Çamurdan tandır

10-03-2015
Suheyr Kaysi
A+ A-

Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nde, yüce Allah bana bir iyilik yaptı ve geçen birkaç ay içinde bana ilham veren kadınları tanıyabildim.

 

Çamur’dan tandırın başında görüdüğüm Ezidi bir kadının hikayesiyle başlayayım. Tandır, Duhok’taki Hanke Kampı’nda kalan mülteci bir kadın tarafından yapılmıştı. Hemen orada kelimeler olmadan gönül diliyle anlaştık. Hamur nasıl hazırlanır, tandıra atmadan önce tandır nasıl ısıtılır ki ekmek olsun; bunları öğretti bana.

 

Duhok’un kuru soğuğunda birkaç saatlik hoş sohbetten sonra tercümana gizemli gülüşünün sırrını sormasını istedim. Ayrıca bu kötü halde bile moralinin nasıl yüksek olduğunu...

 

O da şu şekilde cevap verdi: “Böyle zor bir yaşamı sürmekten memnunun çünkü kızımı IŞİD’e köle olmaktan kurtardım.”

 

Bu cevaptan sonra gözyaşlarımı nasıl tuttum bilmiyorum. Sonra“cihad nikahı” denilen lanetle, işkence altında evlenmeye zorlanan benimle yaşıt ve benden küçük kızların fotoğrafları geldi gözlerimin önüne. Onların sorunu karşısında eli – kolu bağlı kalışımdan dolayı çok küçüldüm.

 

Uluslararası kamuoyu onları kurtuluşu için birşey yapmış değil.

 

O Ezidi kadını, cesurca kendisiyle beraber kızını kurtarabilmiş. Diğerlerinden önce kurtulmak için saatlerce yürümüş. Yaşadıkları müthiş zorluklara rağmen, geleceğe umutla bakıyor.

 

İlham kaynağım olan diğer bir kadının hikayesini ise Hanekin’deki Aliyava Kampı’nda dinledim. Kampta beni ilk karşılayan kişilerden biriydi. Öncelikle her şeyden önce o kadının müthiş bir yaşama sevinci var.  En büyük isteği, büyük oğlunu evlendirmek, O’na göre ne IŞİD, ne de en büyük terör, onun torununu görmesine engel olamayacak. Umutlu, özel bir insandı. Ona göre hayat her şeye rağmen devam ediyor.

 

Üçüncü hikaye de Erbil’in Ankawa semtinde yaşayan Hristiyan bir kadına ait. O cesur bir kadın ve kocasının tüm sorumlulukları onun omuzlarında. Okula gidemeyen çocuklara ders veriyor. Kocası iş bulabilsin diye tüm takılarını satmış.

 

İçinde heykeller olan bir depoda kalıyorlar. Heykellerin arasında sabah vakti küçük bir tabağın içinde fasulye gördüm.

 

Kocasına kalacak yeni bir yer bulacağından çok umutluydu ve sabırlıydı.

 

Son olarak henüz göremediğim ama görmeyi ve konuşmayı çok istediğim bir kadının hikayesini anlatmak istiyorum. Adı Ümmü Kerime (Kerime’nin annesi) ve sosyal medyada tanınıyor. İlham kaynağım olan bu kadının yaşı yetmişe yakın ve Bağdat’ta bir hastanede çalışıyor. Aslen Sadr kentinden. Sağlık durumuna rağmen, başı dik bir yaşam sürmeye karar vermiş. Burada susuyorum. Çünkü söyleyecek bir şey kalmıyor Ümmü Kerime Teyze için.

 

Hep sizleri anarak, cesaret alıyorum. Size çok teşekkür ediyorum!

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)



Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli