Roboski Katliamı’nın 14. yılında anma: ‘Barışın yolu hakikatlerin açığa çıkmasıyla mümkündür’

Haber Merkezi - Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyünde, 28 Aralık 2011 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin hayatını kaybetmesinin üzerinden 14 yıl geçti.

Katliamın yıl dönümünde yaşamını yitirenler köy mezarlığında anılırken, törene katılan siyasi parti liderleri ve hukukçular, "yüzleşme" ve "adalet" vurgusu yaptı. Anmaya katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, barışın tesisinin ancak Roboskî ile yüzleşilerek mümkün olacağını belirtirken, CHP ve TBB temsilcileri de hukuki sürecin peşini bırakmayacaklarını yineledi.

Anma törenine Roboskîli ailelerin yanı sıra Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

"Roboskî insanlık karşısında işlenmiş bir suçtur"

Törende konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, katledilenlerin çoğunun çocuk olduğunu hatırlatarak, gençlerin yarım kalan hayallerine dikkat çekti.

Hatimoğulları, 14 yıldır cevaplanmayan soruları tekrar gündeme getirerek, "O gün Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Roboskî o toplantıda gündeme geldi mi? Bu açıklanmalıdır. Eğer yanlış ihbarsa bunu kim yaptı? Yok eğer doğru ihbarsa, o uçaklara kalkış ve vur emrini verenler kimlerdir? Bunlar açığa çıkmalı ve yargılanmalıdır. Roboskî insanlık karşısında işlenmiş bir suçtur. Ne zaman aşımı olur ne de devletin üzerini kapatabileceği bir dosya olabilir" ifadelerini kullandı.

Türkiye’de ikili bir hukuk sisteminin sürdüğünü savunan Hatimoğulları, faillerin belli olmasına rağmen yargılanmadığını belirtti. Konuşmasında Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne de değinen Hatimoğulları, "Bu ülkede onurlu bir barışın tesis edilmesinin yolu acılarla, gerçeklerle ve tarihle yüzleşmektir. Hakikatlerin açığa çıkmasıyla bu mümkündür. Devlet ve hükümet Roboskî ile ilgili hakikati açığa çıkarmalı, ciddi bir özür dilemeli ve yüzleşmelidir. Barışı tesis etmenin yolu buradan geçer" dedi.

"Roboskî defteri kapanmadı"

Anmada söz alan DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ise sürecin takipçisi olacaklarını vurgulayarak, "Roboskî defteri kapanmadı ve kapanmayacak" dedi.

Barolar Birliği Başkanı Sağkan: "Yara derinleşiyor"

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, zamanın kanayan yaraları kapatmak için tek başına yeterli olmadığını, öncelikle insanların gerçeğe ulaşma haklarının teslim edilmesi gerektiğini vurguladı. Sağkan, "14 yıldır çıplak gözle görüyorum ki, ellerinde çocuklarının fotoğraflarını tutan ailelerin acısı her geçen gün artıyor. Bırakın yaranın kapanmasını, sistem bütün zorbalığıyla bu yarayı deşiyor" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi’nde devam eden sürece TBB İnsan Hakları Merkezi olarak nitelikli bir rapor sunduklarını belirten Sağkan, "Biz umut ediyoruz ki Türkiye'de yargı sistemi bir yerde bu hatadan dönecektir. Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağının sözü verilmişti bu dosyanın. Biz 14 senedir elimizde fenerlerle o karanlık dehlizden bu dosyayı çıkartmaya gayret ediyoruz ve sonunda çıkartacağız. Roboskî katliamının sonuçlarıyla yüzleşilmesi, bu toplumun buradaki annelere bir borcudur" dedi.

CHP’li Tanrıkulu: O ölüm kokusunu unutmak mümkün değil

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ise olaydan hemen sonra bölgeye gittiğini hatırlatarak, hafızasına kazınan o anları anlattı. Tanrıkulu, "14 yıl önce Uludere Devlet Hastanesi'nde karşılaştığım parçalanmış cesetler, kan ve ölüm kokusu hafızamda hala canlı. O izi, o kokuyu unutmak mümkün değil" dedi.

Dönemin Başbakanı’nın "Bu olay Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" sözünü hatırlatan Tanrıkulu, iktidarın yargıyla iş birliği yaparak katliamı cezasız bıraktığını savundu. Tanrıkulu, Meclis Komisyonu’nda izledikleri drone görüntülerini hatırlatarak şunları söyledi:
"Drone görüntülerinde, sınırdaki insanların kaçıştığını ve sivil olduklarının çıplak gözle bile anlaşıldığını tespit ettik. Buna rağmen bu insanlık suçu cezasız kaldı. 'Kürt meselesi yoktur' diyenlere sesleniyorum; Kürt meselesi tam da budur. Gerçekleşmeyen adalettir, yüzleşmedir, hakikattir. Bu katliamın sorumlularını bir gün mutlaka yargı önüne çıkaracağız."