ABD’den Türkiye’ye ‘Kürt’ baskısı
Erbil (Rûdaw) – ABD’nin Kürt meselesinin çözümü konusunda Türkiye’ye baskılarını arttırdığı belirtiliyor.
Yaklaşık 2 yıl sonra Mehmet Öcalan, İmralı’da hükümlü bulunan ağabeyi, PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüştü. Aynı günlerde 24 DBP’li belediyeye kayyum atandı. İki konunun birbiriyle bağlantılı olup olmadığı, kafalarda soru işareti yarattı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından PKK ve HDP çevresi, Öcalan’ın durumundan kaygı duyulduğunu belirtti. Bunun üzerine 50 kişi, Öcalan’la görüşme sağlanması amacıyla açlık grevine başladı.
Rûdaw’a konuşan eski AK Parti milletvekili Mazhar Bağlı, “Öcalan’la görüşmeye izin verilmesi konusunda bir mesaj yok. HDP ve PKK bunu Türkiye’ye karşı propaganda aracı olarak kullandı. Seslerini kesmek için hükümet Öcalan’ın yakınlarının İmralı’ya gitmesine izin verdi” dedi.
“Çözüm süreci”nin yeniden başlayacağı tartışmalarına ilişkin ise Bağlı, “Türkiye’nin PKK’yla bir kez daha masaya oturacağını düşünmüyorum” dedi.
Eski CHP milletvekili Atilla Kart ise “çözüm süreci”, AK Parti’nin yönetim algısı yüzünden sekteye uğradı.
Atilla Kart şöyle konuştu:
“Kürt sorununun çözümünden hükümet değil devlet sorumlu. Bugün devletin bütün kurumları tıkanmış durumda. Sivil toplum örgütleri, medya ve üniversiteler işini yapamıyor. Bu tablo, 15 Temmuz sonrası ortaya çıkmış bir tablo değildir. Daha önce de böyleydi. Böylesi bir tabloda Kürt sorununun çözümü zor. Çözüm, Türkiye’nin bugünkü şartlarıyla uyuşmuyor. Kamuoyu ve Kürtler’in bu gerçeği görmesi lazım. Kürt sorununun çözümü sürecine Türkiye kamuoyu dahil olmalı ve ortak akılla uygulanmalı.”
Belediyeler ve ABD’nin tavrı
Belediyelere kayyum atanması, içerde ve dışarıda büyük yankı uyandırdı. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden konuya ilişkin yapılan açıklamada, gelen çatışma haberlerinin endişe verici olduğu belirtilerek, “Kayyum atamalarının geçici olacağını ve vatandaşların yakında Türk yasasına uygun bir şekilde yeni yerel yetkililer seçmelerine izin verileceğini ümit ediyoruz” denilmişti.
Açıklamaya sert tepki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan geldi.
Büyükelçi John Bass’in yaptığı açıklamayı Türkiye’nin iç işlerine müdahale ve ‘tahrik unsuru’ olarak değerlendiren Soylu, “Dost ve müttefik olarak nitelendirdiğimiz ülkelerin elçileri, bu konuda bir değerlendirme yapma hakkına sahip değillerdir” diye konuştu.
MHP lideri Devlet Bahçeli de Bass’ın sözlerine şöyle yanıt verdi:
“Amerikan Büyükelçisi haddini aşıyor, Türkiye’ye saygısızlık ve hakaret yağdırıyor. Türkiye ABD’nin 53. eyaleti değildir. Türkiye bağımsız, milli ve gururlu bir devlettir.”
Polemik bununla da sınırlı kalmadı.
Bass’in Türkiye’deki büyükelçileri olmayı sürdürdüğünü ve Başkan ile Dışişleri Bakanı’nın tam güvenine sahip olduğunu belirten ABD Dışişleri Sözcüsü Mark Toner, şöyle konuştu:
“Büyükelçinin bu sözleriyle Türkiye’nin içişlerine karıştığı yönündeki görüşlere katılmıyorum. Türkiye’de demokrasinin durumu ya da insan haklarıyla ilgili bir görüş ayrılığımız olduğunda bu kaygılarımızı paylaşabileceğimiz kadar güçlü ilişkilere sahip olduğumuzu düşünüyoruz.”
Mazhar Bağlı ABD’nin bu çıkışlarını, “ABD diplomasi, siyasi ve farklı lobi faaliyetleriyle Türkiye’ye baskı uyguluyor. Ancak Türkiye bu baskıları tehdit olarak görüyor ve bunlara boyun eğmeyeceğini belirtiyor” şeklinde değerlendirdi.
ABD ile Türkiye arasında yaşanan bu gerilimle beraber, HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan’dan ilginç bir çıkış geldi.
Amerika’nın Sesi Radyosu’na konuşan Öcalan, “Kürt sorununun çözümünde sadece Türkiye'nin değil, diğer ülkelerinde rolü vardır. Bakmayın şimdi seslerini çıkarmıyorlar, çünkü Kürt sorunundan kaynaklı yaşanan bu çatışmalarda onların da parmağı vardır. Amerika isterse bu sorunu bir günde çözer. Ancak istemiyorlar” ifadelerini kullandı.
Bass’in sözleri ne anlama geliyor?
Cumhuriyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, “John Bass neden konuştu?” başlıklı köşe yazısında şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bir büyükelçi böyle hassas bir konuda kendiliğinden konuşmaz. John Bass, Obama yönetiminin Türkiye’nin gidişatıyla ilgili kaygılarını ifade ediyor. Haliyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ABD elçisine yönelik sert ve diplomatik olmayan sözleri, içerideki tribünleri mutlu etse de, Washington nezdinde bir kıymet taşımıyor.”
Aydıntaşbaş devamında şu notu ekliyor: “ABD elçisinin sözleri, Ankara’ya karşı çok yüksek sesli bir itiraz değil; cılız bir uyarı. Yüksek sesli olsa, ses Washington’dan ve daha gür çıkardı.”
Bass’in sözlerini ABD’nin Türkiye’de Kürt meselesinden duyduğu endişeye bağlayan Aydıntaşbaş, “Alelade bir günde 5-10 kişinin öldüğü bir ülkeden söz ediyoruz. Ortadoğu’nun göbeğinde, Irak ve Suriye’nin komşusu bir ülkeden söz ediyoruz. ABD yönetimi, Ankara’nın Kürt meselesinde askeri çözüm ısrarının ve PKK’nin buna silahlı şiddetle karşılık vermesinin Türkiye’yi bir şiddet sarmalına sürüklediği endişesine sahip. Amiyane tabiriyle, Türkiye’nin kendi ayağına kurşun sıktığı kaygısı var” diye belirtti.