Hatimoğulları’ndan ‘Diyarbakır - İstanbul’ vurgusu

24-08-2025
Etiketler DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Belediyeler İBB İstanbul Diyarbakır Operasyon
A+ A-

Haber Merkezi - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Adana'da düzenlenen halk buluşmasında önemli açıklamalarda bulundu.

Hatimoğulları, “Diyarbakır’da demokrasiye sahip çıkıyorsak, İstanbul’da da baskıya karşı çıkmak görevimizdir. Bu operasyonların bir an önce durdurulması, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından çok önemlidir” diye konuştu.

Eş Genel Başkan Hatimoğulları, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın önemini vurgulayarak, Meclis komisyonunun “acilen” Öcalan ile görüşmesi gerektiğini belirtti.

Tülay Hatimoğulları, “Toplumun beklentisi, Sayın Öcalan’ın özgürce çalışabileceği ve düşüncelerini paylaşabileceği koşulların oluşturulması. Komisyon zaman kaybetmeden Sayın Abdullah Öcalan’la acilen görüşmelidir” dedi.

 “Bu operasyonlar süreci sabote etmektedir”

Saygı duruşundan sonra konuşan Tülay Hatimoğullları özetle şunları söyledi:

“Bugün Türkiye’nin önceki dönemlerde de acısını çokça yaşadığımız baskıcı zihniyetini görüyoruz. Yerel yönetimlere operasyonlar yapılması, seçilmişlere el çektirilmesi, milletvekillerinin gözaltına alınması, tutuklanması, dokunulmazlıklarının kaldırılması… Bizler bunun acısını yüreğimizin derinliklerinde hisseden bir partiyiz. Ama bütün bu baskılara karşı yılmadık, boyun eğmedik, mücadele ettik; dimdik ayakta kalarak bugüne geldik. Şimdi benzer operasyonlar, ana muhalefet partisinin belediyelerine yönelmiş durumda. Burada, Adana’da bulunduğumuz kentte, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeydan Karalar dahil olmak üzere iki ilçe belediye başkanı şu anda tutuklu. Türkiye genelinde de çok sayıda belediye başkanı tutuklu. Bizler bu konudaki tutumumuzu her yerde apaçık ifade ettik. Diyarbakır’da demokrasiye sahip çıkıyorsak, İstanbul’da da baskıya karşı çıkmak görevimizdir. Bu operasyonların bir an önce durdurulması, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından çok önemlidir. Çünkü bu operasyonlar süreci sabote etmektedir. Türkiye nüfusunun yarısının temsil edildiği muhalefetin bu sürece adapte olmasının önünde engel teşkil etmektedir.

 “Yolsuzluklar açığa çıkarılsın”

‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ partiler üstü bir meseledir. Bizim en temel yaklaşımımız şudur; barış toplumsallaşmalı, barış herkes tarafından kabul edilmelidir. Bu süreç A partisi, B partisi ya da C partisi meselesi değildir. Siyasi partileri aşan bir süreçtir. Türkiye’nin yüz yıllık sorununu çözmeye talip olduğumuz bir süreçtir. O yüzden iktidara, devlete, muhalefete ve bütün kesimlere çağrımızdır; Mecliste bir komisyon oluşturulsun. Hangi partinin mensubu olduğuna bakılmaksızın bütün belediyeler incelensin. Eğer gerçekten bir yolsuzluk varsa açığa çıkarılsın. Ama bu bütün belediyeler için yapılmalıdır. Muhalefet belediyelerini hedef almak Türkiye demokrasisine, barış ve demokratik toplum sürecine zarar vermektedir. Bundan derhal vazgeçilmelidir. Örneğin, AİHM kararlarının uygulanması; Sevgili Can Atalay’ın serbest bırakılması, Osman Kavala’nın, Figen Yüksekdağ’ın, sevgili Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğüne kavuşması sağlanmalıdır. Bilinmelidir ki bu adımlar sürecin ruhuna, sürecin tarihsel önemine hizmet edecek adımlardır….

“Bir aydır Sayın Abdullah Öcalan’la hiçbir görüşme gerçekleşmedi”

Barış gerçekten sağlanacak mı? İktidar bu konuda samimi mi? Somut adımlar atılacak mı? Barış kalıcı olacak mı? Kürtler ve bu ülkede yaşayan bütün halklar ile inançlar, kendilerini demokratik bir ülkede eşit yurttaş olarak hissedebilecek mi? Bunlar sadece bizim değil, halkın en temel sorularıdır. Bu sorulara güçlü, net yanıtlar vermek siyaset kurumunun ve devletin bütün mekanizmalarının sorumluluğudur. Bir aydır Sayın Abdullah Öcalan’la hiçbir görüşme gerçekleşmedi. Oysa toplumun beklentisi, sistematik görüşmelerin yapılması, Sayın Öcalan’ın özgürce çalışabileceği ve düşüncelerini paylaşabileceği koşulların oluşturulmasıydı. Bu hala gerçekleşmedi. Sayın Öcalan’ın özgür çalışabileceği, özgürce ifade edebileceği koşullar acilen sağlanmalıdır. Aydınların, yazarların, gazetecilerin, sanatçıların, hukukçuların ve siyasetçilerin ortak talebi budur. Oluşturulan komisyon, zaman kaybetmeden Sayın Abdullah Öcalan’la acilen görüşmelidir. Kendisi, görüşmelerin başladığı ilk andan itibaren parlamentoda böyle bir komisyonun kurulmasının önemini vurgulamıştır. 

“Bu süreçte ezber bozalım”

Çözüm süreçlerinin başarıya ulaşmasında baş müzakereciyle yürütülen şeffaf ve doğrudan görüşmeler kritik önemdedir. Türkiye’de de bu sürecin muhatabı ve baş müzakerecisi Sayın Öcalan’dır. Öcalan ile görüşülmemesi veya görüşmelerin geciktirilmesi sürecin tıkanması demektir. Bu da, Türkiye halklarının istemeyeceği bir durumdur. O nedenle bu görüşmeler derhal başlatılmalıdır. Sayın Bahçeli, yaptığı bir konuşmada ‘Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun’ demişti. İşte şimdi tam da toplumun beklediği şey budur. Açık, şeffaf, çözüm odaklı bir süreç. Toplumun komisyondan beklentileri büyüktür. Bu beklentilerin başında da demokratik entegrasyon yasaları, özgürlük yasaları, infaz yasasının yeniden düzenlenmesi ve özel bir barış yasasının çıkarılması gelmektedir. Bütün bunlar acilen bu komisyonun gündemine alınmalıdır. İktidarıyla, devletiyle, muhalefetiyle bu süreçte ezber bozalım. Cesur olalım. Hep birlikte büyük barışa ikna olalım. Çünkü barış dışında hiçbir yolumuz yoktur. Bu topraklarda barışı kuracağız. Buna, mücadelemize olan inancımızdan dolayı inanıyoruz. Toplumun iradesine, sabrına ve gücüne olan inancımızdan dolayı inanıyoruz ve bütün kesimlerin bu duygularla hareket etmesini önemsiyoruz.”

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli