SAMER’den rapor: Bölge halkından sürece 'koşullu destek' ve hukuki güvence talebi

1 saat önce
Etiketler SAMER araştırma Anket Analiz PKK Öcalan Yeni süreç
A+ A-

Haber Merkezi - SAMER Saha Araştırmaları Merkezi, bölgenin 16 ilinde 2025 yılı boyunca yürütülen "Dönemsel Söylem ve Pratikler Bağlamında Kamuoyu Araştırmalarının Analizi" raporunu yayımladı.

Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan yeni çözüm süreci tartışmalarının bölgedeki yansımasını inceleyen rapor, halkın sürece "ihtiyatlı ve koşullu" yaklaştığını, ekonomik krizin ise en büyük sorun olmaya devam ettiğini ortaya koydu.

Güney ve Doğu Anadolu bölgesindeki 16 il merkezinde yürütülen çalışmada çarpıcı ortaya çıktı.

Aralık 2025 tarihli raporda, Ocak, Mart, Mayıs ve Ekim aylarında toplamda 6 binden fazla hane ile yüz yüze yapılan görüşmelerin sonuçları yer aldı. Rapor; gündem öncelikleri, güven algısı, hukuki talepler ve aktörlere biçilen roller üzerinden çarpıcı veriler sunuyor.

İşte rapordan öne çıkan başlıklar ve oransal veriler:

1. Türkiye'nin en önemli sorunu: Ekonomi zirvede, Kürt sorunu dalgalı

Araştırma, süreç tartışmalarına rağmen bölge halkının birincil gündeminin değişmediğini gösterdi. "Türkiye’nin En Önemli Sorunu Nedir?" sorusuna verilen yanıtlarda ekonomik kriz ve işsizlik açık ara önde giderken, Kürt sorunu başlığı dönemsel gelişmelere göre dalgalanma gösterdi.

Ekonomik kriz/işsizlik diyenler:

Ocak 2025: Yüzde 53.6

Mart 2025: Yüzde 62.3

Mayıs 2025: Yüzde 68.9

Ekim 2025: Yüzde 59.7

Kürt sorunu diyenler:

Ocak 2025: Yüzde 27.7

Mart 2025: Yüzde 23.7

Mayıs 2025: Yüzde 16.4

Ekim 2025: Yüzde 21.2

Rapor, Kürt sorunu başlığının Mayıs ayında düşüşe geçip Ekim ayında tekrar yükselmesini, sürece dair somut adımların atılmaması ve belirsizliğin artmasıyla ilişkilendirdi.

2. Hükümetin söylem ve pratik uyumu: Güven erozyonu

Hükümetin sürece dair söylemleri ile sahadaki pratiklerinin ne kadar uyuştuğuna dair algı, yıl sonuna doğru olumsuz bir seyir izledi. Özellikle Ekim ayında olumsuz görüş bildirenlerin oranındaki artış dikkat çekti.

Söylem ve pratik uyumunu olumlu bulanlar:

Ocak 2025: Yüzde 16.0

Mayıs 2025: Yüzde 27.7

Ekim 2025: Yüzde 25.6

Söylem ve pratik uyumunu olumsuz bulanlar:

Ocak 2025: Yüzde 27.1

Mayıs 2025: Yüzde 29.9

Ekim 2025: Yüzde 47.7

3. Sağlıklı bir süreç için talep edilen başlıklar: Hukuk ve güvence isteği arttı

Vatandaşlara sürecin sağlıklı ilerlemesi için hangi adımların atılması gerektiği sorulduğunda, Mart ve Ekim ayları arasında tüm başlıklarda talep artışı gözlemlendi. En yüksek artış "İnfaz kanununda değişiklik" talebinde yaşandı.

İnfaz kanununda değişiklik: Mart'ta yüzde 65.0 iken Ekim'de yüzde 78.0'e yükseldi.

Kayyım uygulamalarının sonlandırılması: Mart'ta yüzde 71.2 iken Ekim'de yüzde 76.5'e yükseldi.

Hasta mahpusların bırakılması: Mart'ta yüzde 68.5 iken Ekim'de yüzde 74.9'a yükseldi.

Süreci yürütenlere yasal güvencelerin tanınması: Mart'ta yüzde 66.7 iken Ekim'de yüzde 74.7'ye yükseldi.

Ceza süreci dolmuş mahpusların koşulsuz serbest bırakılması: Mart'ta yüzde 66.7 iken Ekim'de yüzde 74.5'e yükseldi.

Umut hakkının yasal olarak tanınması: Mart'ta yüzde 68.9 iken Ekim'de yüzde 71.9'a yükseldi.

Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması: Mart'ta yüzde 60.4 iken Ekim'de yüzde 62.4'e yükseldi.

Sürecin olumlu sonuçlanmasına dair beklenti

Sürecin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı konusundaki belirsizlik devam ederken, hem "evet" hem de "hayır" diyenlerin oranında artış görüldü. Bu durum kararsız kitlenin süreçteki işaretlere göre pozisyon aldığını gösterdi.

Evet (Olumlu sonuçlanacak):

Ocak 2025: Yüzde 18.9

Ekim 2025: Yüzde 23.3

Hayır (Olumlu sonuçlanmayacak):

Ocak 2025: Yüzde 20.4

Ekim 2025: Yüzde 24.8

5. Sorumluluk atfı ve aktörlerin yeterliliği

"Aktörler sorumluluklarını ne derece yerine getiriyor?" sorusuna verilen yanıtlarda, en yüksek yeterlilik atfı Abdullah Öcalan’a yapılırken, muhalefet partileri listenin sonunda yer aldı.

Aktörleri yeterli bulanların oranı:

Abdullah Öcalan: Yüzde 42.9

PKK: Yüzde 40.5

Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar): Yüzde 25.3

Hükümet: Yüzde 24.8

Meclis: Yüzde 22.1

Muhalefet: Yüzde 20.3

Analizde, sorumluluk atfının TBMM ve iktidar bloğunda yoğunlaşmasına rağmen kurumsal performans algısının zayıf kaldığı vurgulandı.

6. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile ilişkiler

Ekim ayında yapılan çalışmada, bölge halkının süreci sadece Türkiye içi dinamiklerle değil, sınır ötesi gelişmelerle birlikte okuduğu görüldü. Suriye'deki yönetimle ilişkilere dair tercihler şöyle şekillendi:

Yapıcı ve samimi ilişkiler kurulmalı: Yüzde 34.5

Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi ile işbirliği yapılmalı: Yüzde 23.3

Toplum "kurumsallaşma" istiyor

SAMER'in analizine göre, kamuoyu sürece "koşullu destek" veriyor. Barış fikri desteklense de belirsizlik, takvimsizlik ve hukuki güvence eksikliği güveni zayıflatıyor. Raporun sonuç bölümünde, "Toplum sürecin bitmesini değil, ciddileşmesini ve kurumsallaşmasını beklemektedir. Talepler infaz düzenlemesi ve yasal güvenceler ekseninde yoğunlaşmaktadır" değerlendirmesine yer verildi.

Silahsızlanma ve kurumsallaşma beklentisi (raporun analizi)

Raporda, kamuoyunun silahsızlanmaya bakışı sayısal veriden ziyade bir "güven ve kalıcılık" sorunu olarak ele alınmıştır.

Silahların Susması Yetmiyor: Literatürde barış süreçleri için silahsızlanmanın (demobilizasyon) kritik olduğu kabul edilse de, silahlı boyutun geri çekilmesinin tek başına "kalıcı barış algısı yaratmadığı" vurgulanmaktadır.

Otomatik Barış Getirmiyor: Raporda şu ifade dikkat çekicidir: "Silahlı boyuta destek ile kalıcı barış beklentisinin otomatikleşmemesi arasındaki ayrışma, kurumsallaşma ihtiyacının göstergesi olarak ele alınmıştır." Yani halk, silahların bırakılmasını istese de, hukuki güvence olmazsa bunun barışı getirmeyeceğini düşünüyor.

Sonuç Bölümü Tespiti: Raporun 7. bölümünde (Sonuç) ise şu net tespit yapılmıştır: "Silahlı boyutun geri çekilmesine dönük olumlama güçlüdür; ancak bu destek kalıcı barış beklentisine otomatik olarak dönüşmemektedir."

 

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli