IŞİD ‘halifeliği’nin güneşi batmak üzere

Irak - Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün “halifeliği”nin güneşi batmak üzere! Bu bir savaş propagandası değil. Bu sözler birinin cesaretini arttırmak için de yazılmadı. Ortaya çıkan veri ve gerçekler bunu gösteriyor. IŞİD örgütü birçok sorunla karşı karşıya ve bütün bu sorunların karşısında ayakta duracak kapasiteye sahip değil. Nuri Maliki'nin Irak’ta bir daha başbakan olamayacağı gibi, Ebubekir Bağdadi diye tanınan İbrahim Avad’ın da sözde “Müslümanların Halifeliği” koltuğunda durması mümkün değil.

 

Stratejik yanlış yapmak ve Kürdistan’ın güneyine saldırmak, IŞİD örgütünün sorunlarının başlangıcı değildi. İslami olduğunu iddia ettiği halifeliği erken ilan etmesi sorunlarına bir yenisini ekledi. IŞİD’in bu hamlesi dünyada kendisine karşı düşman ve dost kavramını ortadan kaldırdı. Şimdi Pakistan’dan Nijerya’ya radikal İslamcı gruplar kadar, “kâfir Amerika” ve “ yoldan sapmış Şii İran” da örgüte karşı aynı tavrı sergiliyor. Galiba savurduğu tehditlerden dolayı tarihte IŞİD benzeri bir vaka ilk defa dünyadaki bütün farklı görüşteki grupları bir cephede toplayarak, ortak tavır takınmaya zorluyor.

 

Kimilerine göre Irak Cumhurbaşkanı Fuad Mahsum’un Nuri Maliki’yi yeni hükümeti kurmakla görevlendirmemesi cesaretinden ileri geliyor. Ancak gerçek şu ki Fuad Masum bu kararı alırken Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile İran’ın Maliki’yi değiştirme ve IŞİD’i bitirme konusundaki ittifakına güveniyordu. ABD ile İran arasındaki anlaşma Musul’un işgalinden sonra Ürdün’ün başkenti Amman’da İran Dışişleri Bakanı Yardımcısı ve ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın katıldığı toplantıda gerçekleştirmişti. İran’ın Kudüs Gücü’nün bir kısmını Celevla’ya getirmesi ve Kasım Süleyman’ın Amirli’de sevincini kameralarla paylaşması bu anlaşmanın diğer boyutunu ortaya koydu. IŞİD örgütünün yanlışı ve aceleciliği ABD ve İran arasındaki otuz beş yıllık buzları eritmeye yetti de arttı.

 

Elinde parası olan IŞİD, buna askeri tecrübeleri de ekleyerek işgal ettiği bölgeleri yönetmeyi başarıyor. Şimdi İŞİD’in “halifelik” sınırları her birinde bir kişinin sınırsız yetkiye sahip olduğu birkaç eyalete bölünmüş durumda. Her eyalette federe bölge sistemi benzeri kendi politikasını uyguluyor. Ayrıca kendi maliyesi de var. Bundan dolayı Musul cephesinde Kürdistan Peşmerge Güçleri’ne karşı ağır bir savaş devam ederken, Kerkük cephesini daha sakin görmek mümkün. Kerkük Valisi’nin savaştan daha önemli işlerle meşgul olma ihtimali de var. IŞİD’in uyguladığı bu yönetim sistemi sonucu Musul ve çevresindeki bölgeler Ebubekir Bağdadi’den idari detaylar hakkında daha fazla karar alma gücüne sahip.

 

Ayrıca IŞİD örgütü ABD, Kürdistan, İran, Irak, Suriye ve diğer düşmanların savaşına karşı dayansa da, halifeliği ilan ettiği için İslam dünyasından gelen sert tepkiye karşı ayakta duramaz. İslami sistemde Müslümanları birleştirebilmesi için tek bir halifelik ve tek “Emirulmüminin” olması gerekirken, son 100 yılda hiçbir radikal selefi İslami lider  “Emirulmüminin” olduğunu iddia edebilmiş değil. Kendi bölgesinde “Emirulmüminin” olduğu öne süren Fas padişahından tutun da Afganistan’daki Mola Omer Talibani’ye kadar hiç kimse Ebubekir Bağdadi kadar ayağını yorganından daha fazla uzatmadı. Bu nedenle birdenbire Nijerya’dan başka biri kendisini “halife” olarak tanıtırken, diğer İslami ülkelerden de başka halifeler ortaya çıkma ihtimali de var.

 

Bu arada El-Kaide liderinin IŞİD örgütünü kabul etmemesi de ayrı bir durum. Kısacası Irak – Şam İslam Devleti örgütü dünyadaki diğer radikal selefi kızgın yaban arılarını kendinde toplayan bir kovan haline gelecek. Gelecekte de radikal eşekarıları tarafından hedef alınacaktır. Bu çok düşmanlılık da IŞİD örgütünün “halifelik” güneşinin batmasıyla sonuçlanacaktır