DAKAHDER raporu: Doğu ve Güneydoğu’da kadınlar adli yardıma eşit erişemiyor

Haber Merkezi – Türkiye’de Kürtlerin yoğunlukta yaşadıkları bölgelerde kadınların adli yardıma erişimi, yapısal eksiklikler, yoksulluk, dil bariyeri ve kurumsal kapasite sorunları nedeniyle ciddi biçimde kısıtlandığı ifade ediliyor.

Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAHDER) tarafından hazırlanan ve 15 barodan toplanan verileri kapsayan yeni rapor, kadınların adalete erişiminde baroların çoğu zaman tek ve son başvuru noktası haline geldiğini ortaya koydu.

Kadınlar için adalete açılan kapı çoğu ilde yalnızca barolar

“Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Kadınların Adli Yardıma Erişimi: Bölgesel Eşitsizlikler, Veriler ve Politika Önerileri” başlıklı rapora göre, bölgede kadınlara yönelik hak temelli çalışan sivil toplum örgütleri ya hiç yok ya da son derece sınırlı. Bu durum, şiddet mağduru, boşanmak isteyen, nafaka ve velayet davası açmak zorunda kalan kadınlar için baroları ve baroların kadın hakları merkezlerini hayati bir mekanizma haline getiriyor.

Standart yok, veri yok: Aynı ülkede farklı adalet

Raporda, Doğu ve Güneydoğu’daki barolar arasında adli yardım başvuru kriterleri, formlar ve uygulamalar açısından ciddi farklılıklar olduğu vurgulandı. İncelenen 17 baronun her birinin farklı başvuru formu kullandığı, şiddet vakalarına ilişkin ortak bir risk değerlendirme sisteminin bulunmadığı belirtildi. Bu durumun, bölgesel karşılaştırma yapılmasını ve etkili politika üretilmesini zorlaştırdığı kaydedildi.

Dil bariyeri ve yoksulluk kadınları adliyeden uzaklaştırıyor

Rapora göre özellikle Kürtçe konuşan kadınlar, tercüman desteğinin yetersizliği nedeniyle adli yardım mekanizmalarına erişimde zorlanıyor. Yoksulluk kriterinin katı uygulanması ise, ekonomik olarak erkeğe bağımlı yaşayan kadınların adli yardımdan yararlanmasını fiilen engelliyor. Kadınların çoğu, kendi gelirlerini beyan edemedikleri veya üzerlerine kayıtlı ancak fiilen kullanmadıkları mallar nedeniyle adli yardım dışında bırakılıyor.

Şiddet vakaları için özel düzenleme yok

Raporda dikkat çeken bir diğer bulgu ise, Türkiye Barolar Birliği Adli Yardım Yönetmeliği’nde kadına yönelik şiddet vakalarına özgü özel bir düzenlemenin bulunmaması. Şiddet, nafaka, velayet ve 6284 sayılı Kanun kapsamındaki acil durumlarda adli yardımın nasıl işleyeceğine dair açık kuralların olmaması, uygulamayı büyük ölçüde baroların inisiyatifine bırakıyor.

Kayyum uygulamaları ve yerel yönetim boşluğu

Raporda, belediyelerle barolar arasında imzalanan protokollerin kadınların adli yardıma erişiminde önemli bir rol oynadığı, ancak kayyum uygulamaları sonrası bu işbirliklerinin büyük ölçüde kesintiye uğradığı ifade edildi. Bu durumun, özellikle yerel düzeyde kadınlara sunulan destek mekanizmalarını zayıflattığı belirtildi.

Politika önerileri: Bütçe, standart ve toplumsal cinsiyet duyarlılığı

DAKAHDER’in raporunda; adli yardım sisteminin toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde yeniden düzenlenmesi, barolar arasında standart veri toplama sisteminin kurulması, şiddet vakalarında yoksulluk kriterinin esnetilmesi ve adli yardım bütçelerinin bölgesel eşitsizlikleri giderecek şekilde artırılması çağrısı yapıldı.