Şeyh Mahmud'un devleti

11-07-2017
Arif Qurbanî
Etiketler Arif Qurbanî Kürdistan Bağımsız Devlet Şeyh Mahmud Hafid Mele Mustafa KDP Irak Saddam Hüseyin Atatürk
A+ A-

Uluslararası, bölgesel ve iç şartlar bakımından tarihte sadece bir kere, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Kürtler için fırsat doğdu.

 

O dönemde uluslararası politika, birden fazla yeni devletin kurulmasını destekliyordu. Osmanlı hilafeti yıkıldığı için bölgesel şartlar, “Hasta Adam”ın mirasının paylaşılması konusunda büyük güçlerin kararını etkilemiyordu. İsyanların başlaması, Kürtlerin devrim ve ayaklanmalarının gerçekleşmesiyle, Osmanlı hakimiyeti altındaki diğer uluslar gibi Kürtler de Kürt vilayetlerin birinde bir devlet kurulabilirdi.

 

Kürdistan'ın birçok bölgesinde kurtuluş ve Kürtlerin kendini yönetme isteği doğrultusunda farklı hareketler ortaya çıkmıştı. Ancak en çok Güney Kürdistan'ın bu şansı vardı. O dönemde Şeyh Mahmud Hafid, Güney Kürdistan'daki isyan ve devrimin liderliğini yapıyordu. Basra ve Bağdat vilayetlerinde bir devlet kurmaları için Araplara fırsat doğdu. Kürtlerin Kürdistan devleti hayalinin gerçekleşmesi için Musul vilayetinde doğan fırsat daha büyüktü.

 

Basra ve Bağdat vilayetleri birbirine bağlanarak Irak devletinin kurulmasına karar verildiğinde, dönemin aşiret reisleri ve Arap şahsiyetlerinden bu yeni devleti yönetecek bir tek kişi bile çıkmadı.

 

İngilizler, Haşimi aşiretinden birini getirerek Irak'a kral yaptı. Halbuki, başta dönemin devrimci ismi ve siyasetçisi Şeyh Mahmud olmak üzere onun etrafında ülkeyi yönetebilecek liyakate sahip birçok Kürt vardı.

 

Ancak bazı entelektüeller, Şeyh Mahmud’un kültürlü ve eğitimli olmadığı iddiasıyla, Irak benzeri bir devletin Kürdistan’da kurulmasına karşı çıkarak Irak kralının kanatları altına girmeyi tercih etti.

 

Irak'ın krallık devleti 40 yıl ayakta kalabildi. Kurulduğundan beri Irak'ta defalarca yönetim şekli ve sistemi değiştirildi. Farklı siyasi nesiller gelip geçti ancak değişmeyen tek şey Irak adında bir devletin kimliği ve varlığı oldu.

 

Eğer o zaman en kötü şartlarda Kürdistan'da Şeyh Mahmud ve aşireti için bir devlet kurulsaydı, şimdiye kadar onlarca yeni aile ve siyasi nesil gelip geçmişti. Millet için yerinde kalan ise Kürdistan devletinin varlığı ve kimliği olacaktı. Ancak Kürtler kendileri böyle bir devletin kurulmasına karşı durduğu için, geriye bir tek kanlı ve acılarla dolu bir yüzyıl kaldı.

 

Filistin ve İsrail'in durumuna bakacak olursak... Filistin - İsrail sorununun başından beri, Yahudiler onlarca hükümet kurdu, siyasi simalar gelip geçti, birden fazla parti yönetime gelerek devretti. Ama Arapları halen aynı siyasi tabaka ve okul temsil ediyor. Yaşından dolayı rolü biten bir karakterin mücadele arkadaşları veya aynı yolda yürüyen öğrencileri, kervanını devam ettiriyor. Sebebi ise belli; yasal ve anayasal çerçevesi olan devlette yetkililer, hakim ve yönetimdekiler daha kolay değiştirilebiliyor. Ancak ulusal meseleler, aynı kuşağın siyasetteki varlığı için dokunulmazlık zırhını getiriyor.

 

Bu yüzden Filistin'deki Araplar, Filistin sorunu devam ettiği sürece, onların kaderini bu hale getiren aynı milliyetçi okulun etrafında ilerleme kaydetmeden kala kalacaklardır.

 

1940'ların ortasında kurulan Kürdistan Demokrat Partisi’ne (KDP) Mele Mustafa liderlik yapıyordu. Kendisinden sonra oğlu ondan sonra ise torunları yönetecek. Bu sadece KDP siyasetine özel bir durum değildir. Kürtlerin ulusal konuları için de geçerli. Çünkü Kürtler devlet olamadı. O zamandan bu yana Barzani ailesi, Kürtlerin ulusal konuları konusunda ön safta duruyor. Kürt sorunu devam ettikçe de bu ailenin siyasi geleneği; devrimcilik meşruiyeti, Kürtlük yolu ve okulu gerekçeleriyle nesilden nesile aktarılarak devam edecek.

 

KDP'nin kurulduğu gün, Kürt devletinin de kurulduğunu ve Mele Mustafa'nın başkan olduğunu farz edelim. Acaba o dönemden bu yana Kürdistan devleti Barzani ailesi tarafından mı yönetilecekti? Şüphesiz hayır. Dünyadaki diğer ülkelerde olduğu gibi miras ve aile yönetimi esasına göre kurulan devletler bile ortadan kalkarak yönetim milletin eline geçti. 1940'larda güçlü olan bu tür devletlerden hangisi halen yönetimde? Kürdistan, en kötü şartlarda devlet olmuş olsa ve diktatörlükle de yönetilseydi, Atatürk ve Saddam'dan daha güçlü olmayacaktı. Onların akıbeti ne oldu peki?

 

Kürdistan'da herkes, siyasi parti ve ailelerin hakimiyetinden dolayı siyasi durumdan endişe duyuyor. Veya bazıları oluşacak statünun bir aşiret veya ailenin eline geçmesi endişesiyle, Kürtler için doğan fırsatı önemsemiyorlar. Hatta mevcut siyasi neslin ömrü ve yetkisini uzatacağı gerekçesiyle bağımsızlığa ve kendi milleti için oluşacak ulusal statüye karşı çıkanlar var. Şundan emin olmalıyız ki bedevi sistem, aile yönetimi, hakim ve kötü yönetimden kurtulmanın tek yolu Kürdistan'ın kendi devletine sahip olmasından geçiyor.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli