DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan partisinin grup toplantısında konuştu. / Foto: AA
Haber Merkezi - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Parti Genel Merkezi’nden bir heyetin İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşmek için talepte bulunacağını açıkladı.
Ayrıca iktidara çağrıda bulunan Bakırhan, "Orta Doğu'yu kor bir ateş sarmışken zaman kaybetme lüksümüz yok. Suriye'den Irak'a, İran'dan Ukrayna'ya kadar burnumuzun ucunda barut kokuları varken, ekonomi alarm seviyesi en üstteyken Meclis tatili gündemlerinden çıkarmalı, barış, çözüm ve demokrasi için 7/24 çalışmalı. Böylesi tarihi kırılma döneminde barışın ve çözümün tatili olmaz’’ dedi.
Bakırhan, partisinin grup toplantısında Türkiye gündemini değerlendirdi.
Bakırhan'ın konuştuğu kürsüye, DEM Parti İzmir İl Başkanlığı’na 17 Haziran 2021'de yapılan saldırı sonucu yaşamını yitiren Deniz Poyraz’ın fotoğrafı konuldu.
Tuncer Bakırhan, “Bu alçakça saldırıyı unutmayacağımızı ve bu alçak saldırıyı yapanları ve onun arkasında olan karanlık güçleri ortaya çıkarıncaya kadar da bu sürecin takipçisi olacağımız belirtmek istiyorum” diye konuştu.
"Devasa jeopolitik kırılmalara yol açabilecek bir süreç"
Bakırhan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
‘’Barış sürecinin güçlenmesi için biz de genel merkezdeki heyetimizle birlikte sayın Abdullah Öcalan’ı ziyaret edebilmek için başvuruda bulunacağız. Barışın büyümesi ve güçlenmesi için sadece bizim değil, İmralı’nın yollarının herkese açık olması gerekiyor. Sayın Öcalan istediği kişi ve kesimlerle görüşebilmeli. Siyasi parti temsilcileri, akademisyenlerle, Ortadoğu’daki aktörlerle, gazetecilerle görüşebilmeli. Emin olun bu görüşmelerin Türkiye’ye büyük katkıları olur.
"Kaybet-kaybet formülünü kazan-kazan formülüne çevirebiliriz"
Sayın Öcalan güvenlikçi aklın kurduğu Kürt kapanını 27 Şubat asrın çağrısıyla aslında kırdı. Orta Doğu kaos içindeyken artık Kürt'e kapan kurma aklından herkes vazgeçmeli ve bir daha aklına getirmemelidir. Sayın Öcalan'ın dediği gibi eşikten atlamak istiyoruz. Nedir bu eşik? Savaştan barışa, çatışmadan demokratik bütünleşmeye doğru gitmektir. Ortadoğu yanarken 100 yıldır süren kaybet-kaybet formülünü kazan-kazan formülüyle birlikte çevirebiliriz. Bunun yolu demokratik bir rejim kurmak ve Kürtlerle uzlaşmaktır. Bu formülle sadece Kürtler değil, Manisa'daki emekçiler, işçiler, emekliler, Aleviler, kadınlar kazanır.
"Çözüm de barış da Ankara'nın iradesinde"
Sayın Öcalan daha kısa bir süre önce 'Süreci hukuki ve siyasi zemine çekebilirim demişti. O zaman yine birileri 'Acaba gerçekten Sayın Öcalan'ın böyle bir kuvveti kudreti var mı? Gerçekten süreci çatışma ve şiddetten siyasi ve hukuki zemine çekebilir mi?' dediler. Bakın kısa bir sürede gereğini yaptı. Sözünde durdu. Süreci hukuki ve siyasi zemine çekti. Peki iktidar da aynı iradeyi sergiliyor mu? Sözünde duran Sayın Öcalan'ın yapmış oldukları karşısında iktidarı da cesaret ve irade sergileyerek bu sürece Türkiye'ye büyük bir iyilik yapmaya davet ediyoruz. Çözüm de barış da Ankara'nın iradesinde, İstanbul'un desteğinde ve Diyarbakır'ın kararlılığındadır.
"Kürt siyaseti birlik halinde onurlu bir barış istiyor"
Hafta sonu Diyarbakır'da Kürt partileriyle çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Bu buluşmalar da tarihi önemdedir. Kürt partileri bir kez daha çözümden yana olduklarını belirttiler. Barış konusunda ortak bir irade ortaya çıktı. Ortaya çıkan en önemli şeylerden biri Kürt halkının değerlerinin hepimizin ortak değeri olduğu ve bu değerlere layık, onurlu bir barışı getirme kararlarını hep birlikte yeniden teyit ettik. Diyarbakır'da yükselen ses net ve açıktır. Kürt siyaseti birlik halinde onurlu bir barış istiyor. Bu birliktelik barış sürecinin ne kadar güçlü bir zemine oturduğunu da çok iyi bir şekilde gösteriyor. Kürt partileri arasındaki bu uzlaşı tüm Türkiye halklarına aynı zamanda umut veriyor. Emekçilere umut veriyor. Diyarbakır'daki buluşma barış iradesinin ne kadar kararlı olduğunun da aynı zamanda bir ilanıdır.
"Meclis, derhal komisyon kurarak sorumluluğunu yerine getirmelidir"
Milyonlarca insan tek yürek barış istediği bu günlerde iktidar ve devletin tavrı da buna uygun adımlar atmaktır. Orta Doğu'yu kor bir ateş sarmışken zaman kaybetme lüksümüz yok. Hala komisyon kurulacak mı? Komisyon nasıl olacak? Demokratik adımlar atılacak mı, atılmayacak mı diye bekleyecek bir süreçte değiliz. Suriye'den Irak'a, İran'dan Ukrayna'ya kadar burnumuzun ucunda barut kokuları varken, ekonomi alarm seviyesi en üstteyken Meclis tatili gündemlerinden çıkarmalı, barış, çözüm ve demokrasi için 7/24 saat çalışmalı. Böylesi tarihi kırılma döneminde barışın ve çözümün tatili olmaz diyoruz. Zamanı tatile değil, barışa kurma zamanıdır. Meclis derhal Demokratik Toplum ve Barış Komisyonu kurarak tarihi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bu komisyon fikri ve tartışma kulübü biçimde çalışmamalıdır. Genel Kurul'a yasa gönderen sonuç alıcı bir yapıda çalışmalıdır. Bu komisyon barış misakının mimarı olabilir. Komisyonu kuran irade ve komisyonun her bir üyesi bu 100 yıllık meselenin çözümünü eğer sağlayabilirse isimlerini altın harflerle tarihe yazabilirler. DEM Parti olarak barışın şerefine ve onuruna nail olmaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum. Gelin bu komisyonu ertelemeden kuralım. Türkiye'nin dört bir yanında barışın umudunu yeşertelim diyoruz.
‘’Süreci 'Anadolu'dan Görünüm' programına dönüştürmeyin’’
Kürt halkının hakları ve demokratikleşmenin önündeki şiddet ve silah bahanesi artık hükümsüzdür. Artık herkes 'bir an evvel demokrasi barış ve eşitlik gelsin' diyor. Kapılar aralandı, umut yeşerdi. Fakat bazı kesimler süreç akamete uğrasın diye 'Bitiyorlar, teslim oldular. Biten bir örgütle neyi görüşüyorsunuz?' diyerek aslında çözümsüzlüğe hizmet ediyorlar. Bu dili kullananlar 86 milyonun geleceğine ipotek koymaya çalışıyor. Türkiye'nin geleceğini hamasete kurban etmeye çalışıyorlar. Süreci 'Anadolu'dan Görünüm' programına dönüştürmeye kimsenin hakkı da yok, kimsenin böyle bir şansı da yok. Buna Türkiye halkları da izin vermez. 'Anadolu'dan Görünüm' eğer sonuç alsaydı bu sorun bugüne kadar büyüyerek gelmezdi. Bugün bu süreç yaşanmazdı. Altını çizerek söylüyorum. Bunlar 50 yıldır başkasının cenazesinde kavrulan helvanın tadına bir türlü doymadılar.’’
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın