Kürt akademisyenler: Sürecin anahtarı Suriye ve Rojava'da

Erbil (Rûdaw) – Kürt akademisyenler Doç. Dr. Vahap Coşkun ve Prof. Dr. Abdullah Kıran, “Suriye için en iyi siyasi sistemin federalizm olduğunu” belirtti. Kürt akademisyenler, Türkiye'de Ekim 2024'ten bu yana devam eden yeni çözüm sürecini, Meclis Komisyonu'nun çalışmalarını ve Rojava'daki durumun bu süreç üzerindeki etkisini değerlendirdi.

Vahap Coşkun ve Abdullah Kıran, Rûdaw'ın “Bakur” bültenine konuk olarak Hevîdar Zana'nın sorularını yanıtladı.

Akademisyenler, önemli adımlar atıldığını ancak "Türkiye'nin Rojava'ya yönelik politikasının yanlış olduğunu" ve temel çözümün anayasa değişikliğinde yattığını belirtti.

"PKK silah bıraktı ve çekildi"

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, 2024'ten bu yana atılan adımlara dikkat çekerek iyi bir aşamaya gelindiğini söyledi.

Coşkun, "PKK silah bıraktı, Türkiye'den ve sınır hattından çekildi. Türkiye Parlamentosu'nda bir komisyon kuruldu ve raporlar hazırlandı, bunlar önemli adımlardır" dedi.

Vahap Coşkun, Türkiye'de Kürt sorununun çözümünün zor olduğunu ve birçok kişinin bu sürece karşı durduğunu ancak yine de sürecin önemli bir aşamaya ulaştığını belirtti.

Akademisyen Coşkun, sürecin önünde iki büyük engel olduğunu, bunlardan birinin yasal çerçeve, diğerinin ise Suriye sorunu olduğunu ifade etti.

"Raporlarda Kürtlerin statüsü yok"

Muş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kıran da Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarını ve partilerin raporlarını değerlendirdi.

Kıran, raporların daha çok "Türkiye'nin demokratikleşmesi" üzerine odaklandığını, Kürtlerin statüsü üzerine durmadığını belirtti.

Akademisyen Kıran, "DEM Parti'nin raporunda dil ve eğitim hakkından bahsediliyor ama bu, Türkiye'nin demokrasisi çerçevesinde ele alınmış. Bu mesele, etnik bir mesele ve bir halkın statüsü olarak yer almamış. Sadece HÜDA PAR daha açık bir şekilde Kürtçenin eğitim dili ve resmi dil olması gerektiğini söylüyor" dedi.

Prof. Dr. Kıran, raporlarda Kürtlerin statüsü ve Kürt dilinin tanımının olmaması nedeniyle "pek umutlu olmadığını" ancak yine de PKK'nin silah bırakmasını olumlu bir gelişme olarak gördüğünü ifade etti.

"Türkiye'nin Rojava politikası yanlış"

Her iki akademisyen de sürecin çözüm anahtarının Suriye ve Rojava'da (Kuzey ve Doğu Suriye) olduğu konusunda hemfikir.

Vahap Coşkun, Türkiye'nin Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) yönelik politikasını eleştirerek şunları söyledi:

"Türkiye Şam'a yaklaşıp DSG'ye karşı duruyor, bu yanlış bir politika. Türkiye, DSG'nin 'adem-i merkeziyetçilik' gibi taleplerini Suriye'nin bölünmesi olarak görüyor ama bu doğru değil. Sadece Kürtler değil, Dürziler ve Aleviler de güvensizlik nedeniyle adem-i merkeziyetçi bir sistem talep ediyor."

Dr. Coşkun ayrıca, DSG'yi Türkiye için bir "tehdit" olarak görmenin doğru olmadığını ve Türkiye'nin eskiden Kürdistan Bölgesi'ni de tehdit olarak gördüğü ancak şimdi durumun böyle olmadığı örneğini verdi.

"Federalizm, Suriye için en iyi çözüm"

Prof. Dr. Abdullah Kıran da uluslararası ilişkiler açısından Suriye'nin durumunu yorumlayarak, üniter sistemin Suriye için "dar bir elbise" olduğunu söyledi.

Kıran, "Suriye; Kürtler, Araplar, Aleviler, Dürziler ve Hristiyanlardan oluşuyor. Baas'ın üniter sistemi 500 bin kişinin ölümüne neden oldu. Türkiye'nin 'DSG, Suriye ordusuna katılsın' talebi gerçekçi değil. Kürtler 2012'den beri orada bir statüye sahipler. Madem Türkiye Şam'a o kadar güveniyor, neden Efrin, Tel Abyad (Girê Spî) ve Serêkaniyê'yi Suriye devletine teslim etmiyor? Bu, Türkiye'nin de Şam'a güvenmediğini gösteriyor" dedi.

Sürecin geleceği

Vahap Coşkun, silah bırakma sonrası aşamaya değinerek, sadece silah bırakmanın sorunu çözmeyeceğini belirtti.

Kürt akademisyen Coşkun son olarak, "Kürtlerin talepleri belli: Eğitimde ve devlet işlerinde Kürt dili, adem-i merkeziyetçi bir idari sistem ve demokratik vatandaşlık tanımı. Bunların hepsi anayasa değişikliğine bağlı. Kürtler bu aşama için alternatiflerini ve siyasetlerini hazırlamalıdır" dedi.