Türkleştirilen Kraliçe Puduhepa
Bugünkü yazımda siz sevgili okurlara tarihe adını altın harflerle yazmış Hurrilerin kraliçesi Puduhepa'dan bahsedeceğim. Bu tarihi şahsiyeti neden kalema aldığıma kısaca değinmek istiyorum.
Kürtlerin tarihlerine yeterince sahip çıkamamasından kaynaklı bazı Türk akedemisyenler "kısık bir sesle" Hurrilere değinmişlerdir. Çoğu zaman olduğu gibi Anadolu kelimesinin kurtarıcılığına başvurarak Puduhepa'yı da Türkleştirerek geleneği devam ettirmektedirler.
Bu çabanın altında yatan temel gerekçe: 1930 yılında kadın hakları noktasında Amerika taklid edilerek "Demokratız!, Eşitlikçiyiz!" propagandasıyla batı dünyasını kandırıp yeni rejimlerine meşruiyet sağlamaya çalışmaktır.
Şimdi, tarihi gerçeklerden uzak bu iddiayı gerçeklerle buluşturacağız.
İsmi M.Ö. 2000’li yıllarda Kizzuwatna, M.Ö 1000’li yıllarda Kilikya ve günümüzde Çukurova olan Hurrilerin kültür ve din başkenti olan bölgedir. (Büyük Tirigan bu bölgede 8 yıl hüküm sürdüğü için Ermeniler de bu bölgede hak iddia etmektedirler.)
Peki, Puduhepa’nın hikâyesi nedir?
M.Ö 13. yüzyıl’da Hurri devletçiklerinden olan Lawazantiya’da (Elbistan?) dünyaya geldiği düşünülmektedir. Evlenene kadar Kizzuwatna’da (bugünkü Adana şehri/Adana ismi Hurrice Adaniya’dan gelmektedir), tanrıça İştar/Šaušga’nın rahibeliğini yapmıştır.
Puduhepa ismi “Pudu” Hurri dilinden türemiş bir fiil kökü olup “Hepa” (Hepat) Hurrilerin baş tanrısının isminden almaktadır.
Hatta Hepat ismini bazı yabancı akademisyenler ve Onomastilçiler tarafından Tevrat’ta geçen “Eva” (Havva) isminin buradan geldiği söylenilmektedir.
Puduhepa’nın asıl hikâyesi III. Hattuşili ve kral olan kardeşi Muvatalli ile birlikte Mısır'a yapılan bir sefer dönüşünde tanrıçaya kurban sunmak için Lawazantiya şehrine uğrayıp tanrıçanın başrahibesiyle evlenmesiyle başlar.
Bu evliliğin temelinde hem aşk hem de politik bir karar olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca kralın bu evliliği meşrulaştırmak veyahut kolaylaştırmak için rüyasında bu evliliği Tanrıça İştar tarafından istenildiğini söylemiştir.
III. Hatuşuli ve Puduhepa ile evlenince kraliçe Hitit ülkesine gelin gider.
Bu evlilikle kraliçe olan Puduhepa “Kizzuwatna ülkesinin kızı”, “Kummani şehrinin kızı” , “Lawazantiya rahibi Bentisarri kızı”, “Lawazantiya şehri İştar’ın hizmetkârı” gibi isimlerle anılmıştır.
Kral ve kraliçenin bu evliliklerinden Tuthaliya, Nerikkali, Manefrue ve Gaşşuliviya adında iki erkek ve iki kız çocukları olur. Erkek ve kız çocukları politik amaçla evlendirilmişlerdir.
Puduhepa’nın isminin günümüze gelmesine neden olan Kadeş Barış Antlaşmasına değinmeden önce bu antlaşmanın ne şartlarda nasıl bir diplomasiyle başarılı olduğunu kısaca değinmek gerekiyor:
Mısır ve Hitit devletleri stratejik yer olan Rojava topraklarına sahip olup süper güç olmak için birbirine karşı savaşa tutuşmaları ve Tutankhamon'un ölümünden sonra eşi iktidarı ellinde tutmak için Hitit kralından bir oğlunu gönderip evlenmesini ister.
Hitit kralı, oğlunu Mısır’a gönderdiği sırada Mısır istihbaratı durumdan haberdar olup kralın oğlunu yolda öldürtürler.
İlişkilerin kopma noktasına geldiği sırada kral ve kraliçe devreye girer.
M.Ö 1270’te dünyanın ilk uluslararası anlaşması olacak olan Kadeş Barış Antlaşmasını imzalarlar.
Daha sonra aralarında ittifaklarını güçlendirmek için II Ramses’e kızları Manefrue’yi (gelin olmasıyla Maathorneferure ismini alacaktır) Mısır'a gelin gönderirler.
Puduhepa kral ile eşit sayılacak anlaşmaya mührünü basar. Bu şekilde tarihe geçer.
Bununla Puduhepa’nın hikâyesi bitmez, kraliçe Mısır kralı ile toplamda 13 defa mektuplaşmaya devam eder. Bu diplomatik mektuplar diğer krallar ile devam etmektedir.
Mektupların dili ve üslubu bakımından değerlendirildiğinde kullanılan dilin bugünkü diplomasi dilinden aşağı kalır olmadığı görülmektedir.
Puduhepa’nın kişiliğinin ne kadar güçlü olduğunu bizler Hurri kültürünü ve dinini Hitit Krallığına taşımasından bilmekteyiz.
(Bu hareketi bugün bazı Kürt tarihçilerin Hititlerin dinlerinden dolayı kendilerinin de Kürt olduklarına dair yanlış bir düşünceye sevk etmiştir.)
Puduhepa bununla yetinmemiş, Hurri dininin özeliklerini günümüze ulaştırmasına neden olan Kizzuwatna’daki tüm tabletleri kocasının ülkesine getirip kopyalatmıştır.
Hurriler hakkında bugün bazı şeyleri biliyorsak bu Puduhepa’nın ülkesine olan bağlılığından dolayıdır, kendisinin bu rolünü unutmamamız gerekiyor.
Kadın olarak kocasının katılmadığı ayinleri kendisi yönetmiştir. Günümüzde bir kadının ayine liderlik yaptığını düşünebilir misiniz? Bununla da yetinmez, önemli davalarda yargıçlık yapar.
Kısaca kraliçemizin hikâyesi böyledir.
Peki, Kürtler bunun farkında mı, kraliçelerini biliyorlar mı, antik dinlerinin ve kültürlerinin başkentlerinden haberleri var mı?
Umarım bir gün Kürtler de, İran’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Yunusi gibi; "Irak bizim kimlik, kültür merkezimiz ve başkentimizdir” açıklamasına benzer bir şekilde Kizzuwatna’yla (Çukurova) birlikte kraliçelerine sahip çıkarlar.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)