Başkanlık ve Kürdistan
İnsanoğlu sosyal yaşamında “tek”kelimesini çok kullanan bir varlık. Bir kişilik park yerini dahi boşalması için dört gözle bekleriz. Ancak yaşamda tek kişi olduğunu hissetmek hiç hoş bir duygu sayılmaz. Bütün insanlar yanlarında birilerinin olmasını ister. Hayatta birliktelik, uzun ve meşakkatli bir yoldur. Bu nedenledir ki Nuh’un gemisi sadece çiftlerden oluşmuştur.
Ancak siyasi yönetimlerde bu algı çok daha farklı. Yönetimlerde bütün yetkiler tek kişide bulunuyor. Tabii halk tarafından seçilirse de bunun adına demokrasi, eğer kendini zorunlu kılarsa bunun adına diktatörlük deniliyor. İnsanoğlu bütün yetkileri elde etmek ister... Bu nedenle tarih tek yönetimin ve sultanlığın ihtişamına kapılanlarla dolu.
Ayrıca unutulmaması gereken, tarihte iz bırakanlar da “tekçi” yönetimlerdir… Burada şunu da unutmamak gerekiyor! İyi bir karaktere sahip yönetici doğru sonuçlar elde edilmesini sağlarken, kötü karaktere sahip yönetici de başarısız sonuçlara neden olabiliyor…
Yunan filozofu Platon, “Devlet” kitabında yönetim sistemlerini beşe ayırıyor: “Monarşi, aristokrasi, tiranlık, oligarşi ve demokrasi.” Platon, aristokrasi ve tiranlığı tek yönetim olarak tanımlıyor. Ancak birini “iyi”, diğerini ise “kötü”bir yönetim sistemi olarak vurguluyor.
Aristokrasi soya bağlı, imtiyazlı bir temele dayanan bir sistem.
Ancak tiranlık zorla yönetimi ele geçiren, gaddar, despot ve acımasızdır. Buna rağmen Platon, demokrasiye en yakın sistemin tiranlık olduğunu belirtiyor. Çünkü, demokrasinin ajitasyon ve kargaşa ortamında oluştuğunu ve halkın kendi iradesiyle karar verdiğini belirtiyor.
15 Haziran 1215 yılında İngiltere’de, Magna Carta’nın (Büyük Anlaşma) imzalanışının yıldönümü. Bu sözleşme, insanlık tarihinde demokrasiye yolunda atılan önemli bir adım olarak kabul edildi. Bu sözleşmeyle kral kendi yetkilerini kısıtlamış ve halkına bazı hak ve özgürlükler vermiştir.
Gelelim günümüze ve Kürdistan Bölgesi’ne… Bugün de ve burada da, her partinin gönlünde “tekçi” sistem yatıyor. Buna rağmen, hepsi çok iyi biliyor ki, böyle bir sistemde sadece tek kişi hüküm sürebiliyor.
Hiçbir parti, tek başına iktidara gelemeyeceğini bilmesine rağmen, parlamenter sistemde ısrar edip, başkanlık sistemine bir anlamda karşı çıkıyor.
Ancak buna rağmen, karşımıza çıkan tabloda, sistemden çok kişiler tartışılıyor...
Ülkenin ufku bulanık olduğu halde, bu böyle maalesef!
Bize düşen, olabildiğince bize en uygun ve iyisini seçmektir. Konuya realist bir şekilde bakmamız gerekiyor.
Başkanlık sistemi, realist bir sistemdir. Kişilerin değişme ihtimali her zaman vardır.
Ama en önemlisi, Kürdistan Bölgesi’nin güvenliği ve geleceğidir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)