Hulusi Akar: Askeri çözüm yerine siyasi çözüm diyoruz

Haber Merkezi – Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, “PKK ile YPG ile DEAŞ ile mücadelemizin tercümesi yapılırken oraya Kürt kardeşlerimizi ilave ediyorlar. Bu kesinlikle yanlış, kabul etmemiz mümkün değil, böyle bir şey asla söz konusu değil, Kürtler bizim kardeşimizdir, biz onlarla etle tırnak gibiyiz” dedi.

Hulusi Akar, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

İçinde bulundukları bölgede çeşitli siyasi krizlerle, çeşitli çalışmalarla iç içe faaliyetleri yoğun bir şekilde yürüttüklerini belirten Akar, "Esas olan, hakkı hukuka, ecdadımızdan aldığımız mirasa uygun şekilde, hak, adalet, istikrar, barış için ve insanların rahatı, huzuru ve güvenliği için gayretlerimizi gösteriyoruz" diye konuştu.

“Kürtler bizim kardeşimizdir, biz onlarla etle tırnak gibiyiz”

Kürdistan Bölgesi toprakları içerisindeki Hakurki ve Haftanin’de gerçekleştirilen operasyonların seri bir şekilde sürdürüldüğünü ve amaçlarının PKK’nin “bitirilmesi” olduğunu belirten Akar, "Bunu yaparken tekrar tekrar söylüyoruz, biz tüm komşularımızın toprak bütünlüğüne, siyasi bütünlüğüne son derece saygılıyız. Kimsenin toprağında, kimsenin denizinde asla gözümüz yok. Fakat hiçbir şekilde de komşularımızın topraklarından, denizlerinden bize karşı bir saldırıya da müsaade etmeyeceğimizi, buna göz yummayacağımızı herkesin bilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Altını çizmek istediğim önemli konulardan biri, bizim tek amacımız terörle ve teröristle mücadele” diyen Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim bunun dışında herhangi bir etnik, herhangi bir mezhepsel toplulukla mücadelemiz söz konusu değil. Özellikle dış basında bizim terörle, teröristle, PKK ile YPG ile DEAŞ ile mücadelemizin tercümesi yapılırken oraya Kürt kardeşlerimizi ilave ediyorlar. Bu kesinlikle yanlış, kabul etmemiz mümkün değil, böyle bir şey asla söz konusu değil, Kürtler bizim kardeşimizdir, biz onlarla etle tırnak gibiyiz. Binlerce yıl beraber yaşadık, şehitliklerde yan yana yatıyoruz. Bundan sonra da birlikte yaşamaya devam edeceğiz ve bunu hiç kimse fitne ile fesat ile değiştiremez.”

“Bizim Iraklı kardeşlerimizle bir sorunumuz söz konusu değil, olamaz” ifadelerini kullanan Akar, “ Zaten biz bunları Irak yönetimi ile oradaki teröristlerin beraber etkisiz hale getirilmesi için gayret gösterimi konusunda görüşmekteyiz” dedi.

Bombardımanlarda sivillerin öldürülmesi

Haftanin ve Kürdistan Bölgesi topraklarında sürdürülen Pençe operasyonlarında şu ana kadar 320 PKK’linin öldürüldüğünü belirten Akar, bugüne kadar “girilemez, ulaşılamaz” denilen yerlere girdiklerini söyledi.

Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gerçekleştirdiği bombardımanlarda sivillerin hayatını kaybetmediğini ileri sürerek, bunu “terör örgütü yandaşlarının iddialası” şeklinde değerlendirdi.

Akar, "Bu da gerçekleri yansıtmamakta. Unutmayalım, zafer süngünün ucundadır, dolayısıyla bizim komandolarımızın son derece zor arazi ve iklim koşullarında yaptıkları faaliyetleri göz ardı etmememiz lazım. Gerçekten buradaki mücadelede bir bütün ve bir bütün halinde arkadaşlarımız sürdürüyorlar. Amacımız istiklale kavuşmuş bir bölgeden bahsediyoruz, ona çalışıyoruz" dedi.

“PKK eşittir YPG”

“Türkiye'nin amacı bağımsız, müreffeh ve güven içinde yaşanılabilir bir Suriye’dir” diyen Akar, bunun gerçekleşmesi için uluslararası hukuk çerçevesinde hareket edildiğini savundu.

Rojava konusuna da değinen Türkiye Milli Savunma Bakanı Akar, sözlerine şunları ekledi:

“Hepimizin bildiği gibi orada, 40 binden fazla vatandaşımızı katleden silahlı terör örgütü PKK var. PKK ile paralel bir de YPG var. Bunlar çeşitli isim adı altında çıkmaktadır. Karşımızda bir terör örgütü var, isimleri ne olursa olsun. Dolaysıyla bu örgütle mücadelemiz devam ediyor. Bunun anlaşılması ve görülmesi lazım. Bu konuda müttefiklerimizle, dostlarımızla maalesef anlaşamadık, anlaşamıyoruz. Bunu da her seferinde masada tutuyoruz ve söylüyoruz: PKK eşittir YPG, YPG eşittir terör. PKK YPG'yi Kürt olarak, Kürtlerin temsilcisi olarak görmek kesinlikle yanlış, kesinlikle gerçeklere aykırıdır. Bunlar hiçbir zaman Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olamaz. Nasıl ki DEAŞ Müslümanların temsilcisi olamazsa PKK da Kürt kardeşlerimize temsilci olamaz. Fakat burada ciddi istismarlar var. Onun giderilmesi için biz de hem sahada hem de masada her türlü gayreti gösterdik, göstereceğiz."

Türkiye'nin Suriye'de yol ve alan kontrolleri yaparak bölgede “sükuneti sağlamaya çalıştığını” ifade eden Akar, ABD ve Rusya’nın Türkiye'ye verdikleri sözleri yerine getirmediğini belirtti.

Akar "ABD ve Rusya bugüne kadar verdikleri sözleri, daha önce yapılan çalışmalardaki taahhütleri yerine getirmedi. Hala orada maalesef teröristlerin varlığı sürüyor ve bu teröristler bir şekilde bizim kontrol ettiğimiz bölgelere sızma girişiminde bulunuyorlar. Tacizlere ve tecavüzlere yelteniyorlar fakat Mehmetçiğimiz onlara misliyle cevabını veriyor" ifadelerini kullandı.

Yunanistan'a "görüşme" daveti

Doğu Akdeniz ve Ege'deki gelişmelerin ardından Yunanistan ile yaşanan gerginlikle ilgili Türkiye'nin tavrına yönelik soru üzerine Akar, "Daha önceki muhatap ve mevkidaşlarımızla daha önceki dönemde Genelkurmay Başkanı sonrasında Savunma Bakanı olarak yaptığımız görüşmelerde belli bir noktada mutabakat sağladık. Herhangi bir tehdit olmaksızın kendi aramızda, uzmanlar arasında bunları görüşelim diye. 15-20 kişilik bir heyet seçtik biz Atina'ya gönderdik. Teknik bir mesele konuşalım, her şeyi aklımızın arkasında bir şey kalmasın, her şeyi masaya koyalım açıkça görüşelim dedik. Fakat buradaki kural şu: Bütün meseleler çözülmeden hiçbir mesele çözülmeyecek. Buna göre konuşalım" ifadelerini kullandı.

Yunanistan tarafının da bunu kabul etmesinin ardından belirlenen heyetin Atina'ya gittiğini belirten Akar, şunları söyledi:

"Atina'da bir toplantı yaptılar. Daha sonra Yunan uzman heyeti Türkiye'ye geldi Ankara'da bir toplantı yaptık. Daha sonra biz Atina'ya tekrar bir daha gönderdik. Şimdi dördüncü toplantı Ankara'da olacak. Bugün bir kez daha söylüyorum biz her durumda, her şartta bekliyoruz. Biz konuşmaktan yanayız. Biz haklıyız, onun için güçlüyüz dolayısıyla biz konuşmaktan korkmuyoruz. Gelin konuşalım. Her şey açık. Diyaloğa açığız. Biz barış, huzur istiyoruz ama hakkımızı, hukukumuzu da istiyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için de neyse o sorumluluğu da yerine getirmek istiyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Yunan mevkidaşlarımız karar verirlerse biz onları burada ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Uzmanlar gelsinler, konuşalım, görüşelim."

Doğu Akdeniz'de bazı ülkeler tarafından düzenlenen ortak tatbikatlara da değinen Akar, "Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nın faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var, hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

"Bu yaklaşım Yunan halkına da zarar veriyor"

Yunanlı müttefiklerin "Her şey benim" yaklaşımında olduğunu söyleyen Akar, şunları kaydetti:

"Tek haklı kendileri. Peki bu 83 milyonluk Türkiye'nin hiç hakkı yok mu? Bu kadar yanlış, tek yanlı, bencil bir yaklaşım kendilerine de Yunan halkına da zarar veriyor. Komşumuz, Yunan halkının da huzura ihtiyacı var. Her seferinde olayları tırmandırarak onları da rahatsız, huzursuz etmenin bir anlamı yok. Kendileri de kaybediyor."

Savunma ve güvenlik alanında NATO ve BM gibi global bazda bazı görevlerin, sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Akar, "Bunları da gerçekten son derece başarılı bir şekilde herkes tarafından dikkat edilecek şekilde üstün bir düzeyde arkadaşlarımız büyük bir kahramanlık ve fedakarlıkla yerine getirmeye devam ediyorlar" ifadesini kullandı.

Son yayımlanan Navtex'in muhtevası

Akar, son yayımlanan Navtex'in muhtevasının sorulmasına şu karşılığı verdi:

"Navtex, bunu herhangi bir şekilde denizde bir faaliyet göstereceğiniz zaman bu denizcilik kuralı, denizcilerimiz bir ilanda bulunuyorlar, 'şu alanlarda bizim bir faaliyetimiz olacak, seyir ve güvenlik bakımından bunu bilin' diyoruz. Bizim orada (Doğu Akdeniz) deniz alaka ve menfaatlerimiz konusunda çalışmalarımız var, hakkımızı hukukumuzu korumakta kararlı, azimli ve muktedir olduğumuzu müteaddit defalar söyledik, söylemeye devam edeceğiz. Bu çerçevede biz faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bizim orada yaptığımız sismik çalışmalar, araştırmalar, bununla alakalı ne varsa gerektiği kadar bunu sürdüreceğiz. Bunun herhangi bir tarihi, sınırı vesaire söz konusu değil. Bizim orada hakkımızı, hukukumuzu kullanıyoruz, bunun gereği olarak da yapılması gereken teknoloji çalışmaları var. Bu çalışmaları sürdürüyoruz. Bunlar ne kadar gerekiyorsa o kadar yapılacak ve bunu yapacağız. Enerji Bakanlığımız bu çalışmaları sürdürürken, biz de Silahlı Kuvvetler, Milli Savunma Bakanlığı olarak oradaki faaliyetlerin güvenliğini sağlamaktan sorumluyuz. Bugün yapılan açıklamaya geldiğimizde bu tamamen bundan farklı. İskenderun bölgesinde Deniz Kuvvetlerimizin atış eğitimi için yapılan planlı bir faaliyet ile alakalı güvenlik bakımından yayımlanmış bir Navtex'tir. Bu farklı eğitim ve atış için yapılan çalışma."

Ege'de bazı adaların silahlandırılması

Ege'de bazı adaların Yunanistan tarafından silahlandırılmasına yönelik bir soruya cevap veren Akar, Yunanistan ile Türkiye arasındaki problemlere farklı bakış açıları olduğunu belirtti.

NATO Genel Sekreterinin olaya gayet objektif yaklaştığını vurgulayan Akar, "Fransız meslektaşımız hanımefendinin açıklamaları var. Bunun hukukla, akılla, mantıkla, elle tutar tarafı yok. Anlamak mümkün değil" dedi.

Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tatbikatlarla, benzer girişimlerle Türkiye'nin, TSK'nin faaliyetlerini engellemek, değiştirmek gibi şeyleri düşünmek boş bir hayaldir. Bizim kurallarımız var, prensiplerimiz var. Hukuk var, hak var, hakkaniyet var. Bu çerçevede yapılması gereken neyse bunları yaptık, yapamaya devam edeceğiz. Bizim kimsenin toprağında, kimsenin denizinde, kimsenin hakkında, hukukunda gözümüz yok. Bunu binlerce defa tekrarladık, söylüyoruz. Kendi sınırlarımızda kalmak kaydıyla hakkımızı, hukukumuzu istiyoruz. Diğer taraftan da bir damla suyunu dahi vermeyiz, hakkımızı yedirmeyiz. Bunu anlayın. Muhataplarımızın bunu anlamakta sıkıntısı var. Hiçbir şekilde akla sığmayan taleplerle, yorumlarla, görüşmelerle, konuşmalarla olayı tırmandıran kendileri. Bizim yaptığımız şey son derece barışçıl bir şekilde sismik araştırma yapıyoruz. Olay bundan ibaret. Buna karşı askeri tatbikat yapılması, gemiler, uçakların getirilmesi nedir?"

Güney Kıbrıs'ta Fransızların üç uçağı olduğunu belirten Akar, "Bu niye geldi buraya? Hukuk diyorsunuz, anlaşmalar diyorsunuz. 1960 anlaşmalarında siz garantör müsünüz? Sizin böyle bir hakkınız, yetkiniz var mı? Kabadayılık dönemi geçti. Kabadayılıkla bazı hareketleri yaptırmaya zorlamak gibi şansınız yok" ifadelerini kullandı.

Akar, Yunanistan’ın kara suları hakkındaki iddiasına değinerek, "Ege Denizi'nde kara suları 6 mil. Dün de açıklama yaptılar. Adriyatik'te 12 mile çıkarmak konusunda bir çalışmaları var. İtalya, Arnavutluk ve Yunanistan arasındaki bir konu bu. Bizim tarafa herhangi bir yansıması söz konusu değil. Burada 6 mil kara suyu olan adaların aynı zamanda 10 mil hava sahası olması akıl, mantık, fizik, kimya... Böyle bir şey mümkün değil. Böyle bir şey söz konusu değil. Ne tarihte bunun böyle bir örneği ne de günümüzde böyle bir örneği var. Bunun cevabı 'böyle oldu'. Böyle oldu da o zaman yanlışsa bunu düzeltin" ifadesini kullandı.

Ege'de geçmişte başlayan "bazı adaların silahsızlandırılması" konusuna da değinen Akar, "Deniliyor ki kesinlikle gayri askeri statüde olacak bu adalar. Siz bu 23 adanın 16'sını silahlandırmışsınız. Nereye koyacağız bu konuyu biz? Biz bunları herhangi bir şekilde oyunu kesen, oyunu durduran, oyunu bitiren bir olay olarak da görmedik. Bütün bunlara rağmen biz büyük bir sabırla, özveriyle 'Tamam bunlar böyle ama biz yine de konuşalım, diyalogdan yanayız' dedik. Biz buna rağmen diyalog diyoruz. Yoksa yapılan işlerin gerçekten iler tutar tarafı yok. Anlaşmalar söz konusu, metinler var ortada" değerlendirmesini yaptı.

"Türkiye'nin gücünü test etmemek lazım"

Bakar Akar, Meis Adası'nın durumuna ilişkin ise "Daha önceki yapılan çalışmalarda belirlenmiş, Yunanistan'a verilmiş. İnsaf diye bir şey var, akıl var, mantık var. Meis Adası'nın Türkiye'ye uzaklığı 2 kilometre. Adanın tamamı 10 kilometrekare alan. Yunanistan'a uzaklığı yaklaşık 600, tam anlamda 580 kilometre. Böyle bir durumda olan adaya, 40 bin kilometrekare MEB alanı, deniz yetki alanı veriyorsunuz. Hani bir söz var ya kuzulara şah olsa kurt yapmaz bu taksimi diye. Bu nasıl bir şey? Bunun kabulü isteniyor" ifadelerini kullandı.

Yunanistan'ın bu konuda Franss tarafından desteklendiğini dile getiren Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fransa ile İngiltere arasında, Fransa'ya 15 kilometre, İngiltere'ye 150 kilometre mesafede adalar var. Fransa'da neyi iddia ettiler? 'Bu adaların sadece kara suları olur, başka bir şeyi olmaz'. Aynı Fransa buraya geliyor diyor ki 'MEB buna normaldir' diyor. Nereden çıktı, nasıl çıktı, bir Sevilla haritası var. Bizim akademisyenlerimizi buradan ben çalışmaya, göreve davet ediyorum. Madem bu üniversiteyse, bizde üniversite yok mu? Bu üniversitelerde bu çalışmaları yapıp ortaya koysunlar. Bu Sevilla haritası biraz meşhur oldu. Biraz da biz meşhur ettik fazla kullanmak suretiyle. Bunun hiçbir geçerliliği yok. Avrupa Birliğinde bazı yetkililer de bunun cevabını verdiler. Bizimle alakası yok bunun diye. Biz Avrupa'ya, AB'ye ya da Fransa'ya sığınarak değil, Türkler ve Yunanlar olarak kendi problemlerimizi konuşup, görüşüp çözmemiz lazım."

 

“Türkiye'nin gücünün, kuvvetinin test edilmemesi gerekiyor” diyen Akar, şunları kaydetti:

"Hak, alaka ve menfaatlerimizi korumak, kollamak konusunda azimliyiz, kararlıyız, muktediriz. Biz, bu taraflara gitmeyelim. Bizim 1870 kilometre kıyı şeridimiz var. Siz bunu nasıl yok sayarsınız? Nasıl adalet bu? Birtakım haritalarla, ülkelerin birtakım kendi menfaatlerine yönelik açıklamalarıyla, kendilerine rol kapıp, rol biçiyorlar. Yok böyle bir şey. Doğu Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler var. Her şey anlaşmalarla belirlenmiş, yetkiler belli, sorumluluklar belli. Siz ortaya çıkıp da 'Ben geldim buraya' diye kabadayılık yok. Burada sökmez bu, yürümez, bir yere varamazlar. İyi komşuluk ilişkileri içerisinde, uluslararası hukuka uygun şekilde, diyalogla, barışa giden yolda, komşularımızla konuşmaya, görüşmeye ve burada hakça, adilane bir şekilde ülkelerin hakkına, hukukuna saygı duyarak, egemenlik haklarına saygı duyarak bir şekilde çözüm bulunmasından yana olduğumuzu her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz."

"Libya’da sskeri çözüm yerine siyasi çözüm"

Libya'da konusuna da değinen Akar, “Biz Berlin Süreci'ni destekliyoruz, Sayın Serrac bunu destekliyor. Burada yine kaçan Hafter oldu. Bu kadar aleni konuları görmeyip Türkiye'yi suçlayıcı bir bakışla olaya yaklaşmak insanları gerçeğe götürmez. Bunu herkesin görmesi lazım. Biz orada hem insani hem uluslararası hukuka uygun anlamda faaliyetler yapıyoruz, elimizden geldiğince de bu faaliyetleri sürdüreceğiz. Oradaki Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Bizim oraya varmamızla birlikte dengelerin değiştiğini herkes gördü. Oradaki varlığımızı sürdürmek suretiyle bize düşen ne varsa, bunları yaptık, yapacağız. Biz 'askeri çözüm olmaz' diyoruz. Askeri çözüm dursun. O ayrı bir şey. Askeri çözüm yerine siyasi çözüm" diye konuştu.

Akar, "Bizim amacımız bu. Her zaman söylediğimiz gibi, Libya, Libyalılarındır diyoruz" ifadesini kullandı.

Almanya’nın Sirte ve Cufra'nın silahsızlandırılmış bölge olması teklifine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, şunları kaydetti:

"2015'te varılan bir anlaşmada Sirte ve Cufra alınmıştı ordan. En azından bu ateşkes çalışmalarına başlamak için, oradan başlamak lazım. 'Oradan geriye gidiş olmaz' diyoruz. Sirte ve Cufra'yı da silahsızlandırıp, bir şekilde görüşme oradan başlarsa görüşmelerin sağlıklı ilerleyebileceğini ve çözüme çok daha kolay ulaşabileceğimizi değerlendiriyoruz, görüyoruz."

Akar, "Ateşkesi de silahsızlandırılmış bölgeleri de destekliyor musunuz?" sorusuna ise "Bu ateşkes herhangi bir şekilde Libya'nın ikiye bölünmesi anlamında değil, bu siyasi görüşmelerin başlaması, siyasi görüşmelerin yapılması ve tek Libya, tek Libya nüfusu. Hiçbir şekilde bölünmenin uygun olmadığını görüyoruz, söylüyoruz" cevabını verdi.

Ermenistan meselesi

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki krize de değinen Akar, Azerbaycan ile öz kardeş olduklarını vurgulayarak şöyle konuştu:

"Biz 'iki devlet tek milletiz'. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Tabii ki biz burada tarafız. Haktan, hukuktan, kardeşten ve kardeşlikten tarafız. Bu Tovuz'da yapılan saldırıyı da şiddetle kınıyoruz. Durup dururken, hiç ortada bir sebep yokken böyle bir saldırgan tutumu gerçekten kınıyoruz. Yapılan saldırının hiçbir savunulur tarafı olmadığını da herkesin görmesini bekliyoruz."

 

Tatbikatlarla, eğitim iş birliği konularındaki çalışmalarla Azerbaycan’ın yanında olduklarını dile getiren Bakan Akar, "Olacağız. Bunun pazarlığı söz konusu değil. Elimizden geldiğince eğitim iş birliği konusunda, çeşitli tatbikatlarla iş birliğimizi sürüdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Hulusi Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ermenistan, akılla, mantıkla düşünerek işler yapmıyor. Ermenistan, arkasındaki birtakım güçlerden güç almak suretiyle kendi gücünün, kendi boyunun çok üstünde işlere girişiyor. Bunun da bir çıkar yolu olmadığını görmeleri lazım. Geçen sene ve yıllar içinde bunu görmeleri lazım. Tarihe baktığımızda 1915 olaylarıyla alakalı, oradaki ne kadar yanlış olduğunu değerlendirmeleri, ortaya atılan iddiaların ne kadar yanlış olduğunu ben söylemiyorum, Amerikan milli arşivindeki İngiliz istihbarat subaylarının, Amerikan istihbarat subaylarının raporları söylüyor. Gerçekten maalesef bir şekilde medyayı kullanmak suretiyle, çeşitli dünyadaki mevcut birtakım networkleri kullanmak suretiyle Türkiye'ye karşı, Türk'e karşı maalesef böyle birtakım medya katliamları, akademik katliamlar gerçekleşmiştir. Bu da onlardan biri. Gerçekte bizimle alakası olmayan bir İngiliz, bir Amerikalı raporunu yazıyor.

Raporda özetle diyor ki 'gittik her tarafı gezdik, oradaki köylerin karakterinden anlaşıldı ki Türk köyleri yakılmış, Ermeni köyleri ayakta. Camiler yakılmış, yıkılmış, kiliseler duruyor. Raporlar Amerikan arşivinde. Öncelikle bizim akademisyenlerimize şiddetle tavsiye ediyoruz, bunları görmelerini ve kullanmalarını. Bizim dostumuz ve müttefikimiz dediğimiz Amerikalılar da Avrupalılar da buna bakmaları lazım. Bütün mesele önyargıda toparlanıyor. Önyargılı olarak baktığınızda, başlangıçta 'Türkler haksız, Ermeniler haklı' diye meseleye girdiğinizde hiçbir gerçeği göremiyorsunuz, hiçbir gerçeği duyamıyorsunuz. Biz insanları aklıselime ve entelektüel namusa davet ediyoruz. Entelektüel namusu olan ne olursa olsun 'doğru budur' diyebilir. Maalesef muhataplarımızda pek bunu göremiyoruz."