DERSİM - Doğanın seslerini kullanarak rehabilitasyon yapıyor, Munzur suyundan yoğurt mayalıyor

Dersim (Rûdaw) – Belçika'da yaşayan performans sanatçısı Hüseyin Umaysız, Munzur Nehri ve doğadaki diğer sesleri dinleterek, insanların doğayla bütünleşmesini sağlıyor.  Umaysız, aynı zamanda Dersim'de kaybolmaya yüz tutmuş olan Munzur suyundan maya elde etme kültürünü  tekrar ortaya çıkarıyor.

Uzun yıllar önce Dersim'den Çorum'a göç eden bir ailenin çocuğu olan sanatçı Hüseyin Umaysız, kökleri olan Dersim'e 4 yıl önce yaptığı gezide Munzur vadisini gezerken nehrin ve doğanın suyunu keşfederek Dersim'de alan çalışması kararı almış.

Modern yaşam ile birlikte insanın doğadan uzaklaştığını ve bencilleştiğini düşünen Umaysız, insanoğlunun yeniden doğanın derinliğini keşfederek daha güzel bir şeye dönüşebileceğini düşünüyor.

Munzur nehri ile ilgili önerisi kabul gören Umaysız, 2024 yılında Belçika'dan Dersime gelerek inceleme ve araştırmalarına başlamış.

Dersim'de insanların doğayla olan direk yaşam kültürünün Belçika'daki sanatçı arkadaşları tarafından olumlu karşılanması üzerine harekete geçen Umaysız, Munzur nehrindeki sesler başta olmak üzere uzun yıllar önce kaybolan Munzur nehrinden maya elde etmek için çalışmalarını sürdürüyor.

Munzur nehrinden yoğurt elde etme denemeleri başarılı olan Umaysız, Munzur nehrinin Alevi inancındaki kutsallığına ve kültürel değerlerini de öne çıkarıyor.

"Her Kürt gibi dağlar beni sakinleştiriyor"

Hüseyin Umaysız, "Bundan 4 yıl önce Munzur'a bir gezi için gelmiştim arkadaşlarımla birlikte. O akşam Munzur Nehri kenarında otururken arkadaşlarımla uzaklaştım ve dağlara bakmaya başladım. Her Kürt gibi dağlar beni sakinleştiriyor, güzelleştiriyor. Sonra hayal etmeye başladım. Tiyatrocu olduğum için oradaki ışık, dağlar, oradaki dokular beni harekete geçirdi. Dedim ki bir reji yapsam, Munzur Nehri üzerinde insanlar Munzur Nehri'nin kenarında otursalar,  karşıdaki dağları sevseler, çok uzaktan böyle 300-400 metre yukarıdan insanlar aşağı doğru yavaş yavaş inseler. Ama biz onların seslerini duyabilsek çok uzakta olsalar bile. Sonra nehrin üzerinden klam söyleyen bir dengbej yavaşça önümüzden aksa ve gitse. Sanki bir film platosunun içine düşmüşüz gibi hissetsek. Güzel olur mu diye düşündüm. Sonra bu fikirlerle Belçika'ya geri döndüm" dedi.

 Projeyi çevresindeki sanatçılarla anlatan Umay, "Oradaki prodüksiyonuma bu fikrimi anlattım. Dedim ki Kürdistan'da bir nehir var Dersim'de. İsmi Munzur. Oradaki insanlar hala doğayla birlikte yaşıyorlar. Ve doğayla dolaysız bir ilişkileri var. Yani direkt bir ilişkileri var. Çünkü inanışları da bir doğa dini. Yani ağaçlar kutsal, taşlar kutsal, su çok kutsal. Bütün hikayelerini bunlar üzerinden kuruyorlar. Sadece su değil, ağaç değil, taş taş değil. Ben bunu incelemek istiyorum. Belki burada bir bilgi var. Çok İslamiyet'in, Hristiyanlığın da öncesinde insanın doğayla birlikte yaşamaya başladığı dönemlerden gelen deneyimler, bilgiler ve ritüeller var. Ben bunları incelersem eğer, şimdiki zamanda doğayla olan ilişkimizi belki de şekillendirecek, bize referans olabilecek bilgilere ulaşabilirim. Ve böylelikle başlamış oldum" dedi

"Unuttuğumuz değerleri yeniden hatırladık" 

Yaşadığı deneyimi anlatan Ayten Yeşiltaş ise, "İçimiz ısındı. Birkaç gün önce yoğurt mayaladık. Munzur'dan alınan bir suyla. Yani unuttuğumuz, on, on beş yıl önce yaptığımız bir geleneğimizdi. Onu tekrardan hissettik, tekrar yaşadık. Güzel bir deneyim oldu o bizim için. Bugün de Munzur'da, Munzur'un üstünde bir su yatağında Munzur'a doğru aktık. Güzel bir deneyim oldu. Konuştuk onunla. Şifalandık. Dertlerimizi akıttık, dertleştik. Hüseyin'e çok teşekkür ediyoruz. Böyle bizi suyla buluşturdu tekrar. Unuttuğumuz değerlerimizi tekrar yaşadık beraber, deneyimledik. Umarım bundan sonra böyle devam eder" dedi.

"Munzur ile yeniden bağ kurdum"

İlk defa böyle bir deneyim yaşadığını belirten Fetiye Tosun, "Munzur ile aslında biz yeniden bağ kurduk. Geçenlerde yaptığımız Munzur suyundan yoğurt mayası deneyimi de bizim için çok yeniydi. Büyüklerimiz bizden önce yapıyorlardı, bunu duymuştuk. Ama ben kendim ilk defa denedim. Munzur'la aktım ve Munzur'la yeni bir bağ kurduğumu hissediyorum. Benim için çok farklıydı. Yani sanki böyle kilometrelerce onunla birlikte aktık ve ikimizden başka hiçbir şey yoktu. Bizden başka bir ses yoktu. Zaman zaman koptuğum anlar oldu ama çok iyi hissettim" dedi.