Cenevre'yi nasıl anlatsam?
İnsanlık, iyi olanından esinlenerek gelişti. Cenevre'deki barış ortamı, zenginlik ve çoğulcu demokrasi, sorunlarını çözmekte zorlanan Türkiye, İran ve Suriye gibi ülkelere esin olabilir mi acaba?
Cenevre, Alplerin eteğinde, Léman Gölü'nün sakin sularına ayna tutan yakamoz gibi parıldar. Bu kanton, sadece bir yer değil, adeta bir ruh; tarihle modernliğin, sükunetle zarafetin dans ettiği bir sahne.
Gölün kıyısında, Jet d'Eau'nun (Fıskiye) gökyüzüne uzanan bembeyaz fıskiyesi, Cenevre'nin nabzını tutar; her damlası, bu kentin özgürlüğüne ve barışına adanmış bir şiir gibidir. Dar sokaklarında, Rönesans'tan kalma taş binaların arasında dolaşırken, saat kulelerinin tik takları zamanı değil, sanki asırlık hikâyeleri fısıldar.
Çiçek Saati'nin renkli kadranı, doğanın ve insan elinin uyumunu anlatır; her bir yaprak, Cenevre'nin titizlikle işlenmiş ruhunu yansıtır. Cenevre, bir yanda diplomatların ciddiyeti, diğer yanda sokak sanatçılarının neşesiyle nefes alır. Birleşmiş Milletler'in gölgesinde, insanlığın ortak hayalleri için atılan adımlar, bu kentin havasına karışır. Ama aynı zamanda, göl kenarında bir bankta oturup martıların süzülüşünü izlerken, hayatın basit güzelliklerini hatırlatır.
Çikolatanın buram buram kokusu pastanelerden süzülürken, bir fincan kahve eşliğinde Carouge'un bohem ruhu sizi sarar. Cenevre, bir şehirden fazlasıdır; o, kalbinize usulca dokunan hem dingin hem coşkulu bir masaldır.
Yıllardır içinde yaşadığım Cenevre kenti, iyi ya da kötü birçok açıdan dünyada önemli ayrıcalıkları olan bir kenttir. Yüksek bir yerden bakıldığında, usta bir ressamın çok boyutlu, muazzam bir manzara tablosunu anımsatır. Akıntılı ve berrak Léman Gölü'nü çevrelemiş Cenevre kentinin, birtakım modern kentler gibi gökdelenleri yoktur.
Beş-altı katlı binalardan oluşan kentin yeni mimarisi, eski mimarisine uygun, oldukça planlı ve sade inşa edilmiştir. Taşlardan özenle inşa edilmiş eski binaların altında, toprağın ezildiğinin izlenimini edinir insan. Modernlik, eski ile yeninin buluşturulmasıysa, modernlik Cenevre mimarisinde de ifadesini buluyor.
Üstünden martılar uçuşan Rhône Nehri, Lozan topraklarında göle girerek akışını gölde sürdürüp Cenevre'nin içinden Fransa topraklarına, oradan Akdeniz'e doğru ağır aksak ilerler.
Kentin iki yakası, birçok köprü ile birbirine bağlanmıştır. Kim bilir ne aşkların, pazarlıkların yaşandığı gecelerinde, lüks dairelerinden göle yansıyan kentin alacalı ışıkları, gölde dans ederek büyülü bir atmosfer oluşturur adeta. Kenti çevrelediği gölün ortasında 140 metre yükselen fıskiye, Cenevre'nin simgelerindendir.
Göldeki gamsız yüzen kuğular ve ördekler, öteden beri gölün dokunulmaz sakinleridir. Birçok açıdan uluslararası özelliği olan bu kent, başta Lenin olmak üzere çok sayıda devrim önderine ev sahipliği yapmıştır. Jean Calvin'in 1559'da kurduğu Cenevre Üniversitesi, dünyanın birçok yerinden öğrenci çekip Fransız Devrimi'nin önderlerini etkilemiş Jean-Jacques Rousseau gibi birçok ünlü yetiştirmiştir.
Ulaşımı rahat, çevreciliğe önem veriliyor. Sakin ve güvenlidir Cenevre. Sokakta, göl kıyısında ya da bir barda bir milyardere, bir krala, kraliçeye, bilmem nerenin emekli diktatörüne, ünlü hırsızına ya da kralına, kraliçesine rastlayabilirsiniz. Bunların bu ülkeye getirisi olduğundan, kent güvenliğiyle rüştünü ispatlamalı. Paraların geldiği yer güven vermeli.
Farklı uluslardan göçmen işçilerin ve uluslararası birçok kurumun Cenevre'de olması, adeta bir halklar mozaiği oluşturmuş. Cadde ve bulvarlarında gezerken, farklı uluslardan insanları ulusal kıyafetleriyle görür ve farklı dillerden konuştuklarını duyarsınız. Bu çok kültürlü, kozmopolit kentte, görünürde ırkçılık yok denilecek kadar fark edilmez, ancak içinde yaşadığınızda örtülü, rafine bir ırkçılığın olduğunu görürsünüz. Irkçılığa karşı mücadele eden birtakım güzel insanları da vardır elbette bu güzel kentin.
Müzeleri, tiyatroları, sanat galerileri, doğal parkları ve kiliseleri görülmeye değer.
Birçok özelliğinden ötürü çeyrek milyonluk bu kent, dünyanın belli başlı on milyonluk kentleri kadar tanınır dünyada. Birleşmiş Milletler (BM) ve ona bağlı CHR, ILO, WHO gibi önemli uluslararası teşkilatların yanı sıra, Uluslararası Kızılhaç (CICR) teşkilatının merkezi Cenevre'dedir.
Teşkilatın kurucusu İsviçreli Dr. Henri Dunant, 1859'da Solferino Savaşı'nda üç günde binlerce insanın nasıl vahşice öldürüldüğünü ve binlerce yaralının feryatlar ve iniltiler içinde ölüme nasıl terk edildiğine tanık olur. Bu kural tanımaz, vahşi, barbar ve acımasız savaş üzerine yazdığı kitap, Avrupa'da büyük bir yankı uyandırır.
Dr. Dunant, kitabının bir bölümünde savaşları tümden durdurmanın mümkün olmadığını, ancak savaşlarda vahşeti azaltmak, yaralıları tedavi etmek, esirleri öldürmemek ve sivilleri korumak için uluslararası bir teşkilatın kurulmasını önerir ve Kızılhaç'ın kurulmasına öncülük eder. Cenevre Konvansiyonu da bu amaç doğrultusunda geliştirildi. Dr. Henri Dunant, ülkesinde ve dünyada saygıyla anılmaktadır.
Cenevre tarihinde, birçok uluslararası antlaşma ve görüşmelere ev sahipliği yapmış ve yapmakta olan bir kantondur. Birçok nedenden zengin turizmi olan Cenevre; üretilen marka saatler, çikolata, müzik aletleri, bankacılık, sigortacılık, mücevher piyasası ve 15 bini aşkın bitki yetiştiren Botanik Bahçesi ile ünlüdür.
Cenevre kenti, İsviçre'nin konfederatif sistemi gereği yirmi altı kantondan biridir. 8 milyonluk nüfusu ile Alp Dağları'yla çevrili İsviçre'de Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romansça dilleri resmi olarak konuşulur. Her kanton kendi dilini konuşur, fakat diğer dillerde bürokraside kullanılır. Bu dillerde eğitim görülür ve yayın yapılır. Cenevre, Fransızca konuşan bir kantondur. Her kanton gibi Cenevre de özerk olduğundan, yerel parlamentosu ve tüm ulusal kurumları vardır.
Aklıma, "Kürt dili eğitim dili olursa ülke bölünür" diyen birtakım Türkler geldi. Bunlar bilmeli ki aksine bölünmeye götüren yasaklardır. 800 yıllık konfederal yapısı olan İsviçre bölünmüyor ve çok daha sağlamdır. Hatta İsviçre Anayasası'nda, "Her kanton bir referandum ile çoğunluğu sağlaması durumunda ayrılma hakkına sahiptir" maddesi olmasına rağmen hiçbir kanton ayrılmaya gerek görmemiştir.
Bu olguya dair bölünmenin örneklerinden biri de Yugoslavya'dır. Eski Yugoslavya'da, Tito öncülüğünde çok farklı milletler bir federasyon kurmuştu. Her milletin ulusal özerklik hakları tanındığı için asla sorunlar çıkmazdı. Fakat Tito'nun ölümünden sonra Sırp ırkçıları, milletlerin ulusal haklarını kısıtladığından ötürü federasyon iç savaşa sürüklendi.
Cenevre'de 4 bini aşkın Kürt yaşıyor. İki derneği var. Cenevre kantonu, ana dilde eğitim görmek isteyen yabancı topluluklara sınıf ve öğretmen ücretlerini ödüyor. Aziz Kalo'nun öncülüğünde, şimdilik bir sınıf Kürt çocukları haftanın belli saatlerinde Kürtçe öğreniyorlar. Bunun birkaç sınıfa çıkarılması planlanıyor. Son yıllarda Birleşmiş Milletler toplantılarına dönem dönem 15'e yakın Kürt katılıyor. Bunun çok daha profesyonel bir kurumlaşmaya dönüşmesi öngörülüyor.
Yaşadığı yabancı bir kent nasıl olursa olsun, insan yine de doğup büyüdüğü ülkenin özlemini çeker derinden. Hele bu ülke tutsak bir ülkeyse.
İsviçre'nin devlet yapısı, konfederasyon modeline dayalı, federal bir parlamenter demokrasidir. Resmi adı İsviçre Konfederasyonu (Confederatio Helvetica) olan ülke, benzersiz bir yönetim sistemiyle dikkat çeker. İşte İsviçre'nin devlet yapısının temel özellikleri:
Federal yapı
İsviçre, 26 kantondan oluşan bir federal devlettir. Her kanton, kendi anayasasına, hükümetine, parlamentosuna ve mahkemelerine sahiptir. Kantonlar; eğitim, sağlık, güvenlik ve vergi gibi birçok konuda önemli ölçüde özerkliğe sahiptir.
Federal hükümet, dış politika, savunma, para politikası ve ulusal yasalar gibi alanlarda yetki sahibidir.
Doğrudan demokrasi
İsviçre, dünyada doğrudan demokrasi unsurlarının en yoğun uygulandığı ülkelerden biridir. Vatandaşlar, federal ve kanton düzeyinde referandum ve halk inisiyatifi yoluyla yasama sürecine doğrudan katılabilir.
Halk İnisiyatifi: 100.000 seçmen, yeni bir yasa önerisi sunabilir.
Referandum: Vatandaşlar, parlamentonun kabul ettiği yasaları oylamayla reddedebilir veya onaylayabilir.
Bu sistem, halkın siyasi süreçlere aktif katılımını sağlar ve İsviçre'nin politik istikrarının temel taşlarından biridir.
Federal Hükümet
Federal Konsey (Bundesrat): İsviçre'nin yürütme organıdır ve yedi üyeden oluşur. Her üye, bir bakanlık (departman) yönetir. Konsey, toplu bir şekilde devlet başkanı gibi hareket eder.
Başkanlık Sistemi: Federal Konsey üyelerinden biri, bir yıllık süreyle Federal Başkan seçilir. Ancak bu makam semboliktir ve yürütme gücü tüm konseye aittir.
Uzlaşma Kültürü: Konseyde genellikle dört büyük siyasi partiden temsilciler bulunur ve kararlar konsensüsle alınır. Bu, İsviçre'nin "sihirli formül" (Zauberformel) olarak bilinen siyasi denge ilkesine dayanır.
Parlamento
İsviçre Federal Parlamentosu, iki meclisten oluşur:
Ulusal Konsey (Nationalrat): 200 üye, nüfusa göre kantonlardan seçilir.
Kantonlar Konseyi (Ständerat): 46 üye, her kanton eşit temsil edilir (tam kantonlar 2, yarı kantonlar 1 üye).
Parlamento, federal yasaları çıkarır ve hükümeti denetler.
Yargı sistemi
Federal düzeyde en yüksek mahkeme, İsviçre Federal Yüksek Mahkemesi'dir. Bu mahkeme, federal yasaların anayasaya uygunluğunu denetler, ancak anayasal değişiklikleri inceleme yetkisi yoktur (doğrudan demokrasi nedeniyle).
Kantonlarda ise yerel mahkemeler bulunur.
Çok dillilik ve kültürel çeşitlilik
İsviçre, dört resmi dile (Almanca, Fransızca, İtalyanca, Romanşça) ve çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Bu çeşitlilik, federal yapının ve özerk kantonların temelini güçlendirir.
Her kanton, kendi kültürel ve dilsel özelliklerini korur.
Siyasi istikrar ve tarafsızlık
İsviçre, 19. yüzyıldan beri tarafsızlık politikası izler ve uluslararası çatışmalara doğrudan katılmaz. Bu, devlet yapısının dış politikadaki temel ilkelerinden biridir.
Siyasi sistem, uzlaşma ve istikrar üzerine kurulu olup, koalisyon hükümetleriyle yönetilir.
Cenevre'nin ve İsviçre'nin devlet yapısı; federalizm, doğrudan demokrasi ve uzlaşma kültürü üzerine kuruludur. Kantonların özerkliği, halkın siyasi katılımı ve toplu yönetim anlayışı, ülkeyi dünyada benzersiz bir demokrasi örneği haline getirir.
Cenevre, İsviçre'nin batısında yer alan bir kanton ve Avrupa'nın en önemli finans ve diplomasi merkezlerinden biri olarak ekonomik konumunu; uluslararası kuruluşlara (örneğin Birleşmiş Milletler Avrupa Karargâhı) ev sahipliği yapması, özel bankacılık sektörü ile küresel sermaye akımlarının yarısından fazlasını yönetmesi ve emtia ticareti gibi yüksek katma değerli sektörlerle pekiştirmiştir; bu sayede İsviçre kantonları arasında kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) bakımından önde gelen konumdadır ve 2022 verilerine göre yaklaşık 110 bin İsviçre Frangı (yaklaşık 125 bin ABD doları) seviyesine ulaşarak ulusal ortalamanın 89 bin 783 ABD dolarının oldukça üzerinde bir refah düzeyi sunar.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)