Türkiye, İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı uluslararası düzeyde alınacak önlemleri içeren Lahey Grubu’nun Bogota Ortak Bildirisi’ne katıldığını 25 Temmuz’da Kolombiya Dışişleri Bakanlığı’na iletti.
Haber Merkezi - Türkiye, İsrail’in Gazze’deki eylemlerine karşı uluslararası düzeyde alınacak önlemleri içeren Lahey Grubu’nun Bogota Ortak Bildirisi’ne katıldığını 25 Temmuz’da Kolombiya Dışişleri Bakanlığı’na iletti.
Ancak Türkiye, bildiride yer alan Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne (BMDHS) yapılan atıflara çekince koydu. Dışişleri Bakanlığı’nın ilettiği notada, Türkiye’nin söz konusu atıflarla bağlı olmadığı vurgulandı.
Lahey Grubu’nun internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Türkiye, bildirinin ikinci ve üçüncü maddelerinde yer alan BMDHS ifadelerine şerh koydu. Türkiye, bu şerhle bildirinin diğer hükümlerine katıldığını, ancak BMDHS’ye dair mevcut hukuki tutumunda bir değişiklik olmadığını ifade etti. Şerh sadece BMDHS atıflarını kapsıyor; ilgili maddelerin diğer bölümleri geçerliliğini koruyor.
Bildiride yer alan ilgili maddelerde, İsrail’e yönelik şu önlemler öne çıkıyor:
İsrail’e silah, mühimmat, askeri yakıt, ilgili teçhizat ve çift kullanımlı malzeme taşıyabilecek gemilerin, ulusal kara suları ve limanlardan geçişine engel olunması,
Bu faaliyetlerin uluslararası hukuk çerçevesinde ve özellikle BMDHS hükümleri dikkate alınarak sınırlandırılması,
Bayrak taşıyan gemilerin İsrail’e silah sevkiyatına karışması halinde yaptırımlar uygulanması, gerekirse gemilerin bayraktan çıkarılması.
Bogota Bildirisi, İsrail'e karşı belirli bir eylem planı içermese de, taraf devletlerin hangi önlemleri alabileceğine dair bir yol haritası niteliğinde.
Fidan: Şerh verdik, katıldık
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 25 Temmuz’da NTV’ye verdiği röportajda Türkiye’nin bildiride yer almadığı iddialarına yanıt verdi. Bildirinin son imza tarihinin 30 Eylül olduğunu belirten Fidan, bildirideki BMDHS atıflarına dikkat çekti.
Türkiye’nin Ege Denizi'ndeki özel statü nedeniyle BMDHS’ye taraf olmadığını hatırlatan Fidan, uluslararası hukukçularla yapılan istişareler sonrası gerekli şerhin konduğunu ve bu şerhle birlikte bildirinin desteklendiğini açıkladı.
Türkiye’nin BMDHS tutumu
1982 tarihli BMDHS, tüm denizlerde geçerli olacak şekilde tek tip kurallar öngörüyor. Ancak Türkiye, bu sözleşmenin Ege Denizi gibi özel coğrafi yapıya sahip yarı kapalı denizleri yeterince dikkate almadığını savunuyor.
Türkiye, özellikle sözleşmenin:
3. maddesi (karasularının genişliği),
33. maddesi (bitişik bölge) ve
121. maddesi (adaların statüsü)
gibi hükümlerinin, Yunanistan lehine sonuçlar doğurabileceğini ve Ege Denizi’ni bir "Yunan gölüne" dönüştürebileceğini düşünüyor.
Bu nedenle Türkiye, BMDHS’ye yalnızca taraf olmamakla kalmıyor, aynı zamanda bu sözleşmeye doğrudan veya dolaylı atıf yapan tüm uluslararası belgelerde de temkinli bir yaklaşım benimsiyor. Bu tutum, BMDHS hükümlerinin uluslararası teamül haline gelmesini de engelliyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın