independent Türkçe editörü olan Müjgan Halis'e verdiği röportajda, kadın özgürlüğünü ideolojik bir mesele olarak tanımladı. Kadının tarihsel olarak toplumda köleleştirilmesinin, daha geniş çaplı sosyal ve sınıfsal sorunların temelini oluşturduğunu savundu.
PKK'nin kadın yapılanmasının özerkliğine ve örgüt içindeki etkisine sıkça vurgu yaptı. Kadın-erkek eşitliğinin yalnızca sosyal değil, politik ve ideolojik düzeyde de inşa edilmesi gerektiğini belirtti. Feminist hareketin mevcut tanımlarının dar kaldığını, PKK'nın bu alandaki yaklaşımının daha kapsayıcı ve dönüştürücü olduğunu ifade etti.
Besê Hozat, kendisini Kırmanç/Alevi olarak tanımlamaktadır. Zazalık tanımını, Kürt kimliğinden kopartma çabası olarak değerlendirdi. Dersim bölgesine ait kültürel unsurları "saf Kürt kültürü" olarak tanımlayan Hozat, Aleviliği devletsiz ve iktidar karşıtı bir felsefe olarak gördüğünü dile getirdi.
Tarihsel hafızaya vurgu yaparak, Dersim'deki kitlesel şiddet olaylarının (özellikle 1938) yeterince sahiplenilmediğini ve bu nedenle bellekte bir kırılma yaşandığını ifade etti. Hozat, PKK'nın geçmişteki bağımsız Kürdistan hedefinden zaman içinde uzaklaştığını ve 2000'li yıllardan itibaren ulus-devlet modelinden vazgeçildiğini savundu. Örgütün mevcut stratejisinin, demokratik özerklik ilkeleri üzerine kurulu olduğunu ve bunun mevcut sınırlar içerisinde mümkün olduğunu belirtti. Kürt meselesinin yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını, Suriye, İran ve Irak'taki Kürt bölgeleriyle birlikte ele alınması gerektiğini savundu. Türkiye'deki çözüm süreci ile Suriye'deki gelişmelerin birbirini etkilediğini ifade etti.
Ayrıca Batılı devletlerin Kürt sorununun çözümünü desteklemediğini, bunun bölgesel politikalarla bağlantılı olduğunu dile getirdi. Medyada hâkim olan milliyetçi söylemin toplumsal barışın önünde engel teşkil ettiğini ileri sürdü.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın