Erbil (Rûdaw) – Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin bu yılki düzenlenmesine tepki gösteren Avukat Barış Yıldırım, Rûdaw TV’de katıldığı canlı yayında boykot çağrısını yineledi.
Yıldırım, festivalin amacının Dersim’in doğasını ve kutsal akarsularını korumak olduğunu hatırlatarak, “Ancak belediyelerimiz bu suları arıtmak yerine festival düzenliyor. Bu açık bir çelişkidir” dedi.
“Munzur Havzası bir dünya mirasıdır”
Yıldırım, Munzur Havzası'nın yalnızca yerel bir değer değil, aynı zamanda evrensel bir doğa mirası olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Munzur Havzası önemli bir doğa alanıdır. 2250'yi aşkın bitki türü saptanmış ve bunların yaklaşık beşte biri endemiktir, yani sadece bu havzada yaşıyor. Ayrıca Avrupa'nın doğa koruma sözleşmesi olan BERN’e göre koruma altında olan yaban keçisi, susamuru, kaya kartalı gibi türler burada yaşıyor. Hatta dünyada neslinin tükendiği sanılan Anadolu Parsı’na dair izler bile tespit edilmiş durumda.”
Munzur Havzası’nın bir bölümünün 1971’de Milli Park ilan edildiğini, 2023’te ise bazı alanlarının Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından doğal sit alanı olarak tanındığını da hatırlatan Yıldırım, “Burası hem ekolojik hem kültürel bir havzadır. Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması gerekiyor” dedi.
“Festivalin amacı suyu korumaktı, şimdi kirletiliyor”
Yıldırım, Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin çıkış amacının zamanla bozulduğunu ve bugünkü haliyle doğaya zarar verdiğini savundu:
“Bu festivalin amacı akarsularımızı, kültürel mirasımızı ve doğayı korumaktı. Ancak bugün belediyeler, akarsulara kanalizasyon atıklarını akıtırken bir yandan doğa festivali düzenliyor. Bu kabul edilemez bir çelişkidir. Özellikle Munzur Nehri ve Pülümür Çayı’na ilçelerin bütün kanalizasyonu karışıyor. Altyapısı olmayan bir coğrafyada yüz binlerce insanı ağırlamaya çalışmak doğaya ihanet demektir.”
“Alevilik inancı açısından akarsular kutsaldır”
Yıldırım, Dersim coğrafyasındaki akarsuların yalnızca çevresel değil, aynı zamanda inançsal bir boyutu olduğunu vurguladı:
“Munzur, Pülümür, Tagar, Mercan, Haskar gibi tüm çaylarımız Alevilik inancı açısından kutsaldır. Bu akarsular ziyaret alanlarıyla birlikte düşünülmeli. Onlara kanalizasyon atığı karıştırmak sadece çevre suçu değil, Alevilik inancına da büyük bir saygısızlıktır. Ziyaretlerimiz, akarsuların kirlenmesiyle yok olur. 2017 yılında Pülümür Çayı’ndan içen yaban keçileri zehirlenerek öldü. Bu tabloyu görmezden gelemeyiz.”
“Festival halkın kalkınmasına katkı sunmuyor”
Av. Barış Yıldırım, düzenlenen festivalin yıllardır Dersim halkına hiçbir somut katkı sunmadığını, aksine ekosistemin tahrip edildiğini ifade etti:
“Festivalin bugüne kadar ilin kalkınmasına bir katkısı olmadı. Bizim festivale karşı çıkışımızın nedeni bu. Belediyelerden beklentimiz festival düzenlemek değil, doğaya ve kutsal su kaynaklarına zarar veren altyapı eksikliklerini gidermeleridir.”
“Temiz su hakkı bir insan hakkıdır”
Avukat ve çevre aktivisti Barış Yıldırım, temiz suyun insan hakkı olduğunu vurgulayarak, “Dünyada temiz akarsu neredeyse kalmadı. Türkiye'de de aynı tablo var. O yüzden Munzur ve benzeri nadir temiz suların korunması bir yükümlülüktür. Su olmazsa yaşam da olmaz. Temiz su yaşamın teminatıdır” dedi.
Son olarak Yıldırım, bu ekolojik mücadelenin bir farkındalıkla büyüyeceğini belirterek, Rûdaw’a doğa ve kültür haberciliği konusunda gösterdiği duyarlılık için teşekkür etti.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın