Özgür Özel aday olmadığını tekrarladı, ‘İmamoğlu olamazsa başkası olacak’ dedi
Haber Merkezi - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu'nun partisinin Cumhurbaşkanı adayı olamaması durumunda, partinin yol haritasına ilişkin, “Adayı değiştirecek olursak da tekil bir karar vermem. En doğru adayı belirleriz. Gümbür gümbür seçimi kim alacaksa onu aday yaparız” dedi.
Özel, SZC TV’de gazeteci Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.
Özgür Özel, 19 Mart’tan bu yana CHP’li belediyelere yönelik düzenlenen operasyonlar hakkında önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Ben uyarmıştım" ifadelerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“CHP’lisi, AK Partilisi olmaz”
“Kemal Bey’in böyle bir şey söylediği yok. Ben böyle bir şey söylediğine bire bir de şahit olmadığım gibi ekranlarda da görmedim. Sadece Kemal Bey adına bir ara türeyen, geçen seçimde Kemal Bey’e oy vermemiş olan ve hiçbir zaman partide görmediğimiz, kendince Kemal Bey adına konuşan birtakım kimi gazeteci diyor kimi artık meczuplaşmış kimi muhalifmiş gibi yapıp iktidar yanlısı kanallarda yüksek maaşlarla CHP’nin içinden güya perde arkası diye dedikodu söyleyen, fitne yayan birtakım kişiler söylemiş olabilir. Kemal Bey neyi söyleyecek? Kemal Bey bu arkadaşların suçlu olduğuna inanacak da mı bana söyleyecek? Ne yani? Hepsi yalan, hepsi iftira. O lafı üretenler, ‘Bak, Kemal Bey de biliyordu. Burada bir şey var’ demeye getiriyorlar. Bu arkadaşlarımızın biz namuslarına kefil olmasak bu kadar kendimizi paralar mıyız? Hırsızın CHP’lisi, AK Partilisi olmaz. Manavgat’taki tutumumuz net. Sonra ne oldu? Bizim o iki gün içinde attığımız kişinin AK Parti ile ilişki içinde olduğu ortaya çıktı.”
"Aziz İhsan Aktaş’ın ihale aldığı yüzde 84’ten içeride olan kimse yok”
Aziz İhsan Aktaş’ın ihalelerin yüzde 84’ünün AK Partili belediye ve bakanlıklardan, yüzde 16’sının CHP’li belediyelerden aldığını belirten Özel, şöyle devam etti:
“Yüzde 16’nın hepsi içeride. Geri kalan yüzde 84’ten kimse yok içeride. Aziz İhsan Aktaş her yerde aynı çalışmış. Belediyeyi bizden aldıktan önce de aynı ihaleyi almış, sürdürmüş. Bizden sonra da sürdürmüş. Bizim arkadaşlarımız her fırsatta bu işleri zaten şirketten alıp kendileri yapmak istiyorlar ki istihdam yaratsınlar. Ama AK Parti modeli her işi taşerona götüren bir model olduğu için başka da bir çare kalmadığı için oluyor zaten bunlar.”
"Ben aday değilim”
Özgür Özel, “Ekrem İmamoğlu adaylaşamazsa ‘En uygun adayı bulup çıkarırız’ derken kastettiğiniz kişi siz misiniz, Mansur Yavaş mı, Dilek İmamoğlu mu?” sorusuna karşılık şunları söyledi:
“Böyle bir isim konuşmak doğru değil. Ben değilim, kendi adıma söyleyeyim. Mansur Bey şu an kendi görevini yapıyor. Çok net bir şey söylüyorum ben. Ben burada kendimle ilgili hesaba kitaba düşünce duyguların, hırsların aklın öne geçebilmesinden endişe ederim. O yüzden ben seçim akşamı iktidarı değiştirmiş olan partinin genel başkanı olarak teşekkür konuşması yapmaya talibim. Bunun dışında bir hesabım yok. Ekrem Bey’in adaylığıyla ilgili de şunu söyleyeyim: Gazeteci arkadaş diyor ki ‘Adayınız kim?’ ‘Ekrem İmamoğlu.’ ‘Ya olmazsa?’ ‘Olur, mücadele vereceğiz.’ ‘Yasak gelirse?’ ‘Mücadele edeceğiz.’ ‘Peki, o gün geldi, alay olamıyor?’ ‘En doğru adayı belirleriz’ diyoruz. Yeni bir tartışma başlıyor, ‘Kendi mi aday olacak’ bilmem ne. Ben, en doğru adayı belirlemekle mükellefim. Bunu da tek başıma yapmadığımı biliyorsunuz. Adayı değiştirecek olursak da tekil bir karar vermem. En doğru adayı belirleriz. Gümbür gümbür seçimi kim alacaksa onu aday yaparız. En endişesiz, toplumun bütün kesimleriyle ‘Tamam arkadaş, bu adam girerse seçimi bu adam alıyor, bu insan alıyor, bu kadın alıyor.’ Cinsiyet sınırı da yok.
