Türkiye Bağdat’ın kararına ne diyecek?

Türkiye yetkilileri şimdi gece gündüz, Irak Parlamentosu'nun Kürdistan Bölgesi'ne karşı aldığı kararların meşruluğundan bahsediyor. Ancak bu yetkililer, Irak Parlamentosu'nun 4 Ekim 2016'da, “Türk askerlerinin Irak topraklarından çekilmesi gerektiği” yönünde aldığı kararı dile getirmiyor. Haydar Abadi, 23 Ağustos'ta, “Irak'ın kuzeyinde bir tek Türk askeri kaldığı sürece Türkiye'ye gitmeyeceğimi söylemiştim ve verdiğim bunda kararlıyım” demişti.

 

Irak hükümetini sürekli; mezhepçi, gayrimeşru, Sünnileri ezen, Kürtlere karşı anayasayı ihlal eden bir hükümet olarak adlandıran Türkiye yetkilileri, şimdi Irak'ın her türlü talebini yerine getirmeye hazır olduklarını belirtiyorlar, ancak Irak Parlamentosu'nun, Türk askerlerinin “Irak'ın kuzeyi”nden  çekilmesine yönelik kararını konuşmuyorlar. Abadi hükümetini, iyi bir hükmet olarak niteleyen Türkiye Cumhurbaşkanı'nın kendisi, 11 Ekim 2016'da Abadi'ye, “Haddini bil, sen benim seviyemde değilsin” demişti. Geçen yıl Heşdi Şabi'yi “terör örgütü”, “İran'ın maşası”, Irak ve Suriye'de “Persin hakimiyetini genişleten güç” olarak tanımlayan Erdoğan, bugün güttüğü siyasetle, söz konusu gücün kendi sınırlarına yaklaşmasını sağlıyor. Birçok uzmana göre, bu, Türkiye için en büyük tehlike olacak. Heşdi Şabi Komitesi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Muhendis, Türkiye'nin tehditlerini hiçe sayarak gücünü Telafer'e soktu. Bununla kalmayıp Türkiye'ye, “Musul ikinci Kıbrıs olmayacak” uyarısında bulundumuştu.

 

Kürdistan Bölgesi halkı ve Irak'taki Sünniler Türkiye'yi, Irak'taki mezhepçi siyaseti durduracak ve Irak'ın altüst olmuş durumundan çıkarıp, anayasada tanımlandığı gibi bütün kesimler için birlikte yaşama ülkesi olması için sırtlarını dayayabilecek bir destek olarak görüyordu. Ancak şimdi Türkiye, Kürdistan Bölgesi halkını toplu şekilde cezalandırmayı hedefleyen Irak hükümetinin mezhepçi siyasi kararlarını destekliyor.

 

Türkiye’nin bu kararları desteklemesi, ona karşı duyulan güven ve inancın yitirilmesine yol açacak. Anayasanın gözardı edilmesi, kararlar alındığında veya işler yürütülürken uzlaşı esasının gözönünde bulundurulmaması sonucu bölgeyi kan gölüne çeviren, tahribata yol açan ve bütün dünyada istikrarı bozan en tehlikeli ve en radikal silahlı örgüt olan IŞİD, Irak'ta ortaya çıktı. Türkiye, yaşananlardan sonra, şimdi bölgedeki mevcut istikrarı da ortadan kaldıracak olan, uluslararası toplumun tehlikeli bir güç olarak gördüğü, “kınama” listesinde yer alan silahlı bir gücün kendi sınırlarına yaklaşmasına yol açan kararları destekliyor.

 

Mevcut haliyle Türkiye, bölge halkının güven kaynağı olan ve dünyada siyasi olarak daha güçlü bir konum elde etmeye doğru gidiyordu. Aynı zamanda Kürdistan Bölgesi'nin petrol ve Rusya'nın en uygun enerji transit hattı olarak Türkiye'ye yönelmesine neden olan, gelecekte akacak olan Kürdistan Bölgesi doğalgazından dolayı, ekonomik olarak da daha güçlü olmaya adaydı. Bu şekilde daha güçlü bir konumda Avrupa Birliği ile müzakere edebilirdi. Ancak şimdi Irak'taki mezhepçileri destekleyerek ve Iraklı mezhepçi güçlerle askeri işbirliği yaparak sınırlarını ciddi bir tehlikeye atıyor. Bunun yanı sıra mezhep sorununu ülkesine çekiyor. Ki bu da Türkiye'nin içişlerine büyük bir müdahale fırsatını tetikleyecek.

 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)