Onlar Barzani’ye sadık değil!

07-04-2015
Mihemed Hacî Kerîm
A+ A-

Bazı insanlar, kendileri gibi düşünmeyenlere saldırmayı, başkana (Mesud Barzani) ya da takip ettiği davaya sadakat olduğunu zannedebiliyor. Bilinçsizce yapılan davranışlar ne davaya ne de kişinin kendisine fayda verir. Ayrıca bu başkana sadakatin ve sevginin de göstergesi olmuyor. Hatta ona zarar bile veriyor.

 

Goran Hareketi parlamanterine saldıran diğer iki (KDP’li) parlamenter, olayı Kürdistan Bölgesi Başkanı’na bağlılığın resmi olarak göstermeye çalışırken, demokrasi dışı bir davranışa sığındılar.

 

Siyaset dünyası ile demokrasi çekişmesinden azıcık haberdar olanlar, Barzani’nin o davranıştan en ufak bir faydası olmayacağını bilirler. Parlamentoda yaşanan olay, tatsız bir rolden başka bir şey değildi.

 

Eğer o olayın Barzani’nin hoşuna gittiğini düşünürsek, bu bir yanlıştan başka bir şey olmaz. Ben Başkan Barzani’nin o tür bir savunmadan dolayı üzüldüğüne eminim.

 

Soru şu: Başkanlık süresinin uzatılması konusunda eleştiri ve tartışmadan ne çıkar? Bu tartışmalardan Kürdistan Bölgesi, Barzani ve KDP için demokrasi tecrübesi çıkacağı görüşündeyim.

 

Doğru, bölge başkanlığıyla ilgili her konu parlamentoda karara bağlanır ancak nihai karar parlamenterlerin iradesiyle alınmaz. Daha çok siyasi parti liderlerinin kapalı toplantılardaki tavrıyla bu konu sonuca bağlanır. Parlamenterlerin çoğuna da sadece elini kaldırmak kalır.

 

Madem ki parlamenterler halkın temsilcisi, ona yaraşır bir şekilde hareket etmeliler. Davranışlarına dikkat etmeli, şiddetten uzak durmalı, barışçıl, siyasi ve toplumsal adımları savunmalı. Orada burada meydana gelen kirlenmişlikleri onlar temizlemeli.

 

Parlamento, kararların akıl ve mantık yoluyla konuşularak karara bağlandığı bir platformdur; kavga - dövüş yoluyla değil.

 

Küridstan halkı, iç çekişmelerden çok çekti. Saldırganlık ve şiddet dili, acı tecrübeleri hatırlatmaktan başka bir işe yaramaz.

 

Toplumdaki bütün kesimlerin aynı şekilde düşünüp davranmasını bekleyemeyiz, özellikle de siyasi görüş konusunda. Eleştiri sahibinin de nefret beslediği anlamı çıkmaz.

 

Eğer demokrasiye olan inancımız tamsa, eleştiri ve farklı görüşlerden korkmamız gerekmez. Madem ki demokrasi ve özgürlük için bunca kurban verdik ve onlarla övünüyoruz, farklı görüşlere kulak verip, sonra da çözüm yolları aramalıyız.

 

Kürtler demokrasiden geri adım atmak için mücadele vermedi. Kürtler ölü bir millet olmak istemedi. Bu yüzden de uzun demokrasi mücadelemizle övünüyoruz. Kürtler’i Irak’ın büyük bir kısmından ayıran da budur.

 

Kürtler, ortaya çıkan o fotoğrafın aksine, ölü bir cumhuriyet gibi sessiz ve renksiz olmak istemiyor.

 

Bizi baskıcı şiddet rejimlerinden ayıran, demokrasi ve özgürlük anlayışını kabullenmemizdir. Dünya güzelliğimizi, bağışlayıcı demokratik tavrımızda görüyor.

 

Demokrasi ve insan haklarını prensiplerini korumadan, etnik, dini grupların, siyaset ve basın özgürlüğünü korumadan birşey kazanmamız mümkün değildir.

 

Kürdistan’ın IŞİD gibi bir düşmanla savaştığı böylesi bir dönemde içerde her zamankinden daha fazla huzura ihtiyaç var. Bugünkü krizin sona ermesi ve aydınlık bir geleceğe kavuşulması tüm siyasi güç ve çevrelerin birliğiyle mümkündür, şiddetiyle değil.


(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli