AK Parti çoklu baro düzenlemesi hakkındaki kanun teklifini Meclis'e sundu
Haber Merkezi – AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni Meclis Başkanlığına sunduklarını bildirdi.
AK Parti, 28 maddeden oluşan Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması'na Dair Kanun Teklifi'ni Meclis Başkanlığı'na sundu.
Konuya ilişkin basın açıklaması düzenleyen AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan'ın Ankara, İstanbul ve İzmir barolarına işaret ederek eleştirilerde bulundu.
Baroların anayasada ve yasadaki görevleri dikkate alındığında bu ihtiyaçları karşılayamadıklarını söyleyen Özkan, "Özellikle son 20 yılda hızla artan avukat sayısı ve özellikle İstanbul-Ankara-İzmir'de avukatların yoğunlaşması baro ile meslek üyeleri arasında rabıtanın kopmasına neden olmuştur. Artan sayı avukatların baro irtibatlarını koparmıştır" ifadelerini kullandı.
Titiz bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Özkan, "DDK'nın ve diğer örgütlerin hazırladığı raporları inceledik. Önceki kanun tekliflerini de değerlendirdik. STK'lar, hukuk dernekleri, akademik çalışma yapan akademisyenler ve bütün avukatların görüşlerini aldık. Hukukçu milletvekillerimizle bir araya geldik ve Avukatlık Kanunu Meclis Başkanlığı'na sevk ettik" diye konuştu.
Baro oluşmasında 2 bin sayısını çok önemsediklerini de vurgulayan Özkan, "İstanbul, Ankara ve İzmir için üye sayısı 5 binden fazla olan barolarda 2 binden fazla avukat bir araya gelerek baro kurabilecek. 2 bin avukatın bir araya gelerek kuracağı baro 72 ildeki barodan daha büyük olacağı anlamına geliyor" dedi.
Özkan, “Barolar Birliği delegasyonunda yeni bir düzenleme getiriyoruz. Her baro TBB Genel Kurulu'nda 3 delege ve 1 başkanla temsil edecek. Üye sayısı çok olan illerde her 5 binde 1 delegasyonda temsil imkanı sağlıyoruz. Baro organlarının seçimini 2 yılda bir ekim ayının ilk haftasında genel kurullar, akabinde TBB seçimlerinin de 4 yılda bir aralık ayında yapılmasını öngörüyoruz. Yaşam tarzı, inancı nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulan avukatlar için bir düzenleme yaptık. Avukatların resmi kıyafeti olarak cübbeyi belirttik" ifadelerini kullandı.
Barolarla ilgili düzenlemelerin başta Anayasa'nın 135. maddesi başta olmak üzere, 1969 tarihli 1136 sayılı avukatlık kanununa dayandığı belirten Özkan, “Avukatlık kanununda baroların kuruluş ve nitelikleri kenar başlıklı düzenlemede baroların avukatlık mesleğini geliştirmek, mesleki düzen ve disiplini sağlamak, avukatlık mesleğinin saygınlığını, insan hak ve özgürlüklerini savunmak olarak ana hatlarıyla ifade edilmiştir. Tabii ki Anayasa'da yer alan bu düzenlemeler değişik tarihlerde pek çok kez değişikliğe uğramıştır” dedi.
Düzenleme hakkındaki gerekçelerini anlatan Cahit Özkan, sunları söyledi:
“Özellikle son 20 yılda hızla artan avukat sayısıyla özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir'de yoğunlaşması barolarla meslek üyeleri arasında rabıtanın maalesef tamamen kopmasına neden olmuştur. 1136 sayılı kanunun 1960'ta yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 10 bin civarında olan avukat sayısı tam 13 kez artmak suretiyle 130 binleri aşmış bulunmaktadır. Artan bu avukat sayısı özellikle İstanbul'da 50 bini, Ankara'da 20 bini, İzmir'de 10 bin rakamını zorlamaktadır. Artan bu sayı nedeniyle başta avukat stajyerlerinin mesleğe hazırlanması ve eğitim konusunda baroların görevlerini gerektiği gibi yerine getirememelerine; avukat stajının sembolik ve şekli anlamda prosedür bir işleme dönüşmesine neden olmuştur.
Avukatların yine mesleğe kabulünden sonra baroların gelişen hukuki konularda avukat meslektaşlarımızı meslek içi eğitimle onları gelişen hukuki konulara hazırlayamadıkları görülmüştür. Özellikle bu durumun İstanbul, Ankara ve İzmir barolarında böylesi bir durumun söz konusu olduğunun da altını çizmek gerekir.
Artan bu sayı baroların demokratik temsilini de maalesef tamamen ortadan kaldırmıştır. Avukatların seçimlerde sandıktan uzaklaşmalarına neden olmuştur. Baro ile irtibatlarını koparmıştır. Bu kopuş barolar ve barolar birliğinde demokratik temsile büyük zarar vermiştir. İstanbul, Ankara ve İzmir barolarında sandığa teveccühün yüzde 40-45 oranında azalmış olması ve toplam avukatların ilgili barolarda yaklaşık yüzde 20'sinin oyunu almak suretiyle baro başkanının, baro yönetim kurulu üyelerinin, üst birlik olan barolar birliği delegasyonunun sadece bu yüzde 20 oyla belirlendiği görülmektedir. Bu antidemokratik durum baroların anayasa ve yasada yer alan görevleriyle uğraşmak, avukatların sorunlarının çözümlerine odaklanmak, hukukçu kalitesini odaklanmak, Türkiye'nin uluslararası alanda bir hukuk itilaflarının çözümü merkezi haline getirmek yerine dar alanda kısa çekişmelerle, çatışmalarla, siyasi ve ideolojik çatışmanın merkezi haline getirmiştir.Tüm bu nedenlerle avukatların meslek yapılanması olan barolarda reform yapmak gereği hasıl olmuştur. Bu reformu gerçekleştirirken titiz bir çalışma yaptık.”
Erdoğan, "En kısa sürede inşallah hayata geçireceğiz" demişti
Dün yapılan kabine toplantısı sonrası açıklama yapan Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, baro başkanlarının gerçekleştirdiği protestoya tepki göstermişti.
Barolar başta olmak üzere meslek örgütlerinin, faşizan uygulamalara varan sorunlar ürettiğini ifade eden Erdoğan, "Bu yanlışı düzeltmek için gereken hazırlıkları yapmak, yürütme olarak bizim hukuki düzenlemeyi yapmak da yasama olarak Meclis'in asli görevidir. Daha demokratik, daha çoğulcu, temsil düzeyi yüksek bir baro yapısı oluşturmakta kararlıyız. Bunun için çoklu baro yönetimi üzerinde duruyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız bu konu ile ilgili kanun teklifini yarın sabah veriyorlar. İnşallah bu düzenlemeyi en kısa sürede hayata geçireceğiz" açıklamasında bulunmuştu.
Barolar neden karşı
Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ramazan ayının ilk cuma hutbesinde, “İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti” diyerek HIV virüsünün yayılmasını buna örnek olarak gösterdi.
Erbaş’ın bu sözlerine en sert tepki Ankara Barosu’ndan geldi. Bazı baro ve sivil toplum örgütlerinin yanısıra Ankara Barosu da Erbaş’ın bu açıklamasına yazılı açıklamayla tepki gösterdi.
Ankara Barosu açıklamasında Erbaş’ın LGBTİ bireyleri nefretle aşağlayıp, hedef gösterdiği savunularak, “Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir” ifadelerine yer verildi.
Ankara Barosu’nun açıklamalarına başta, “saldırı, devletimize yapılan bir saldırıdır” diyen başta Erdoğan olmak üzere AK Parti yöneticilerinden arka arkaya tepki açıklamaları geldi. Baro hakkında soruşturma başlatılırken, Erbaş da suç duyurusunda bulundu.
Bu gelişmelerin ardından AK Parti yönetimi, uzun süredir üzerinde tartışılan baro seçimlerine ilişkin düzenlemeyi yeniden gündemine aldı.
19 Mayıs’ta Türkiye Barolar Birliği ve 80 Baro, söz konusu değişiklik girişimlerinin durdurularak geri çekilmesini talep etmişti.
1 Haziran’da gerçekleştirilen Baro Başkanları toplantısı sonuç bildirgesinde ise bu değişiklik hazırlıklarının asıl muhatabının Barolar ve Türkiye Barolar Birliği olması ve teklifin geri çekilmesi gerektiği vurgulanmıştı.
Hükümetin hazırladığı çoklu baro sistemine karşı geçen hafta Türkiye'nin çeşitli kentlerinden baro başkanları Ankara'ya yürümüştü.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu "Bir devlette iki tane Merkez Bankası olmaz. Aynı vilayette iki tane vali olmaz. Aynı kazada iki kaymakam olmaz. İki tane maliye bakanı olmaz. Bir ilde de bir tane baro olur" demişti.
İstanbul Barosu Başkan yardımcısı avukat Naran Moroğlu ise, pandemiyle mücadele sürecinde ana gündemin sağlık, ekonomik ve sosyal sorunların çözümü olması gerektiğini, bu süreçte Baroların yapısında ve seçim sistemlerinde değişik girişimlerinin, hem de Baroların görüşü alınmadan hiç doğru olmadığını ve gündemden geri çekilmesi çağrısında bulmuştu.