Aydın ve siyasetçiler: Dersim’le ilgili arşivler açılsın, hakikatler araştırılsın
Ankara (Rûdaw) – Seyit Rıza ve dava arkadaşlarının idam edilmelerinin 83’üncü yıl dönümünde hükümete çağrıda bulunan aydın ve siyasetçiler, arşivlerin açılmasını, idam edilenlerin mezarlarının bulunmasını ve hükümet tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesini istedi.
15 Kasım 1937’de Elazığ (Xarput) Buğday Meydanı'nda idam edilen Dersim İsyanı Seyit Rıza ve dava arkadaşları, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi’nde düzenlenen etkinlikle anıldı.
Anma etkinliği yaşamını yitirenler için çerağ uyandırılması ve saygı duruşuyla başladı.
Ardından anmaya katılan sivil toplum örgütleri adına ortak açıklama metnini okuyan Dersim-Der Ankara Şubesi Eşbaşkanı Yaşar Kılavuz, Osmanlı’dan bu yana seferler düzenlenen Dersim’in, Cumhuriyet’in kurulması ile birlikte “kırım, kıyım ve katliam” ile insanlık tarihine geçtiğini belirtti.
Klavuz, “Devletin Elazığ Buğday meydanında kendi hukukunu çiğneyerek katlettiği Seyit Rıza, Uşené Seydi, Aliyé Mirzali Sılı, Cebrail oğlu Hesen Ağa, Hesene İvrahime Qıjı, Resık Wuşen’ın ve Fındıq Ağa’nın mezar yerleri hala bilinmiyor. Katliam sonrası evlatlık verilen kız çocuklarının akıbetleri bilinmezken, sürgünlerde yaşanan acıları unutmak mümkün değildir” dedi.
Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını isteyen Klavuz, “Dersim katliamı tüm yönleri ile birlikte açığa çıkarılmalı, köylerimizin Kürtçe isimlerinin geri verilmeli, kayıp çocuklarımızın, evlatlık verilenlerin ve sürgünlerin akıbetleri açıklanmalı, devlet arşivleri süzgeçten geçirilmeden olduğu gibi tüm çıplaklığı ile açılmalıdır” dedi.
Kamil Ateşoğluları: Devlet arşivleri açmalı
Dersim Katliamı ve Seyit Rıza’nın idam edilmesi ile ilgili çok sayıda araştırmaya imza atan SHP Ankara eski Milletvekili ve hukukçu Kamil Ateşoğlulları, Dersim’de yaşananlarla ilgili çok az resmi belge bulunduğuna dikkat çekti.
Rûdaw’a konuşan Ateşoğluları, “Mahkeme ile ilgili ne iddianame ne de mahkeme kararına ilişkin herhangi bir belge bulunuyor. Ancak yaptığım çalışmada kişiler, o günün gazeteleri ve sonradan çıkan bir takım yazıları biriktirip bir bütünsellik oluşturarak yargılama aşamasını elimden geldiğince araştırmaya çalıştım. Ama ne kadarı açığa çıktı belli değil, çünkü mahkeme dosyası yok. O nedenle bir takım sıkıntılar var. Dersim’le ilgili bazı kişilerin anlatımlarına ulaşabildim. Elde olanlarla yetiniyoruz. Hatta bazı gazeteler o gün olanları yazdıkları için kapatılmışlardır” dedi.
Resmi arşivlerlerin açılması gerektiğini ifade eden Ateşoğlluları, “Osmanlı arşivleri de dahil açılmayan birçok arşiv var. Mesela Alevilikle ilgili araştırmalara yeterince ulaşılamıyor. Ancak bazı sağcı yazarların ulaşması sözkonusu oluyor, onların yazdığı kitaplardan yararlanarak bir şeyler yazmaya çalışıyoruz. Devlet nezdinde arşivlerin açılması ve bu meselenin açık açık tartışılması çok önemli ama bunlar yapılmıyor” ifadelerini kullandı.
HDP’li Kenanoğlu: Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı
Rûdaw’a konuşan HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da, “Demokratik bir ülkeyi, demokratik bir cumhuriyeti hedefliyorsak o zaman bunun gereklerini yapmamız gerekiyor. Biz de bunu söylüyoruz; öncelikle ortada bu kadar katliam ve soykırım var, bütün bunların sebepleri, akıbetleri ve hatta günümüzü etkileyen sonuçları ile ilgili gerçekler var. Dolayısıyla bunların araştırılması için Hakikatleri Araştırma Komisyonu adıyla komisyon kurulması ve bir dönem, cumhuriyetin önemli bir süreci içerisindeki bütün bu olayların tamamen bir araştırılması gerekiyor” dedi.
İdam edilenlerin mezar yerlerinin hala bulunamadığına dikkat çeken Kenanoğlu, “Mezar yerlerinin bulunması gerekiyor, yine kayıp çocuklar, aileler var, Dersim yörelerinin değiştirilen isimleri var, kültürel anlamda bir asimilasyon var ve o sürecin devam eden sonuçları da var. Tüm bunlar için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı, bu sonuçlar ortaya çıkarılmalı ve daha sonra demokrasinin gerekleri yerine getirilmeli. Talebimiz budur” diye konuştu.
Ali Kananoğlu, “Şu an bunu gerçekleştirecek bir iktidar yok ama biz bunları unutamayız. Dolayısıyla biz ısrarla koşullara bakmaksızın demokrasinin gereklerini yerine getirmeye devam edeceğiz. Kurumlarımız bu konuda doğru işleri yapıyor, biz de Meclis’te her fırsatta bunları dile getiriyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Kılavuz: Özrün gerekleri yerine getirilmeli
Dersim-Der Ankara Şubesi Eşbaşkanı Yaşar Kılavuz da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde bir grup toplantısında Dersim Katliamı’ndan söz ettiğini ve “gerekirse özür dilenmeli” dedğini hatırlattı.
Kılavuz, “O zaman Çözüm Süreci vardı ve açıkçası biz biraz umutluyduk. Bu ülkenin Başbakanı kürsüde Dersim’de bir katliam yaşandığını ve gerekirse özür dilediğini söylemişti. Faka Çözüm Süreci’nin bitmesi ile birlikte her şey bitti” dedi.
Yıllardır bu taleplerini açıkça dile getirdiklerini ifade eden Yaşar Kılavuz, sözlerine şunları ekledi:
“Gerek 4 Mayıs’ta yaptığımız açıklamalarda, gerek 15 Kasım’da yaptığımız açıklamalarda belirtiyoruz. Dersim’in kendine özgü talepleri var. İdam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmasını istiyoruz. Bu insani ve vicdani bir olay. Düşünün ki dedem idam edilmiş ama ben torunu olarak gidip mezarına bir çiçek bırakmak istiyorum, mum yakmak istiyorum. Ama bu bile çok görülüyor. Biz bu taleplerimizi her zaman dile getireceğiz ve arkasında da duracağız.
Biz Ankara Dersimliler Derneği olarak Cumhurbaşkanı’na çağrı yapmıştık, buradan bir daha çağrı yapıyorum; Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkenin en başındaki pozisyonda bulunuyor ve hepimizin Cumhurbaşkanıdır. 2010 yılında Dersim’de bir katliam olduğu ile ilgili bir özür açıklaması yaptı, bu açıklamanın arkasında durmasını istiyoruz. Dersim’le ilgili belgelerin açıklanmasını istiyoruz. Dersim’de bugün barajların yapılması durduruldu ama yine çevre ile ilgili problemleri var. Dersim toprakları siyanürlü altın işletmeciliğine ve madenlere açılmak isteniyor. Bu konuda bizim taleplerimiz var. dersim coğrafyası ve tabiatı dünyanın ender coğrafyalarından biridir. Endemik bitki türleri ile, orada yaşayan hayvanları ile çok güzel bir coğrafyası var ve biz bunun katledilmesini istemiyoruz.”
Dersim hakkında ikinci önemli bir konunun “asimilasyon” olduğuna vurgu yapan Kılavuz, “Dersim’in büyük çoğu Alevi topluluklardan meydana geliyor. Biz dilimizi özgürce yaşamak istiyoruz, dille ilgili çalışmalar yapılsın istiyoruz. İnancımızla ilgili çalışmalar yapılsın istiyoruz. Dersim farklı bir inanca sahiptir, Osmanlı zamanında dahi müdahale edilmemişken bugün inancımıza müdahale ediliyor. Bundan dolayı bizler Dersimliler olarak rahatsızız” diye konuştu.