"Birinin eşi olma üzerinden siyaset tarifi her iki tarafa da haksızlık”
Dilek Hanım ile ilgili mesele, birinin eşi olma üzerinden siyaset tarifi her iki tarafa da haksızlık. Doğru bir şey değil. Böyle bir düzen yok. Dilek İmamoğlu son derece başarılı, iyi birisi. Ekrem İmamoğlu’nun eşi olarak değil, bir birey olarak her şeye layık. Ama benim şeyimde öyle bir şey yok: ‘Aday içeride, eşini yapıyoruz.’ Kim bu seçimi alıyorsa onu yapıyoruz. Nokta. Seçimi kimle kazanıyorsak onu yapıyoruz. Ben kendimle ilgili böyle bir noktada noktalı virgül koyduğum anda mesele zaten ‘Özgür Özel kendi aday olacak’ üzerine gelir ve kilitlenir. Bunu yapınca da seçimi kaybedersin. Ondan sonra duygusal kopuş, bunu nasıl aşacağız, bilmem ne... Ben seçimin ertesi günü iktidar değişti ve Tayyip Erdoğan yerine bir cumhurbaşkanı adayı seçtiysek partinin başındayım ve tarihin en büyük başarısının sahibiyim. CHP’yi, Atatürk’ün partisini 100 yıl sonra yine iktidara taşımışım. Bundan daha büyük bir görev, başarı, unvan olmaz. Değilsek partiyi kongreye götürüyorum zaten o gün. Siyaseti bırakırım, kesin. Bir gün durmam. Çünkü ben bu sözü 5 Kasım kurultayında verdim. Bu seçime de bu kararlılıkla gideceğiz, bu seçimi de alacağız. Zaten biz gerçekten tehdit olduğumuz için bu kadar arkadaşımız içeride, Türkiye’yi yönetecek kadroları budamak istedikleri için. Orada Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanının resmi var. O yüzden bizimle baş edemedikleri için; bizim nasıl çalıştığımızı, nasıl kararlı olduğumuzu, başarıya nasıl odaklı olduğumuzu bildikleri için bunu yapıyorlar.”
"185 bin sandık görevlisi atadık”
Erken seçim hazırlığı olarak partisinin 185 bin sandık görevlisini atadığını belirten Özgür Özel, “2 Kasım tarihi nasıl belirlendi” sorusuna karşılık şunları söyledi:
“Tam iki buçuğuncu yılı AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’ın. Beş yıl var ya, bu beş yıl tartışmalı. Bundan sonra eğer beş yılın sonunda aday olmaya kalkarsa olamıyor, öne alırsa oluyor. Öne aldığında olması için benim de oyuma ihtiyaç var çünkü kendi oyu yetmiyor, parlamentodaki gücü. Hakkaniyetli bir şekilde tam yarısını teklif ediyorum kendisine. İki buçuğuncu yılda, ‘Gel, millete bir kez daha soralım’ diyorum. Ben diyorum ki ‘Kötü yönetiyorsun. Millet senden bıktı.’ O da diyor ki ‘Ben beş yıllığına yetki aldım.’ Diyorum ki ‘Buradaki seçimden kaçma, gir. Beş yıl daha yönet, eğer beş yıl yetki veriyorsa millet'. Buraya gelirsen öyle bir beş yılın daha yok. Çünkü Anayasa’ya göre artık aday olamıyorsun.”
Sine-i milletin sonucu ne olur?
Özgür Özel, sine-i millet sorusu üzerine ise şöyle konuştu:
“Sine-i millet meselesini çok yanlış biliyorlar, çok yanlış anlatıyorlar. Ondan dolayı şöyle sanıyor insanlar: Sine-i millet demek, bir partinin bütün milletvekillerini istifa edip milletin sinesine dönmesi demek. Bunun maalesef bir Facebook paylaşımıyla erken seçim yarattığını sanıyor insanlar. Sanıyorlar ki bir partinin milletvekilleri hepsi birden istifa ederse erken seçim... Oysaki Anayasa’ya göre erken seçim olmuyor, ara seçim oluyor. Ara seçim olursa şöyle oluyor: Sen 130 milletvekili birden istifa ediyorsun. 60 gün sonra sandık kuruluyor. O kurulan sandığa sadece istifa edilen yerler için bütün partiler adayı gösteriyor, CHP’den boşalan yerlere bütün partiler. Sen de sine-i millete gittiğin için, erken seçim talebiyle gittiğin için ara seçime giremiyorsun. Çıktığın parlamentoya geri mi gideceksin? ‘Gideceğim’ desen yarısını kazanabilirsin en iyi ihtimal. Gitmeyince bu 130 milletvekilini de rakiplerine alıyor ve çoğunu iktidar da alıyor bugünkü şartlarda. 330 olan milletvekili 460 oluyor. Anayasa değiştirmek için artık ne sana ne bana ne sandığa ihtiyacı var. Kendi kendilerine toplanıp Mecliste Anayasa değiştirebiliyorlar 400’ü geçtikleri için.”
“fotoğraf krizi” için ne dedi?
Özgür Özel, “Aday ofisi açılışında yaşanan fotoğraf krizi sonrasında, neden insanlar ya da en azından bir kesim sizin Atatürk çizgisinden uzaklaştığınızı, CHP’nin fabrika ayarlarından ayrıldığını düşünüyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Böyle bir kesim yok, böyle sosyal medya hesapları var. Bir de CHP’liymiş gibi yapan, şimdi televizyonlarında ‘Hükümeti rahatsız edecek KJ yazmayın’ diye WhatsApp gruplarına yazıların yazıldığı birtakım televizyonlarda... Bir televizyonda gazetecilere, patronun eşi yazıyor ‘Olumsuz KJ görmeyeceğim hükümet hakkında’ denen televizyona, CHP’li diye çıkan birtakım arkadaşlar bize Atatürkçülük öğretiyorlar. CHP’nin içini karıştırıp, CHP’de kargaşa çıkartıp iktidarın ekmeğini yağlamak isteyen bir kanaldan yağlı ballı maaşlar alan adam, dönmüş bize Atatürk resmini kaldırmakla ilgili bir şey söylemeye çalışıyor…”