Erdoğan ve Necip Fazıl’ın rüyası

Türkiye’de seçimlerin tekrarlanması Erdoğan’ın kazanmasıyla sonuçlandı. AKP’nin kazanması demiyorum çünkü bu seçimde partiden çok Cumhurbaşkanı Erdoğan kazançlı çıktı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçim barajını aşmış olsa da son iki yıldır Erdoğan’a karşı yürüttüğü politika yüzünden Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne konusunda tarihi bir fırsatı kaçırdı.

 

Peki 1 Kasım seçiminden sonra AKP saflarında birkaç ay öncesinde olduğu gibi “çözüm sürecine” olan inanç yerini koruyor mu?

 

Bu sorunun yanıtı pek sevindirici değil. AKP, HDP’nin daha doğrusu PKK’nin kendini küçük şeylere kaptırıp mest olduğunu düşünüyor. AKP, bu başarı ortamının hazırlarken üstlendiği rolünün, HDP tarafından unutulduğuna inanıyor.

 

Ben, Öcalan ve PKK’nin Türkiye’de resmi olarak faaliyet gösteren  sivil kanadının, Kandil’in son dönemde AK Parti’ye karşı yürüttüğü politikayı doğru bulmadığını düşünüyorum.

 

Habur Sınır Kapısı’ndan silahsız bir şekilde AKP’nin rızasıyla Türkiye’ye giren gerillaları hiç kimse unutmayacak.

 

Kandil o dönem, AKP’nin Kürt sorunu konusunda bir daha insiyatif alamamasıyla sonuçlanan büyük bir hata yaptı.

 

Bir yıl öncesine kadar meyve vereceğine dair ümit veren çözüm süreci, Kandil’in yaptığı yanlışlar ve AKP’nin delice refleksleri yüzünden artık bir ümit vaadetmiyor. Zaman ilerledikçe sürecin başarılı olabilme ihtimali düşüyor.

 

Artık AKP’nin, seçimde HDP’siz bir şekilde tek başına iktidarı elde etmesinin hiçbir önemi yok.

 

Ancak önümüzdeki 4 yıllık dönemde Erdoğan’ın, fikir hocası Necip Fazıl’dan ilham aldığı “Yeni Türkiye” rüyasına doğru attığı adımlar daha net bir şekilde ortaya çıkacak.

 

Yazar ve bir düşünce adamı olan Fethullah Gülen’in Erdoğan ve Abdullah Gül başta olmak üzere AK Parti’li liderlerin fikir hocası olduğunu düşünüyordum. Bundan dolayı aralarında sorunlar çıktığında Erdoğan’ın özüne  karşı çıktığını zannediyordum. Ama Erdoğan’ın İslamicı ve şair Necip Fazıl’ın ittaatkar bir talebesi olduğu işin gerçeğidir. Necif Fazıl, örnek bir tek lideri olan, tek partili, 101 kişilik akil adamlar meclisi olan tamamen İslamcı bir Türk devletinin kurulması gerektiğine inanıyordu.

 

Bu devlette gerçek demokrasinin yeri yok. Neden? Çünkü “İslam demokrasinden önce gelişmiştir ve İslam hukuku uygulanmalıdır.”

 

Erdoğan hocasının rüyasını tam anlamıyla gerçekleştiriyor. Belki de bu rüyası onu IŞİD halifeliğine verdiği destekten alıkoyamadı ve onlara her türlü kolaylığı sağlayana kadar uzadı.

 

Necip Fazıl’in “Yeni Türkiye’deki”  rüyasını gerçekleşmek üzere AKP Türkiye’deki en büyük parti olma yolunda.

 

Bir sonraki adım, anayasanın değiştirilerek Erdoğan’ın örnek lider olması. Necip Fazıl’a göre, söz konusu lider Müslamanların halifesi gibi olacak ve bütün millet ona itaat edecek.  Ayrıca o lider, yasaların da üstünde olacak.

 

Bir ihtimal, sonraki adım da parlamentonun feshedilerek akil insanlar meclisinin kurulması olacak.

 

Türkiye’nin diktatörleşmeye doğru gittiğini gösteren tüm işaretlere rağmen, Kürtlerin umut ağacı, Erdoğan’a düşmanlık yaparak meyve vermez. Kürdistan’ın hiçbir parçasındaki Kürtler, Kuzey Kürtleri’nin AKP ve Erdoğan ile diyalog ve müzakere masasında bir araya gelmesine katkı sağlamadan samimi olmaz.

 

Batılı ülkelerden de ümitvar olmamalıyız çünkü Erdoğan’ın IŞİD ve Nusra Cephesi’ne yardım ettiğini, ülkesindeki göçmenlerin Batı’ya göç etmesi için kapılarını bilerek açtığını ve Türkiye’deki hapishanelerin gazeteciler ile Kürt ve Alevi aktivistlerle dolu olduğunu çok iyi biliyorlar. Yine de Batılılar saygınlıkla Dolmabahçe Sarayı’na girip euro dolu çantalarla Erdoğan’ın dostluğunu satın almaya çalılşıyorlar.

 

Aslında bunun sebebi de çok net: Ortadoğu’da Erdoğan ve partisi yaramaz çocuk benziyor. Ya oyuna katılmasına izin verilecek ya da fevri davranıp oyunu bozacak.