Şengal’deki PKK ve Heşdi Şabi
Heşdi Şabi’nin Şengal’in güneyine düzenlediği operasyonlarda ilginç bir bilgi ortaya çıktı. PKK bir yandan bazı bölgeleri Haşdi Şabi’ye bırakırken, diğer yandan Heşdi Şabi güçlerinin Suriye ve Rojava’ya (Suriye Kürdistanı) geçmesine engel olduklarına dair propaganda yapıyordu.
Hem Kürdistan ve Irak hükümetleri, hem de uluslararası koalisyon güçleri aynı PKK’ye ‘Şengal’den çekilmelisiniz’ demiş, ama PKK çekilmemişti. Şimdi soru şu: “PKK neden Peşmerge’nin kontrolündeki bölgelerden çıkmak istemiyor veya çıkamıyor ama bu kararın kendi inisiyatiflerinde olduğunu söyleyerek, Haşdi Şabi’nin kontrol ettiği bölgelerden çekilebiliyor?”
PKK’nin geçtiğimiz haftalarda Rojava, Doğu ve Güney Kürdistan’da gösterdiği tavır -taktiksel de olsa- siyasetinde bazı değişkliklere gittiğini gösteriyor. PKK’nin yüzünü ABD’ye döndüğünü, Esad, Rusya ve İran’a sırt çevirdiğini söylersek yanlış olmaz.
Yine 2 yıl önce Doğu Kürdistan sınırında Doğu Peşmergelerine karşı savaşan ve onları bölgelerinden çıkaran aynı PKK, birkaç gün önce İran güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmada şehit düşen gerilalarının resimlerini yayımladı.
PYD asayişi, Kamışlo’da yakaladığı bir gencin İran ve Suriye’nin Rojava’ya karşı planlarından bahseden görüntülerini yayımladı. Rusya Dışişleri Bakanı, medya aracığıyla PKK’nin hegemonyasındaki (Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Rakka’dan çıkması için IŞİD ile anlaştığına dair suçlamalarda bulundu.
Amerika açıkça, PKK’nin uzantısı olduğunu bildiği YPG güçlerine silahlarının ulaştığını açıkladı.
Bu arada Şengal’de PKK’ye bağlı bir YBŞ komutanı, gönüllü olarak Ezdilere ait bazı bölgeleri Heşdi Şabi’ye teslim ettiklerini açıklıyor. Ancak Şengal’de başka bir YBŞ komutanı, varlıklarının Heşdi Şabi güçlerinin Suriye ve Rojava topraklarına geçişine engel olduğunu ve geçemediklerini söylüyor.
Şimdi bundan daha ilginci, Türkiye Başbakanı pek de rahatsızlık duymadan ve öfkelenmeden, PKK kontrolündeki DSG’nin Rakka’ya yönelik operasyonun ayrıntıları konusunda Amerika’nın Türkiye’yi bilgilendirdiğini açıklıyor.
Bu değişimler en gerçekçi şekilde şöyle yorumlanabilir; PKK taktiksel olarak, PYD, YPG ve DSG’den elini çekme kararı almış olabilir. Bu şekilde Amerika’yı memnun ederek, Suriye’nin bir bölgesine nüfuz etmek istemiş olabilir. Bu durumda, hem Amerika hem de PKK kazanmış olacak, hem de Türkiye’nin Rojava’ya yönelik endişeleri azalmış olacak. Bu şekilde PKK, IŞİD sonrasında Şam, Tahran ve Moskova’nın Rojava’daki kazanımlarını adeta bir mendil gibi elinden almasına izin vermemiş olacak.
Yine aynı taktik düşüncenin bir parçası olarak PKK, kendini Şengal’de Heşdi Şabi’nin yayılmacılığı önünde ciddi bir duvarmış gibi göstermek istiyor olabilir. Bilindiği gibi Türkiye ve ABD, Heşdi Şabi’nin bu operasyonlarından rahatsızlık duyuyor. Yine aynı PKK, Heşdi Şabi ile savaşmak istemiyor çünkü Heşdi Şabi, Peşmerge gibi değil. Ne ulusal ne de uluslararası itibarı var. Ne de onların önünü kesmek ve Iraklı olmayan bu güçleri bölgeden çıkarmak gibi bir yaklaşımları var.
Öte yandan PKK, varlık ve hegemonya savaşını Heşdi Şabi’ye karşı değil, Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) karşı veriyor. PKK bunu kamuoyuna açıklamalı: “Neden Heşdi Şabi’ye bırakmak üzere bazı köylerden güçlerini çekti de Peşmerge’nin kontrolündeki bölgelerden çekilmedi?” Demek ki onların zararı daha az!
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)