Ermenistan ikinci tarihi yenilgi ile karşı karşıya
Dr. Nehro Zagros
Azerbaycan ile Ermenistan arasında Başkan Putin ve Rusya Cumhuriyeti arabuluculuğunda 10 Kasım’da imzalanan anlaşma ile Ermenistan’ın 1994’ten beri Nagorno-Karabağ topraklarının büyük kısmı üzerindeki hakimiyeti son buldu. Savaş 27 Eylül’de başladı ve her iki taraftan yaklaşık 5 bin asker ve sivil yaşamını yitirdi.
Anlaşmaya göre Azerilerin kontrol ettiği bölgeler Azerbaycan ordusunun kontrolü altında kalacak. Buna karşılık Ermenistan ordusu 1 Aralık 2020’ye kadar Laçin ve Kelbajar gibi yerlerden tamamen çekilecek. Anlaşmanın hemen ardından Rusya taraflar arasındaki ateşkesi garanti altına almak için Nagorno-Karabağ’a yaklaşık 2 bin asker yerleştirdi. Ayrıca Türkiye’de sürecin aktif taraflarından biri olarak Ermenistan ve Karabağ arasındaki sınırların güvenliği için bölgeye asker gönderecek.
Bu anlaşmanın havası, 100 yıl önce aynı dönemde yeni doğan Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan ve daha sonra Türkiye ile Sovyetler Birliği tarafından imzalanan Alexandropol (Gümrü ) Antlaşması’da yaşanan havaya benziyor.
Ermenistan yaşadığı yenilgiden sonra konrolü altındaki toprakların yarısını Atatürk Türkiye’sine bırakmak zorunda kaldı. 1920’deki anlaşmadan önce Kuzey Kürdistan kentleri olan Kars, Ardahan, Ararat (Ağrı ve Iğdır) ilk Ermenistan Cumhuriyeti ve milliyetçi Ermenilerin kontrolü altındaydı.
Kazım Karabekir komutasındaki Türk güçleri Agiri bölgesini kontrol ettikten sonra Ermenistan Türkiye’ye karşı beyaz bayrak kaldırmak zorunda kaldı. Daha sonra 3 Aralık 1920’de Ankara’daki hükümet binasında dönemin Ermenistan Dışişleri Bakanı Alexander Khatisyan bu anlaşmayı imzalamak zorunda kaldı.
Anlaşmanın ardından birinci Eremenistan Cumhuriyeti yıkıldı, geri kalan tüm toprakları Rusya’nın kontrolüne girdi ve daha sonra Sovyetler Birliği’nin bir parçası oldu.
Ekim Devrimi lideri Vladimir Lenin döneminde ise Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma ile Ermenistan bu defa resmi olarak işgal edilmiş toprakları (ki hala milliyetçi Ermeniler Kuzey Kürdistan’ın Kars, Ardahan ve Ağrı gibi kentleri kendi toprakları gibi görüyor), mecburen ve ebediyen Türkiye’ye bıraktı. Lenin, Batı’ya ve müttefiklere uzak durması karşılığında bu jesti Atatürk ve Türkiye’ye yapmıştı.
100 yıl aradan sonra Nagorno-Ermenistan’da Ermenistan aynı senaryo ile karşı karşıya kaldı. Ermenistan’ın bu defaki yenilgisi sadece asleri ve manevi bir yenilgi değil, aynı zamanda Ermeni siyasi liderliği için de tehlike çanlarının çalması, yeni bir iç kriz ve ekonomik felaketin başlangıcı anlamına geliyor.
2018’de sessiz bir devrimle iktidara gelen Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bölgede demokrasi, imar ve ekonomik kalkınmanın mimarı olarak görülüyordu. Popülist bir başkan olsa da Putin ve Kremlin’e kesin bir şekilde karşıydı.
Ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra Erivan ve büyük kentlerde binlerce Ermeni sokaklara döküldü. Parlamento binasının kapısını kıran göstericiler Parlamento Başkanı’nı odun ve sopalarla dövdü, ayrıca Başbakanlık ofisini yağmaladı.
Muhalefet partileri Başbakan Paşinyan’ın istifa etmesini ve hükümetin feshedilmesini istedi. Mevcut durumda Ermenistan siyasi ve ekonomik açıdan yeni tip koronavirüsü salgının da verdiği hasar nedeniyle ciddi bir bozgunla karşı karşıya.
Ermenistan ve Nicol Paşinyan açısından yenilgi, tarihgte Ermenistan’ın bir parçası olan toprakların kaybı anlamına da geliyor. Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından Azerbaycan ile Ermenistan arasında 1980’lerin sonlarında başlayan çatışmalar, 1994 yılına kadar devam etti. Ermenistan Rus ordusunun da desteği ile Nagorno-Karabağ’ı Azeri ordusunun kontrolünden çıkarmayı başardı.
O tarihten beri Birleşmiş Milletler ve dünya devletlerinin birçoğu Ermenistan’ı Dağlık Karabağ’da işgalci olarak görüyor. Son savaşta Ermenistan müttefiği olan Ruslardan mahrum kaldı. Azerbaycan ise savaşın başından beri Türkiye’den aldığı ağır silah desteği ile Ermenileri yenilgiye uğratmayı başardı.
Azerbaycan ordusu Ermenistan ordusundan dört kat daha büyük. Ayrıca ekonomik bir güç olarak doğal gaz ve petrol gibi yeraltı zenginliklerine sahip olan Azerbaycan bu sayede Türkiye ve Rusya’yı kendisine güçlü müttefikler yapmayı başardı.
Savaşta en etkili silah Azerbaycan’ın kullandığı silahlı insansız hava araçlarıydı ki bunları da Türkiye ve İsrail işbirliği ile kullanabildi. Henüz savaşında başında bu SİHA’lar sayesinde Azeri odusu Ermenistan ile Karabağ arasındaki güzergahta bulunan Ermeni tanklarını etkisiz hale getirmişti.
Ermenistan bu savaşta Rusların kendilerine destek vereceğini sandı. Fakat Rusya, son iki yıldır kendi çıkarlarına karşı çalışan bir başbakana destek verme niyetinde değildi. Paşinyan iktidara geldiğinde eski Cumhurbaşkanı Robert Koçeryan gibi bazı Putin ve Rusya’ya yakın isimleri tutuklamıştı.
Ayrıca Paşinyan’ın ABD ve Avrupa ile olan yakınlığı da Rusya’nın yeterince kızması için bir gerekçeydi. Rusya olmadan Ermenistan asla Nagorno-Karabağ’da da savaş kazanamazdı. Ki zaten Azerbaycan da Karaabağ’da savaş fitilini yeniden ateşlemek için 26 yıldır Rus-Ermenmi dostluğunun bozulmasını bekliyordu.
Şu an Karabağ savaşının en büyük kazananı Azerbaycan oldu. Türkiye ve Rusya da bozguna uğrayan Ermenistan ordusu ve Dağlık Karabağ halkı üzerindeki nüfuzunu ve çıkarlarını genişletmiş oldu.
Öte yandan Ermenistan ise 1920’deki Alexandropol Antlaşması’nda (Gümrü) olduğu gibi kotrolündeki toprakların önemli bir kısımını daha kaybetti. Alexandropol Antlaşması’ndan sonra da Ermenistan’da gösteriler başlkamış ve halkın ayaklanması üzerine hükümet yıkılmıştı. Hükümet yıkıldıktan sonra ülke Sovyetlerin kontrolüne geçti.
Bugün yine ülkedeki iktidar, Başbakan, siyasi ve askeri elitlere karşı bir gösteri dalgası başladı. Ülkenin nereye doğru gideceği ise henüz bilinmiyor.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)