IŞİD’in omurgası fakirler değil!

13-04-2016
Raber Talat
Etiketler Raber Talat IŞİD Ortadoğu
A+ A-

Bir insanı, IŞİD’li olup, intihar saldırısı düzenleyecek seviyede radikal İslamcı olmaya sürkleyen şey ne olabilir?

 

Çoğu kişinin kafasında ortak bir cevap vardır: Fakirlik veya dışlanmak!

 

Bu teze göre, dünyası kararan fakir bir insan, cimri zenginlerin kapitalizm sistemine karşı mücadele yerine başka bir yolu tercih edebiliyor.

 

Eğitim ve fırsat eşitliği yolları kapalı olan bu insanların dünyaya fakir gelmesi ve bunun sürüp gitmesinin “kader”miş gibi algılandığı ifade ediliyor.

 

Dolayısıyla çok düşünüp, değerlendirmeden radikal gruplara katılabiliyorlar.

 

Sonunda ortaya fakirlik, dışlanma gibi alanları sömürerek, propagada malzemesi yapan IŞİD’ler ortaya çıkıyor.

 

Ancak son zamanlarda Avrupa’da düzenlenen terör eylemlerine, Batı’dan dalga halinde IŞİD’e katılan gençlere, radikal İslamcı örgütlerin liderlerine baktığımızda, yukarıdaki tezin konuya kapsamlı bir yanıt veremediğini görüyoruz.

 

Bana göre, bir insanı IŞİD’e katılmaya zorlayan fakirlik, eğitimden uzak kalmak veya toplumdan dışlanmak değil. Çünkü cihatçı örgütlerin kurucularının ve liderlerinin büyük bir bölümü orta sınıftan kişiler.

 

Militanların birçoğu üniversite mezunu. Yani fakirlik ve eğitim görememek gibi nedenlerden dolayı cihatçı olmuş değiller.

 

Peki nasıl?

 

Ortadoğu’da ve özellikle yıkılan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde inşa edilen Arap ülkelerinde, ekonomik, siyasi, toplumsal ve ulusal anlamda devlet projeleri tamamen başarısız olmuştur.

 

Onlarca yıldır, devletin ve ülkenin serveti sınırlı sayıda aile tarafından çarçur ediliyor.

 

 Ekonomik, toplumsal ve sivil gelişime yönelik süreçler tekçi bir ideolojinin ayakları altına alındı.

 

Bu ülkelerde hiç bir ideoloji ve düşünce, yönetime karşı mücadele edemedi. Demokrasi ve özgürlükler yasaktı.

 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra sol ve soyalist ideolojiler de tamamen ortadan kalktı.

 

İslami partiler veya başka bir deyişle İslami akımlar da bütün kanatlarıyla yarım asırdan fazla süredir aktif durumda. Onlar bütün sorunların çözümü olarak İslam’ı sunuyor.

 

Bölgedeki sistemlere karşı gerçekleşen ilk halk ayaklanmasıyla birlikte, İslami hareketler düşünce, teşkilat ve program olarak Arap toplumunun merkezinde yer alarak, beliren dalganın sırtına bindiler.

 

Eski sistem kendini savundukça daha fazla şiddet doğurdu ve kontrolünü kaybetti.

 

Bölgede değişimle beraber baskıcı sistemden kurtuluş ve toplumsal adaletin gerçekleşmesi halk nezdinde oldukça önemli bir mesele. Radikal İslamcı güçler, bu konuda halkın gündeminin bir parçası olmayı başardı.

 

Bununla birlikte orta sınıf dediğimiz kesimdeki gençlerden ciddi destek alıyorlar.

 

Bu yüzden IŞİD’in ve emsallerinin dışlanmışlık, fakirlik ve eğitimsizlikten kaynaklandığı tezini öne sürmek doğru olmaz.

 

IŞİD ve benzeri grupların fakirliğe, şiddete ve cehalete yolaçtığını söylemek daha doğru.

 

Kürdistan’da medyayı, camileri ve üniversiteleri elinde tutan orta sınıfın dini nasıl anladıklarına da dikkat etmek lazım.

 

Çünkü geri kalmış bir toplumda orta sınıf IŞİD ve benzerlerinin destekçisi olabilir.

 

 (Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli