TÜRKİYE BASIN ÖZETİ – 14 Temmuz Cuma

Cumhuriyet: Yeni ‘paralel’e vize

 

FETÖ’nün darbe girişimini araştıran komisyonun AKP’li üyeleri rapordan cemaatlerin denetlenmesi önerisini son anda çıkardı.

 

Darbe Komisyonu’nun taslak raporunda cemaatlerle devlet arasındaki ilişkilere yönelik önerilerin sıralandığı bölümde cemaatlerin akredite edilerek denetlenmesi yönündeki öneri, TBMM Başkanlığı’na sunulan asıl raporda cemaatlerin takip edilmesine dönüştü.

 

TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nun taslak raporunda önerilerin sıralandığı üçüncü kısımda öneri bölümünde yer alan “Sivil Dini Oluşumlar İle Devlet Arasındaki İlişkilerin Yeniden Düzenlenmesi” başlığıyla cemaatlere yönelik denetim getirilmesi önerisi yapılıyordu. Taslak raporda; cemaat yapılarının çoğunun açık, şeffaf ve esnek olmaktan uzak olduğu, genellikle faaliyetlerini gizlilik içinde ya da denetimlerden uzak şekilde yürüttüğü bilgisine yer veriliyordu. Taslak raporda, “Bu kurumların toplum yararına çalışıp çalışmadıkları hususunun kim ya da hangi kurumlarca akredite edileceği ciddi bir sorundur” ifadesi yer alıyordu. Cemaatlerin akredite edilmesinin tek başına Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılmasının mümkün görünmediği belirtilen taslak raporda, “Bu oluşumların sosyal ve dinî meşruiyet, denetim, hukukilik, mali yapının şeffaflığı gibi kriterler bakımından akredite edilmesi ve bu tür faaliyetlerin genel bir meşruiyet zemininde yürütülmesinin temin edilmesi, bu alanda üzerinde dikkatle ve etraflıca düşünülmüş hukuki düzenlemeler gerektirmektedir” önerisi yapılıyordu.

 

Star: 'O gecenin tek galibi millettir'

 

“O gece İstanbul’daydım. İşin FETÖ’cülerin işi olduğu konusunda kanaat oluştu. Cumhurbaşkanımızla görüştük ve bir şeye karar verdik: Ölmek var dönmek yok, işin sonu nereye giderse gitsin mücadele edeceğiz, asla pes etmek yok, teslim olmak yok.”

 

Başbakan Binali Yıldırım, Başbakanlık Vahdettin Köşkü’nde gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi. Soruları yanıtlayan Yıldırım, şu mesajları verdi…

 

ERDOĞAN’LA GÖRÜŞTÜM: (O gece yaşadıklarınız anlatır mısınız?) O gece İstanbul’daydım.  9.30 civarında Tuzla’ya gitmek üzere hareket ettik.  Koruma müdürü “efendim, köprüyü kapatmışlar” dedi. O arada Başbakanlıktan bir ekip konvoydan Beylerbeyi’nde aracı durdurmuşlar. Bu arada biz Tuzla’ya geldik… Evde İçişleri Bakanını, ardından Genelkurmay Başkanını aradım, ikisi de cevap vermedi. Daha sonra Hasan Doğan’ı ve Cumhurbaşkanımızı aradım. Cumhurbaşkanıyla görüştüm, Daha sonra MİT Müsteşarını aradım. Onunla da görüştüm. 

 

MİT’İ ARADIM: (MİT Müsteşarı’yla saat kaç civarı) MİT Müsteşarıyla zannediyorum 10.30 -11.00 arasında görüştüm. Bu arada işi anlamak için Ankara Valisini aradım, Emniyet Genel Müdürünü aradım, İstanbul Valisini, İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Sonra Cumhurbaşkanımızla da görüştüm. İşin FETÖ’cülerin işi olduğu konusunda kanaat oluştu bizde. Etraftan aldığımız bilgilerle bir karar oluşturmamız gerekiyordu. Yani bunun adını koymamız gerekiyordu. Cumhurbaşkanımızla görüştük ve onun da aynı kanaatte olduğunu gördük ve bir şeye karar verdik:  “Ölmek var dönmek yok, işin sonu nereye giderse gitsin mücadele edeceğiz, asla pes etmek yok, teslim olmak yok. Bu bilgiyi MİT Müsteşarı’ndan alamadım. 

 

Birgün: CHP tehdide meydan okudu

 

Erdoğan’ın “Sokağa çıkamaz hale gelirsin” şeklindeki tehdidi tepki çekti. Adalet Yürüyüşü ve mitingle iktidarın ‘kimyasının bozulduğunu’ savunan CHP’li Levent Gök, “Bu söylem dikta özlemidir. AKP Genel Başkanı’nın bu tehditlerine pabuç bırakmayız” dedi

 

AKP Lideri Erdoğan’ın Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin, “Sokaksa sokak diyerek milleti ve devleti tehdit eden bu kişi sokağa çıkamaz hale geleceğini iyi bilmeli” sözlerine CHP’den sert tepki geldi. Erdoğan’ı ‘dikta özlemi içinde’ olmakla suçlayan Grup Başkanvekili Levent Gök, “CHP hiçbir vesayeti ve tehdidi kabul etmez ve pabuç bırakmaz” ifadelerini kullandı.

 

TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Gök, Adalet Yürüyüşü ile ardından gerçekleştirilen mitingin, AKP iktidarı ve Saray’ın ‘kimyasını bozduğunu’ dile getirdi. “Bunu içlerine sindiremiyorlar” diyen Gök, Erdoğan’ın söz konusu açıklamasıyla Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit ettiğini vurguladı.

 

Akşam: Hain kahraman tişörtü giydi

 

15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan FETÖ'cü vatan hainleri 3'üncü kez hakim karşısına çıktı. Darbecilerden Gökhan Güçlü "Hero" yani "Kahraman" tişörtü giyerek duruşmaya geldi.

 

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinden oluşan 37 kişilik özel timindeki hainler hakkında iddianame hazırlandı. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianamede, darbe girişimi sırasında Marmaris'e gelen 37 askeri personelin yanı sıra azmettirici ya da yardımda bulunduğu belirlenenlerle birlikte aralarında örgüt lideri Fetullah Gülen'in de bulunduğu, 3'ü firari toplam 47 sanık hakkında dava açıldı. Sanıklar hakkında 6 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.

 

Cezaevi aracından ilk önce suikast timini kuran eski binbaşı Şükrü Seymen indi. Meydana kurulmuş darağacını gören Seymen etrafa küfürler savurdu. Meydana darağacının kurulduğunu gören diğer darbeci askerler cezaevi aracından inmedi. Yaklaşık 20 dakika boyunca cezaevi aracının içerisinde oturan darbeciler cezaevi aracından otopark girişinde indiler. 

 

Yeni Şafak: Ölmek var dönmek yok

 

FETÖ’nün 15 Temmuz’daki kalkışması sırasında yaşadıklarını anlatan Başbakan Yıldırım, o gece 10 saatlik telefon görüşmesi yaptığını söyledi. Yıldırım, “Cumhurbaşkanımızla görüştük ve onun da aynı kanaatte olduğunu gördük ve bir şeye karar verdik: Ölmek var dönmek yok, işin sonu nereye giderse gitsin mücadele edeceğiz, asla pes etmek yok, teslim olmak yok” dedi

 

İstanbul’da Başbakanlık Vahdettin Köşkü’nde gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle biraraya gelen Başbakan Binali Yıldırım, başta 15 Temmuz’daki hain darbe girişimi akşamı olmak üzere yaşadıklarını, FETÖ ile mücadelede gelinen noktayı anlattı, soruları cevapladı.

 

O gece İstanbul’daydım. İstanbul Dolmabahçe Ofis’te görüşmelerimi, çalışmalarımı tamamladım ve saat takriben 9.30 civarında Tuzla’ya gitmek üzere hareket ettik. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçtik. Kozyatağı gişelere takriben 100-200 metre mesafe vardı ki koruma müdürü bana “efendim, köprüyü kapatmışlar” dedi. “Kim kapatmış?” dedim. “Askerler”. “Darbe oldu, herkes evine gitsin” filan diye duyuru yapmışlar. “Nedir bu kepazelik? Oyun mu oynuyorlar? Dönün geriye” dedim. Koruma, “Efendim bunu yapamayız. Yani orada ne oluyor, ne bitiyor bir anlayalım, bu çok büyük bir risk. Sonra gerekirse gidelim” dedi. İşi hafife almamız doğru olmaz diye çok ısrar etti arkadaşlar. O zaman eve doğru devam ettik.