KÜRT RAPORU – Gri alanlar bitti!
Erbil (Rûdaw) - Kürt illerinde PKK ile devlet güçleri arasında son bir yıldır yaşanan çatışmalarla gri alanların bittiği ifade ediliyor.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Serhun Al, “BARIŞ VE ÇATIŞMA ARASINDA: TÜRKİYE VE ORTADOĞU’DA KÜRT DÜNYASINI ANLAMLANDIRMAK” adı altında Türkiye’de yaşanan Kürt Sorunu’nu ele aldı.
Dr. Serhun Al, Türkiye'de başlayan çatışma sürecini analiz etmek ve durum tespiti yapmak için Şubat-Mayıs 2016 döneminde Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’ya seyahatler gerçekleşti.
Serhun Al, araştırma kapsamında yaklaşık 55 kanaat önderi, gazeteci, akademisyen ve siyasi parti temsilcileriyle yüzyüze görüştü.
350 bin sivil bölgeyi terketti
Türkiye’de yürütülen ve Temmuz 2015’te yerini şiddetli şehir çatışmalarına bırakan “çözüm süreci”nin ele alındığı raporda, “özerklik” ilanlarının ve “hendek savaşı”nın bölge halkı üzerindeki etkisi değerlendirildi.
Dünyanın farklı noktalarındaki çatışma süreçlerini takip eden ve tarafsız bir araştırma kuruluşu olan “International Crisis Group”un 17 Mart 2016’da yayımladığı rapora göre, “çözüm süreci”nin bozulmasından sonraki son 8 aylık süre içerisinde 350 binden fazla insan evini terketmek zorunda kaldı.
International Crisis Group’un raporunda, “Bölgede yaşanan çatışmalarda 250’ye yakın sivil ve 350’den fazla güvenlik görevlisi hayatını kaybetti” denildi.
‘Halk geleceğe umutla bakıyordu’
Dr. Serhun Al, raporda, “Çözüm süreci ve çatışmasızlık zamanı Diyarbakır’da bir bahar havasının olduğunu çoğu kişi dile getirmektedir. Ekonomi ciddi bir ivme kazanmış, yatırımlar çoğalmış, psikolojik olarak halkın geleceğe umutla baktığı belirtilmektedir” ifadelerini kullanıyor.
Raporda görüşü alınan SARMAŞIK Yoksullukla Mücadele Derneği Başkanı, “Çatışmaların tekrar başlayacağını halk beklemiyordu. Bu yüzden çatışmaların başlaması ve şehirlere taşınması halkta ciddi bir psikolojik kırılmaya sebep oldu” dedi.
PKK’ye de devlete de eleştiri
Bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının yaşanan bu son süreçte, hem PKK’nin siyaseti hem de Ankara’nın olayları ele alış biçimini ciddi şekilde eleştirdiği ifade edildi.
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya, PKK’nin çatışmaları şehire taşımasına halkın kırgın olduğunu, devletin sert askeri cevabına ise halkın kızgın olduğu görüşünde.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Başkanı Şaban Kardaş ise, devletin halkın yaralarını kısa zaman içerisinde saramaması sonucunda Ankara’nın ahlaki üstünlüğünün zayıflayabileceğini belirtti.
Normalleşme için karşılıklı adım
Şaban Kardaş,”çözüm süreci”nde Ankara’nın atmış olduğu normalleşme adımlarına PKK’nin aynı ölçüde karşılık vermediği söyledi ve normalleşmenin tek taraflı değil, karşılıklı olması gerektiğine vurgu yaptı.
Son 10 ayda yaşanan çatışmaların tablosu Artuklu Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi Cuma Çiçek’e göre “berbat bir tablo”. Çicek, “Son çatışmalarla birlikte Türkiye’de sivil ve siyasal alanlar daraldı ve gri alanlar bitti” dedi.
Mardin Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı ve Organize Sanayi Bölgesi Başkan Vekili Nasır Duyan’a göre ise, bugünkü şiddet ve yıkım 1990’lı yıllara kıyasla çok daha fazla.
‘Kutuplaşmaya gidiliyor’
Dr. Serhun Al, yapmış olduğu araştırmanın sonucunu ise şöyle özetledi:
-Çözüm süreci zamanındaki çatışmasızlık durumu bölge halkı tarafından özlemle anılıyor. Meselenin şiddetten arındırılması ve çatışmasızlık durumu sorunun çözümünde ağırlık bir yere sahiptir.
-PKK'nın hendek siyaseti ve çatışmaları şehir merkezlerine taşıması bölge insanının çoğu tarafından onaylanmamıştır. Fakat Ankara’nın sokağa çıkma yasakları da dâhil olmak üzere takındığı sert tutum da bölge insanı tarafından ciddi şekilde eleştirilmektedir.
-Bazı güvenlik görevlilerinin siyasal-milliyetçi hal ve hareketleri bölge insanının onurunu ciddi şekilde kırmaktadır.
-Bölgedeki şiddet ortamı hem Kürtler’in kendi içinde sınıfsal ve politik olarak kutuplaşmasına sebebiyet verirken hem de Batı ile Doğu arasındaki duygusal kopuşa zemin hazırlama potansiyeline sahiptir.
-Bölge insanının çoğu çatışmasızlık sürecine geri dönülmesi ve taraflar arasında diyalog ve iletişim kanallarının tekrardan açılmasından yanadır.