Şii lider Mukteda es-Sadr’ın 30 Nisan’da göstericileri Irak Parlamentosu’na yönlendirmesi devrik lider Saddam sonrası Irak’ta meydana gelen en etkili olaylardan biri oldu.
Bu yılın Mart ayının ilk haftasından itibaren Sadr’ın gösterilere doğrudan katlması ve öfkeli göstericileri Yeşil Bölge’ye yönlendirerek, bölgedeki subaylar tarafından tabiri caizse elleri öpülerek karşılanması Iraklı siyasetçilerin bir nevi beklediği bir durumdu.
Mukteda es- Sadr’ın şimdi ve gelecekte sahip olacağı role iki farklı çerçeveden bakabiliriz.
İlki; Saddam’ın devrilmesinden sonra radikal bir örgüt lideri olarak meydana çıkan Mukteda es-Sadr Mehdi Ordusu’nu kurarak Sünni ve istilacı Amerikan askerilerine karşı savaştı.
İkincisi ise; 2008 yılından sonra Nuri Maliki “Sewlet el-Fursan” adı altında Mehdi milislerine karşı Kerbela, Basra ve diğer bölgelerde savaş açtı.
Ardından Mukteda es-Sadr Mehdi Ordusu’nu resmi bir şekilde durdurarak Hewze’ye (Hewze /Havuz. Şiiler’in eğitim gördüğü okul) İran’a eğitimini tamamlamaya gitti..
Uzun bir süre İran’da kalan Sadr, Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesinden sonra geri döndü. Tabii dönüşünden sonra dünyaya bakışında ve hitap gücünde gözle görülür bir değişim görüldü.
Sadr, siyasi ve dini rolünü yönetimde bir role sahip olmak için kullanıyor. Öncelikli hedefinde ise “Sessiz Şiiler”olarak bilinen Ayetullah Ali Sistani’yle merkez Şii grupların etkisini azaltmak var.
Mukteda es-Sadr, particilikten, etnik ve mezhepsel özelliklerden uzak uzak teknokrat bir hükümetin kurulmasını istiyor.
Bu nedenle ve reform dediği için medyadan ve toplumun elit tabakasından destek alıyor.
Soru şu: Mukteda es-Sadr söylemleriyle Irak’ın tekçi ve teokratik siyasetini sonlandırabilecek mi?
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın