Haber Merkezi - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Hegemonik güçler, silahlanma yaparken Türkiye barışı konuşuyor. Bu çok kıymetlidir. Silah ve çatışmaların olmadığı bir zemini konuşmak kadar değerli ve kıymetli bir şey yok" dedi.
DEM Parti İstanbul’da "Barışa adanmış yürek Sırrı Süreyya Önder anısına" başlıklı bir panel düzenledi.
Panelde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, toplantının Sırrı Süreyya Önder’in anısına düzenlenmesinin çok değerli olduğunu söyledi.
Bakırhan, "Sürece dair, olası mı değil mi, koşullar uygun mu, kim iyi niyetli kim değil, güvenelim mi güvenmeyelim mi gibi sorulara da hep birlikte yanıtlar aramaya çalışarak, süreci tartışıyoruz. Biz en çok bütün renklere, bu hareketin birikimine, geçmişine güveniyoruz. Bu toplantının Sırrı Süreyya anısına düzenlenmesi de çok değerlidir. Sırrı Süreyya barış ve demokrasi olsun diye büyük çabalar gösterdi. Sayın Sırrı Süreyya Önder şahsında bugüne kadar bu mücadelede yaşamını yitiren bütün arkadaşlarımızla tekrar bir kez daha bütün kalbi duygularımla saygıyla anlıyorum" diye konuştu.
‘’Türkiye barışı konuşuyor, bu çok kıymetlidir’’
Suriye’nin durumuna değinen Bakırhan, "Dürzilerin mutlu olmadığı ve sürekli katliam tehdidiyle karşı karşıya kaldıkları bir Suriye, devlet olsa ne olur olmasa ne olur? Kürtlerin kendi kimlikleriyle yaşamadıkları bir Suriye'nin etrafı metrelerce duvarla kaplansa ne olur? Bu bölgedeki rejimler, bu meseleleri bir türlü idrak edemedi. Çatışmaya, savaşa ciddi bir yatırım var. Hegemonik güçler, silahlanma yaparken Türkiye barışı konuşuyor. Bu çok kıymetlidir. Silah ve çatışmaların olmadığı bir zemini konuşmak kadar değerli ve kıymetli bir şey yok. Onurlu bir barışı sağlayamazsak egemenlerin ve tekçi kimlik devletlerinin egemenliğine maruz kalmış oluruz. Türkiye'de bir kesim süreci desteklemiyor. Bu sürecin ülkeyi böleceğini söylüyorlar. Barış nerede hangi ülkeyi bölmüş bilmiyorum, ama ırkçılık öyle bir beladır ki masaya oturmayı bile ülkeyi bölmek olarak gören bir anlayış. Yüzyıllık politikalar buna çok önemli bir zemin yarattı. Barışı savunma yerine barış karşısında konumlanmaya çalışıyorlar. Biz başarırsak Türkiye kazanır. Eşit yurttaşlık mücadelesi yürüten Kürtler ve Aleviler kazanır. Her gün katledilen kadınlar kazanır. Umutları çalınan gençler kazanır. Onun için bu süreç önemlidir" dedi.
‘’Diyarbakır'ın özgürlük talebiyle İstanbul'un adalet arayışı aynıdır’’
Özgürlük ve adalet talebinin Kürtler ve Türkler için ortak talep olduğunu belirten Bakırhan şöyle devam etti:
"Trabzon'da ekmek, Kürt ilinden daha ucuz değildir. Diyarbakır'ın özgürlük talebiyle İstanbul'un adalet arayışı aynıdır. Bu ikisini birbirinden ayrıştıramayız. Diyarbakır'ın adalet talebiyle İstanbul'un özgürlük talebiyle birlikte yürümesi bu ülkeyi demokratikleştirir. Ayrıştırırsak da mevcut güçler bundan yararlanırlar. Ortak gelecek nasıl kurulur? Türk'ün güvenlik ve istikrar arayışıyla Kürt'ün hak ve tanıma talebini buluşturmakla alınacak. Biz tam da onu yapmaya çalışıyoruz. Barışın anlamını savunmak, inşasına katkı sunmak hepimizin aynı zamanda tarihsel sorumluluğudur. Yalanların ve kara propagandaların kol gezdiği ortamlarda gerçeği dile getirmek savaşı körükleyen sahte söylemleri boşa çıkarmak tam da bu salonun işidir. Aydınların, sanatçıların, yazarların işidir. Barış, Ağrı Dağı'nın eteğindeki Şakiro'nun klamıyla, İç Anadolu'daki Neşet Ertaş'ın türkülerinin birbirine misafir olmasıdır. İkisinin kardeşleşmesidir. Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir. Barışın inşası toplumun bütün dinamiklerinin aktif katıldığı, mücadele ettiği bir zeminde inşa edilebilir. Bunun için bizler de aydınlarımıza, yazarlarımıza, sanatçılarımıza, halklarımıza, emekçilere, ezilenlere güveniyoruz. Örgütlü yapımıza güveniyoruz."
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın