Ortadoğu, 100 yıl önce imzalanan Sykes - Picot anlaşmasının ardından alevler içinde krizlerle boğuşuyor. Güç ve koalisyon denklemleri büyük değişimlerden geçiyor. Kürtler jeopolitik ve ekonomik olarak Güney Kürdistan’da diğer parçalarla kıyaslandığında daha hazırlıklı bir konumdadır.
Bu açıdan Güney Kürdistan yeni bir oyuncu olarak siyasi meydana inebilir.
Kıral Selman dönemindeki Suudi Arabistan, bölgedeki denklemler içerisinde farklı bir oyuncu olarak ortaya çıkıyor.
Suudi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) politikasını bile dize getirecek güce sahip ve bölgedeki rolü inkar edilemeyen İran’a karşı duran ülkedir.
İçeride reformlara başlayan Suudi, güçlü ekonomisine bel bağlayarak yeni bir dış politikayla büyük değişikliğe gidiyor. Suudi, artık olaylara seyirci kalmıyor ve Amerika’ya bel bağlayarak hareket etmiyor.
Riyad, ülkenin yeniden inşasına çalışırken, 2030 planlarını açıkladı. Dünyada petrol pazarlarını büyük ölçüde kontrol eden Suudi Arabistan, artık gelir kaynaklarını çeşitlendiriyor.
Suudi, Körfez ülkelerine ağbeylik yaparken, Türkiye ile ekonomik ve askeri işbirliğine hazırlanan ve 39 ülkenin katılımıyla İslam koalisyonu oluşturuyor. Yemen’de Husilere karşı operasyon yürütürken, Mısır’da iki adayı geri alarak 23 milyar dolarlık bir yatırım yapıyor.
Riyad, Suriye’de muhalefetin iplerini elinde tutuyor, Irak’ta devrik diktatör Saddam Hüsseyin rejiminin yıkılmasından sonra ilk defa Bağdat’a büyükelçilik açtı.
Kısacası Suudi, artık eski Suudi değil, bu yüzden rolü küçümsenmemeli. Dış politika açısından tamamen değişen bu ülke müttefik arıyor. Riyad’ın Bağdat’taki siyasi gelişmeler üzerinde ciddi bir rolü oynadığı ifade ediliyor.
Kürtleri ve Suudi Arabistan
Ortadoğu’da dört ülke arasında bölünün Kürtlerin en güçlü noktası, jeopolitiği ve ekonomik potansiyeli. Güney Kürdistan Sykes - Picot anlaşmasının üzerinden 100 yol geçtiği bu dönemde hem içeride hem de dışarıda tamamen farklı bir statüye sahiptir.
İçeride devlet olma unsurları yavaş yavaş görülürken, dış faktörler de güçlü birer nokta olarak ele alınmalı.
Ancak maalesef içerideki keşmekeş olumlu gelişmelere gölge düşürüyor.
Güney Kürdistan, coğrafi konumu itibariyle bölgedeki siyasi etkenler arasında denge sağlayabilir. Riyad’ın Erbil’in müttefiki olması Suudi’nin lehine olacak, çünkü aralarındaki ilişkiler her iki tarafa büyük faydalar sağlayacaktır.
Güne’in ağırlıklı olarak Sünni mezhebinin Şafii kolundan olması ve ılımlı dindarlığı, Riyad ile Erbil arasındaki ilişkiler açısından olumlu bir noktadır.
Tarih açısından da Kürdistan Bölgesi’nın vatandaşları Mekke ve Medine’den dolayı Suudi Arabistan’a saygıyla bakmaktadır.
Verilere göre, Erbil, Süleymaniye ve Duhok’tan umreye gidenlerin sayısı Irak’tan daha fazladır.
Suudi Arabistan birçok açıdan Kürdistan Bölgesi’ne faydalı olabilir.
Suudi, özellikle uluslararası çevrelerde Kürdistan Bölgesi’ne destek verebilir.
İç krizlerle boğuşan Irak’ta Kürtler’in yanında durabilir.
Ekonomik ve mali krizin çözümü için yardım edebilir.
İşsiz Kürtler’e istihdam alanları açabilir.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın