Sabah: FETÖ’NÜN BANKA FARELERİ KAPANDA
FETÖ’ye finansal destek sağlayan işadamlarının etrafındaki çember daralıyor. TUSKON operasyonunun ikinci dalgasında TİM Başkan Vekili Çıkrıkçıoğlu, Taha Tekstil’in sahiplerinden İsmail Hakkı Kısacık gözaltına alındı. 20 kişi firar etti.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasının iş dünyası ayağına yönelik operasyonlar dün de devam etti. FETÖ'nün işadamları derneği TUSKON'a yönelik operasyon kapsamında 18 kişi hakkında ek gözaltı kararı çıkarıldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Taha Tekstil'in sahibi, LC Waikiki'nin küçük ortağı İsmail Hakkı Kısacık, kapatılan Osmanbey Tekstilci İşadamları Derneği Başkanı Ali Ulvi Orhan, Bank Asya'nın yönetim kurulu üyelerinden Ali Çelik, Netra Yapı Mimarlık'ın sahiplerinden Erhan Hacısalihoğlu ve Mehmet Çetin Sekizkardeş, Çözüm Hukuk Bürosu'ndan Bank Asya avukatlarından Süleyman Taşbaş, Form Yapı'nın sahibi Salih Zeki Azak ve işadamı Fatih Kolcuoğlu gibi isimlerin gözaltına alındığı öğrenildi. Haklarında yakalama kararı bulunan eski Bank Asya genel müdürlerinden Ünal Kabaca ile A101'in ortaklarından İrfan Hacıosmanoğlu'nun da aralarında bulunduğu 20 kişinin de firarda olduğu belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcıvekili İsmail Uçar koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sabah erken saatlerde Üsküdar, Bakırköy, Ataşehir ve Pendik ilçelerinde tespit edilen 10'dan fazla adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Şüpheliler 'terör örgütüne üye olmak' ve 'terör örgütüne finansal destek sağlamak'la suçlanıyor. Aralarında kadınların da olduğu şüpheliler, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildi. Burada sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, daha sonra Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Başsavcılık, işadamlarının malvarlığına el koyma kararı verdi.
Yeni Şafak: KANLI ÖRGÜTÜN PARA TRAFİĞİ
ABD destekli darbe girişiminin maymuncuğu FETÖ, Ankara Başsavcılığı'nın hazırladığı 'çatı iddianame'de detaylarıyla anlatıldı. Savcılık, himmet adı altında toplanan 'cemaat vergisi'nin, 'kilise aşarı'nın kopyası olduğunu vurguladı.
FETÖ'nün mali yapısına yönelik operasyonlar sürerken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 15 Temmuz kalkışmasından 2 gün önce tamamlanan FETÖ çatı iddianamesinde konuya ilişkin çarpıcı tespitler yeraldı. İddianamede, yardım paralarıyla başlayan soygunun daha sonra nasıl şantaj parasına vardığı ve milyar dolarlık bir servete dönüştüğü ortaya konuldu. İddianamede, 1960'larda eğitimle başlayan yapılanmanın holdingleşmeye varan 56 yıllık serüveninin fotoğrafı da çekildi.
Örgütün kamu kurumlarındaki kadrolaşmasını tamamladıktan sonra elinde bulundurduğu yaptırım gücünü nakde çevirmeye başladığı belirtilirken, FETÖ'ye himmet vermeyi reddeden işadamlarının olağandışı denetimler, gerçeğe aykırı raporlar, soruşturmalarla cezalandırıldığı kaydedildi. Ayrıca örgütün adliye ve emniyet içerisinde yeralan mensupları aracılığıyla haklarında soruşturma bulunan işadamlarından himmet talep ettiği, karşılığında ise soruşturmaların kapatılması vadedildiği vurgulandı. Gayrimeşru işlerden gelir elde eden kişilerin dahi 'himmet' adı altında adeta haraca bağlandığına işaret edildi. Himmet konusunda eli açık olan işadamlarının ise örgüt tarafından kamu ihaleleri ve başkaca imtiyazlarla mükafatlandırıldığı ifade edildi.
Hürriyet: BABA ÇIKTI OĞUL GİRDİ
Darbe girişiminin ardından dikkat çekici bir aile hikâyesi çıktı ortaya. Hikâyenin kahramanları Gökçeoğlu Ailesi mensupları. Emekli Albay Cemal Gökçeoğlu, Ergenekon'dan 3 yıl tutuklu kaldı. Baba çıktı ancak bu kez oğlu Yüzbaşı Caner Gökçeoğlu darbe girişiminde rol aldığı iddiasıyla tutuklandı. Savunmayı üstlenen avukat da Ergenekon’dan 4 yıl yatan Serdar Öztürk.
HAVA Yüzbaşı Caner Gökçeoğlu, 15 Temmuz’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) Harekât Merkezi’nde Hava Radar Yüzbaşı Recep Baykal, Hava Kontrol başçavuşlar Mustafa Aslan, Tuğrul Cılız ve Hava Kontrol Üstçavuş Ozan Gülertan’la nöbetçiydi. Caner Gökçeoğlu’nun görevi, terör örgütü PKK’ya yönelik İHA operasyonlarını idare etmek, hava harekâtlarını takip etmekti.
15 Temmuz’da Tunceli’ye hava harekâtı planlanmıştı. Hava Radar Kurmay Albay Devrim Orhan ve HKK Komuta Kontrol Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kemal Mutlum da iç güvenlik bölgesindeki hava operasyonu için harekât merkezine geldi. Saat 20.30 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı’nda çatışmalar olduğu yönünde bilgi geldi. Tuğgeneral Mutlum, “Dışarıda olaylar var. HKK kırmızı alarma geçti. Kapıları kapatıyorum. Sadece çalan telefonların nereden geldiği bilgisini bana verin” dedi.
Saat 22.00 sıralarında bilgisayar sistemi, hava harekâtlarıyla uçuşların izlendiği radar ekranı çöktü. Sadece harekât merkezi etrafındaki güvenlik kamera sistemi çalışıyordu. 22.30-23.00 sıralarında HKK Personel Başkanı Tümgeneral Cevat Yazgılı 2 uzman çavuş ve emir subayı ile harekât merkezinin kapısına dayandı. Çelikten olan kapı kurşun geçirmediği için açılmadı.
Birgün: SURİYE’DE SİZİ KİM KANDIRDI?
Kurtulmuş’un “Türkiye’nin başına gelenler, Suriye politikasının bir sonucu” itirafını uzmanlar BirGün’e değerlendirdi: “Bölgesel hegemonya hülyasına kapıldılar. İlk kez Suriye politikasının yanlışlığını açıkça kabul ediyorlar. Ancak itiraf etmekle kalınmamalı, yanlışlardan acilen dönülmeli”
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un, “Türkiye’nin bugün başına gelen birçok şeyin Suriye’deki durum ve ‘Suriye politikasının bir sonucu olduğunu” söylemesi gündeme damgasını vurdu. Kurtulmuş’un bir grup gazeteci, öğretim üyesi ve düşünce kuruluşu temsilcisiyle bir araya geldiği toplantıda sarf ettiği bu sözler hükümetin Suriye politikasında olası bir değişikliğe gideceğinin sinyallerini verdi.
Suriye’ye dair itiraflarda bulunan Kurtulmuş’un “Yıllardır söylüyorum. Keşke zamanında geçerli bir barış perspektifi geliştirilebilseydi. Başkaları da öyle, ama biz de geçerli bir politika ortaya koyamadık. Yakında inşallah dışarıdan zorlamayla değil, Suriye halkının kabul edebileceği bir çözüm bulunacaktır. Böyle bir süreç yaşanmaktadır” ifadeleri Suriye politikası bakımından şimdiye dek resmi bir ağızdan yapılmış en üst düzey özeleştiri olma özelliğini taşıyor.
Hükümetin Suriye siyasetinde bir dönüm noktasına geldiğini gösteren bu itirafları Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel, Emekli büyükelçi Uluç Özülker ve CHP Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu BirGün’e değerlendirdi.
Cumhuriyet: İTİRAFÇI TARİFESİ
Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu, 2005’te intihar eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’nın oğlu adına verilen dilekçeyi kabul etmedi.
FETÖ’nün talimatlarıyla iddianame hazırladığını ve ardından meslekten ihraç edildikten sonra cemaat tarafından yurtdışına götürüldüğünü itiraf eden Ankara Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın FETÖ soruşturması dışında tutulduğu ve memur suçları bürosunca hakkında soruşturma açıldığı ortaya çıktı. Ankara Başsavcılığı’nın hazırladığı çatı iddianamesinde FETÖ’nün neden olduğu ölüm olayları arasında sayılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’nın oğlu Çağlar Arpalı’nın avukatı aracılığıyla FETÖ soruşturmasını yürüten savcılığa vermek istediği dilekçe de geri çevrildi.
Enver Arpalı’nın oğlu Çağlar Arpalı’nın avukatı Turgut Kazan tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulmak istenen dilekçe Sarıkaya’nın ifadesini alan savcı Serdar Coşkun’a verilmek istendi. Dilekçeyi sunmak isteyen avukat Yalçın Akbal, savcının odasına alınmayınca korumalar aracılığıyla dilekçeyi savcıya iletti. Ancak bir süre sonra Turgut Kazan’ın bürosu aranarak dilekçenin geri alınması istendi. Bunun üzerine yeniden savcının odasına giden avukat Akbal’a kayda alınmamış olan dilekçe iade edildi ve soruşturma dosyası sonucu dava açıldığından dilekçenin 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilmesi gerektiği bildirildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi ise açılan davada Ferhat Sarıkaya’nın şüpheli olarak yer almadığı, bu yüzden dilekçenin savcılık tarafından alınması gerektiği yanıtını verdi.
Habertürk: NEREDE SINAV ORADA FETÖ
MEB’in bir bir kapattığı FETÖ kurumları şaşırttı. Sınav yapılan her alanda faaliyet gösterdiği ortaya çıkan örgüte bağlı 283 kurum arasında sadece sorularını çalıp adamlarına dağıttığı KPSS değil, ehliyet, yabancı dil, özel eğitim ve rehabilitasyon kursları bile var.
İhanet çetesinin kanlı darbe girişiminin ardından harekete geçen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), FETÖ bağlantısı tespit edilen kurumların kapısına kilit vurdu. Bin 17 özel okulun yanı sıra 823 özel öğrenci yurdu ve çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 283 kurs kapatıldı. MEB, kapatılan kursların listesini yayınladı. Darbeci askerlerin verdiği ifadelerde sadece son yıllarda değil, 1980’de bile soru hırsızlığı ile devlet kurumlarına eleman yerleştirdiği belirlenen FETÖ’nün el attığı alanların çeşitliliği dikkat çekti.
FETÖ ile irtibatlı olduğu tespit edilen ve kapatılan kurumların listesinde motorlu taşıt sürücüleri, yabancı dil, bilgisayar, açık öğretim, KPSS kursları ve etüt eğitim merkezleri bulunuyor. Kapatılan kursların listesinin başında 108 kurum ile 12 yaşından küçük çocuklara eğitimlerin verildiği özel öğrenci etüt eğitim merkezleri yer alıyor. 25 de dil kursu kapatıldı.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın