Haber Merkezi - HDP Eş Genel Başkanı Buldan, "Çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine 'Manda yoğurdu yiyin' diyen bir AKP Genel Başkanı var" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık Meclis Grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
“Kürt halkı ve dostları, faşizmin karanlığına Newroz ateşiyle tarihi bir yanıt verdi” diyen Buldan, “Türkiye’nin sol, sosyalist, devrimci, demokrasi ve emek güçleri; kadınlar, gençler, işçiler, emekçiler Newroz alanlarında halklar dayanışmasını ve demokratik güç birliğini daha da büyüterek demokrasi, barış, özgürlük, adalet ve emek için mücadele ortaklığından ve ortak gelecekten yana güçlü bir iradeyi de ortaya koydu” şeklinde konuştu.
Buldan, “Newroz, Kürt sorununun tecritle, Kürt düşmanlığıyla, inkâr ve imhayla değil; diyalog ve müzakereyle, barış politikalarıyla ancak çözülebileceğini gösterdi. Milyonlar, 2013 çözüm mektubunun, 2015 Dolmabahçe Mutabakatının arkasında olduğunu bir kez daha gösterdi. İmralı’yla diyalog kapılarının bir an önce açılması talebini Newroz'da haykırdı. Kürt halkı, anadilde eğitim başta olmak üzere anadillerinin üzerindeki yasak, baskı ve asimilasyonun bir an önce kaldırılmasını haykırdı” değerlendirmesinde buşundu.
“Halkımıza Üçüncü Yolu büyütmenin ve zaferin sözünü veriyoruz”
“Türkiye’nin geleceğini konuşmak isteyenler bir kez daha Newroz’a bakmalıdır” diyen Pervin Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü geleceği şekillendirecek, büyük değişimi gerçekleştirecek irade oradadır. Bu irade dikkate alınmadan siyasetin de geleceğin de şekillenemeyeceğini herkesin bilmesi gerekir. Yıllardır onurlu bir yaşam için; demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik ve barış için mücadele eden halkımız başta olmak üzere bütün yol arkadaşlarımızın ve dostlarımızın Newrozunu “Şimdi Kazanma Zamanı” diyerek bir kez daha kutluyoruz. Buradan halkımıza, omuz omuza mücadeleyi sürdürerek Üçüncü Yol’u büyütmenin ve zaferin sözünü veriyoruz.”
“Furkan Vakfı’na yapılan insanlık dışı müdahaleyi şiddetle kınıyoruz”
Adana’da polisin Furkan Vakfı gönüllülerine sert müdahalesine tepki gösteren Buldan, “Rotası demokrasi ve hukuk olmayan bir iktidar, zulümden ve karanlıktan beslenir ve bunu pratikte de görüyoruz. Furkan Vakfı’nın Adana'da yapmak istediği basın açıklamasına, demokratik bir hakkın kullanımına kolluk güçlerinin yapmış olduğu insanlık dışı ve hukuk dışı saldırı, AKP-MHP iktidarının siyasetteki, sokaktaki gerçek yüzünü herkese, tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Tüm saldırılar gibi bunu da en güçlü şekilde, şiddetle ve nefretle kınıyoruz” dedi.
Buldan, “Adana’daki tablo, uzun bir süredir karakollarda, cezaevlerinde görünmez kapılar ardında rutin hale getirilen işkencenin sokaklara taşmış ve açık alanda uygulanmaya başlanmış halidir. Bizler, yaşam hakkına kasteden bu zalimleri, Servet Turgut’un gördüğü işkence sonucu hayatını kaybetmesinden biliyoruz. Bizler zalimleri, Barış Annelerinin sokak ortasında coplanmasından, yerlerde sürüklenmesinden, insanların sınırda ‘dur ihtarına uymadı’ yalanlarıyla vurulmasından biliyoruz. Kemal Kurkut’un katledilmesinden ve sorumluların bizzat yargı tarafından korunmasından biliyoruz. Kadınların sokak ortasında katledilmesinden ve erkek yargının erkek katillere arka çıkmasından biliyoruz. Çocukların panzerlerin altında ezilerek katledilmesinden biliyoruz” diye ekledi.
“Muharrem Aksem’in ölümü bütün yönleriyle aydınlatılmalıdır”
Hafta sonu Urfa’da 16 yaşındaki Muharrem Aksem’in güvenlik güçlerinin atış yaptığı alana 400 metre mesafedeki alanda sağ eli kopmuş halde cansız bedenin bulunduğunu hatırlatan Buldan, “Aksem ilk değildir. Bölge illerindeki askeri atış alanları ve sahipsiz mühimmatlar nedeniyle bugüne değin yüzlerce insan hayatını kaybetti. Aksem’in ölümünün bütün yönleriyle aydınlatılması için etkin bir soruşturma derhal başlatılmalı ve sorumluluğu bulunanlar mutlaka açığa çıkartılmalıdır” diye konuştu.
“Cezaevlerini toplama kampına dönüştüren işkence uygulamasına son verin”
Cezaevlerinde yaşanan ölüm olaylarına da değinen HDP Eş Genel Başkanı Buldan, şöyle konuştu:
“Bunun en somut örneğini hasta tutsaklara olan yaklaşımda görüyoruz. Ölüm siyaseti, hasta tutuklulara yönelik düşmanlık hukuku AKP-MHP’nin iktidar siyaseti olarak karşımıza çıkmaktadır. Cezaevlerinin zulüm ve ölüm evlerine döndüğünü anlamak için sadece son on beş günde yaşananlara bakmak yeterlidir. Iğdır S Tipi Kapalı Cezaevi’nde tek başına hücrede tutulan 28 yaşındaki Sinan Kaya şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Şervan Can Güder henüz 20 yaşındaydı, Van F tipi Cezaevinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve yaşamını yitirmek üzereyken tahliye edilen hasta tutsak Hayri Karaş, tahliye edildikten sadece 10 gün sonra tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Bu ölümlerin siyasi sorumlusu, insan hakları ve hukuk yerine 12 Eylül darbecilerini referans alan AKP iktidarıdır. Sincan Cezaevi’nde tutulan yüzde 80 engelli Mehtap Şentürk hakkında “mevcut tedaviden yeterli yarar görmediği” saptanmasına rağmen cezaevinde kalabilir raporu verildi. Diyarbakır’da son 20 günde infazları ertelenen 4 tutsaktan ikisi dışarıda hayatını kaybetti, diğer ikisi ise tutuklanıp yeniden cezaevine konuldu. Bu kişilerden biri felçli, diğerinin de hastalığının tedavisi yok. Arkadaşımız, yoldaşımız Aysel Tuğluk da cezaevindeki ağır hasta tutsaklardan biri olup hepsiyle aynı hikâyeye sahiptir. Kendisine demans tanısı konulmasına ve cezaevinde tek başına yaşamını idame edemeyecek olmasına rağmen tahliyesi engellenmektedir. Kinle, intikamla, düşmanlıkla hareket eden bir iktidar ve devlet aklı, sadece insanlığı değil adaleti öldürmekte, karanlığı da büyütmektedir. Adalet çöktüğünde, hukuk ortadan kalktığında ülke çöker, toplum çöker, insanlık çöker, vicdanlar çöker.”
“Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum” diyen Buldan, “Cezaevlerini toplama kampına dönüştüren bu işkence uygulamasına biran önce son verin. İnsanlık onuru ve kalıcı barışın tesisi için Aysel Tuğluk arkadaşımız başta olmak üzere tüm hasta tutsakları derhal tahliye edin. Hasta tutsaklara yaklaşım, tüm toplumun ve demokratik kamuoyunun vicdanını derinden yaralamaktadır. Bu sese kulak verin! İnsani, hukuki adımları biran önce atın. Toplumsal yaraları daha fazla büyütmeyin. Bu ülkenin ihtiyacı, düşmanlık hukuku değil insanlık hukukudur. Ve şunu da unutmayın. Tutuklular asla sahipsiz değildir. Milyonlar olarak tutuklu arkadaşlarımızın yanındayız ve onların yaşam hakkını ne pahasına olursa olsun savunmaya devam edeceğiz” dedi.
“Krizin nedeni mermi siyasetinizdir”
Pervin Buldan, “İktidarın sokakta, cezaevlerinde uyguladığı zulüm politikası halkın sofrasında da açlık ve sefalet olarak ne yazık ki sürmeye devam ediyor. AKP Genel Başkanı, ‘Hayat pahalılığının farkındayız. Halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz.’ diyerek her gün bunları söylemeye devam ediyor. Sanırsınız 20 yıldır iktidarda olan kendileri değilmiş, sanki muhalefet partisi kendileriymiş gibi konuşuyor” şeklinde konuştu.
Buldan, “Bir zamanlar ‘Bir mermi kaç para?’ diyen zihniyet şimdi hayat pahalılığından söz ediyor. Krizin nedeni sizin bu mermi siyasetinizdir, talan ve savaş siyasetinizdir. Biz bunun farkındayız. Ekranlara çıkınca ekonomik sorunların farkındayız diyorlar, bir de hiç sıkılmadan ‘biz çözeriz’ yalanını her gün halka anlatmaktan vazgeçmiyorlar. İktidarda olan sizsiniz, neden çözmüyorsunuz? Bırakalım çözümü; çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine ‘Manda yoğurdu yiyin’ diyen bir AKP Genel Başkanı var. Millet kuru ekmek bulamıyor, o, manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, yulaf yiyin demekten utanmıyor, sıkılmıyor. Halka önerdikleri çözüm budur. Türkiye gerçeklerinden kopan, toplumdan kopan, kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen iktidarın ülkeyi getirdiği nokta tam olarak budur; yani yıkımdır, çöküştür” ifadelerini kullandı.
“Gelin Ramazan’dan önce 12 milyon haneye 5 bin TL destek verelim, var mısınız?”
Ramazan Ayı başlarken halkın büyük bir yoksullukla, açlık ve sefaletle Ramazan’ı karşıladığını belirten Buldan, şöyle devam etti:
“Çünkü insanların bir gram yiyecek alabilecek imkânı ve gücü kalmadığını anlattığım tablo gösteriyor. İnsanlara sadece suyla açılabilecek bir iftar sofrası bıraktılar. ‘Halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyen iktidara buradan çağrı yapıyorum: Gelin Ramazan’dan önce Meclis'i etkin bir şekilde çalıştıralım. Eriyen asgari ücreti hemen yeniden belirleyelim. Ki grubumuz asgari ücretin üç ayda bir belirlenmesi için kanun teklifi de verdi, hemen bunu Meclis'ten geçirelim. En düşük emekli maaşını asgari ücret düzeyine hemen getirelim. Akaryakıt, ulaşım ve iletişimdeki ÖTV’yi hemen kaldıralım. Açlık sınırının altında olan ihtiyaç sahibi 12 milyon haneye bir Ramazan destek programı kapsamında 5 bin lira destek verelim. Ekmek ve et fiyatları tüketiciye yarı fiyatında verilmesini sağlayalım. Esnafın indirim maliyetini ise devletin karşılaması için düzenleme yapalım. Tüm bunlara kaynak yaratmak için, kur, köprü ve yol garanti ödemelerini derhal durduralım. Var mısınız? Halkı enflasyona ezdirmeyeceğiz laflarıyla bu işler olmaz. Gelin gerekli acil adımları bir an önce atalım.”
“İktidar yeni seçim kanunu ile kendi siyasi krizini çözme arayışındadır”
Buldan, “Bu iktidarın bir hikâyesi kalmayınca, halktan umutları kesilince şimdi de başka bir oyun peşine düştüler. Seçim kanunlarıyla oynamaya başladılar. Sandığa girmeyecek oyların, sandıktan çıkması için yol bulmaya çalışıyorlar. Yani ikna yoluyla elde edemeyecekleri oyları, hileyle alma peşinde olduklarını biliyoruz. ‘Ekonomik krizi biz çözeriz’ diyen iktidar, seçim hileleriyle kendi siyasi krizini çözme arayışındadır. Bugün Genel Kurul'da görüşülecek yasanın özü tam da budur. Bunun için ne yapıyorlar? YSK’yı ve il-ilçe seçim kurullarını eşi görülmemiş dalavere yöntemleriyle tümden ele geçirmeye çalışıyorlar” dedi.
“Ama bunlar boşunadır, nafiledir. Siz hilecilikte ustaysanız, halk da bu hileleri bozmakta ustadır. Öyle bir fark yiyeceksiniz ki, YSK da seçim kurullarınız da hileleriniz de sizi kurtarmaya yetmeyecektir” diyen Buldan, “Sevgili Sırrı Süreyya’nın meşhur deyimiyle xim-xiş olacaksınız! Küçük ortakları için barajı yüzde 7’ye indiriyorlar, diyet ödüyorlar. Ver başkanlığı, al barajı alışverişidir bu. Kürtler Meclis’e girmesin diye koydukları barajı şimdi küçük ortakları MHP Meclis’e girsin diye indiriyorlar. Biz bu barajı yıkalı tam 7 yıl oldu. 7 Haziran’da yıkmıştık, geçersiz kıldık. Bir anlamı kalmayınca da şimdi kendileri için indirmek zorunda kaldılar. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun! Ama halk size gereken cevabı sandıklarda verecek, haberiniz olsun. Bu getirilen seçim yasası teklifi ile ilgili arkadaşlarımız komisyon sürecinde HDP’nin tutumunu ortaya koydu, koymaya da devam edecek. Genel Kurul'da da demokratik muhalefetimizi en güçlü şekilde yapacağız. Bizim tutumumuz, bütün siyasi partilerin parlamentoda temsiliyetinden yanadır. Her zaman bunu savunduk, savunmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın