Haber Merkezi- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ben devr-i sabık yaratma gibi bir arayışın içinde değilim. Benim önceliğim, partimin önceliği, partililerimizin, milletvekillerimizin önceliği bu memlekete adaleti getirmektir” dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, iktidarın devleti yönetmek için değil, devlet olmak için geldiğini belirterek, "(Ben devletim, istediğimi asarım, istediğimi keserim) diyor. Devlet dediğimiz kurum, yıpranmaya ve çürümeye başladı. Öyle bir noktaya geldi ki devlet, 19 yılın sonunda ekonomi ve hukukta kayıt dışına çıkmaya başladı. Aşama aşama kayıt dışına çıkarıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
İktidarın kayıt dışına çıkarmayı bilinçli olarak gerçekleştirdiğini öne süren Kılıçdaroğlu, bütün bakanlıklarda teftiş kurullarının kapatıldığını, bu şekilde yolsuzluk dosyalarının incelenmesinin önüne geçtiklerini iddia etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin şu anda Avrupa'nın en büyük kara para aklayan ülkelerinin başında geldiğini ileri sürerek, "Uyuşturucu, kumar, organ ticareti, kadın ticareti, ne kadar rezil iş varsa hepsini kabul ettiler, sineye çektiler, 'Parayı getirin' dediler. Neden saray ve beslemeleri sessiz kalıyor bu konuda? Beslendikleri için. Ekonomi ve hukuk kayıt dışına çıkınca bu tür rezaletler Türkiye'de yaşanıyor." sözlerini sarf etti.
“Şamar oğlanına dönen Merkez Bankası”
Kemal Kılıçdaroğlu, "havuz medyası" olarak nitelendirdiği bazı kuruluşların "kayıt dışı tirajlar üzerinden devleti soyduklarını" savunarak, "Saray ve şürekası aynen bakıyor, 'Paraları ödeyin' diyor. Onlar da verilen bu rüşvete ortaktırlar" iddialarını dile getirdi.
Devleti yöneten siyasi partinin, devleti şeffaflaştırarak ve hesap verebilir hale getirerek, kayıt dışının önüne geçebileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "En güçlü kurumlarımızdan birisi olan ve şimdi şamar oğlanına dönen Merkez Bankası. Kanuna aykırı olarak yetkiyi aldılar, Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiler, damat-kayınpeder 128 milyar doları buharlaştırdılar." görüşünü ileri sürdü.
“Erdoğan ve ailesi, vergi vermemek için yurt dışında hesap açıyor”
Devleti yönetenlerin, ailelerinin ve yakınlarının yaşam tarzlarıyla topluma örnek olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Nasıl oluyor da Erdoğan ve ailesi, yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vergi vermemek için hesap açıyor, sahte şirket kuruyorlar, milyon dolarları orada kazanıyorlar ve devlete de beş kuruş vergi ödemiyorlar? AK Parti'li ve MHP'li kardeşim senin vicdanın, ahlakın bunu kabul ediyor mu? Devleti soyulacak bir organ gibi görüp önemli rakamları kayıt dışına almak ne kadar doğrudur? Bir devlet nasıl bu hale gelebilir?" sorularını yöneltti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, devletin televizyonunda, "Her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar para ödeniyor" dediğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu konuda bir şey söylemediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hala rüşveti savunana oy vermeye devam edecek miyiz? Devleti soyulacak bir organ haline getiren bir siyasi anlayışa hala oy verecek miyiz? Bakan yerinde, Erdoğan da yerinde, her ay 10 bin dolar rüşvet alan da yanında. Her gün konuşuyorlar. Sahtekarlığın bu boyutu, rüşvetin bu boyutu, ekonomideki kayıt dışılığın bu boyutu hiç çıkmamıştı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, bütün yolsuzlukların ilkini yaşıyoruz." diye konuştu.
"Mahkemeye de vermiyorlar"
Yolsuzlukları kapatmak için özel çaba harcandığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "İstanbul Büyükşehir Belediyesini CHP'li belediye başkanımız kazandı. 'Milyarlarca yolsuzluk var, üzerine gidip tespit edeceğim' dedi, dosyaları çıkardı. İçişleri Bakanı derhal sarayın talimatıyla harekete geçti. 'Bütün yolsuzluk dosyalarını bize verin'. Ne oldu? Tamamının üstü kapatıldı. AK Parti'li kardeşlerime seslenmek isterim. Haramzadeyi korumak nedir? Kul hakkını yiyeni korumak nedir? Yolsuzlukları yapanı korumak nedir? Bunlarda vicdan var mı, bunlarda ahlak var mı?
“Allah bilir, bu kokaini el altından piyasaya sürdüler”
Öyle bir rezaletle karşı karşıyayız ki hukuk kalmadı. Mersin Limanı'na Ekvador'dan 615 kilo kokain gelir, yakalanır, dava açan yok. Yine Brezilya'dan Dilovası'na 540 kilo kokain gelir, yakalanır, dava açan yok. Allah bilir, bu kokaini el altından piyasaya sürdüler. Böyle bir rezalet olur mu? Kokain bu… Gencecik, fidan gibi çocuklarımızı öldürüyoruz. Bu tablo karşısında hala ve hala yukarıda adam oturuyor. Her şey güllük gülistanlık, 'Avrupa bizi kıskanıyor'. Avrupa'nın otoriter politikacıları özeniyordur tabii. Hakim, kaymakam, medya senden, yolsuzluk gırla, her türlü işi yapabiliyorsun, her türlü dalavereyi çevirebiliyorsun, kimse sana dokunmuyor. Kıskanmazlar mı? Kıskanırlar. Kendi ülkelerinde hukuk var. 'Sabah kahvaltısını cebinden mi, hazineden mi ödedin' diye tartışma çıkar, biz de malı götürünce yükseliyorsun. Böyle bir rezalet görülmedi."
Hükümetin ekonomide ve hukukta kayıt dışına çıkmasının, yönetimin mafyaya teslim olması anlamına geleceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin, yeraltı dünyası tarafından yönetildiğini ve korunduğunu iddia etti.
“Devr-i sabık yaratma gibi bir arayışın içinde değilim”
İktidar olduklarında gerçek anlamda adaleti getireceklerini savunan Kılıçdaroğlu, "Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getirmezsem bana da Kılıçdaroğlu demesinler. Hiç kimse endişelenmesin, adaleti gerçek anlamda getireceğiz. Türkiye'yi kirlilikten arındıracağız. Ben devr-i sabık yaratma gibi bir arayışın içinde değilim. Benim önceliğim, partimin önceliği, partililerimizin, milletvekillerimizin önceliği bu memlekete adaleti getirmektir." dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin temel sorunlarından birisinin de "devleti yönetenlerin egemen güçlerin esiri haline gelmesi" olduğunu savunarak, şunları kaydetti:
"Öyle bir hale geldik ki bu yerli ve milli ayaklarıyla geçinenler şimdi egemen güçlerin taşeronluğunu yapmaya başladılar. Kanal İstanbul'a para verirse, Kanal İstanbul yapılırsa yabancı güçler söke söke bu paraları alırlarmış. Temsilciye bak, Erdoğan; dış güçlerin temsilcisi. Alacağım, söke söke alacağım. Buradan bir daha söyleyeyim. Bu işe giren müteahhit kendisini unutsun. Bankalara, kredi kuruluşlarına sesleniyorum, bu işe kredi veren unutsun kendisini, yok öyle bir şey. Bürokratlara söylüyorum, bunun altına imza atan bürokratın burnundan fitil fitil getireceğim.”
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın