ABD’li diplomat Paul Bremer’in bir gazeteye verdiği röportajdaki bazı ifadeleri dikkatimi çekti. Çünkü O, Irak’ın bütünlüğünün en çok savunanlardan biriydi. Paul Bremer, şöyle diyor:
“Bugün Irak, Suriye ve Lübnan’da yaşananlar, sadece Sykes Picot Anlaşması’nın iflas etmesi değil, aynı zamanda bölgenin siyasi haritasının çöktüğünü ifade ediyor. Bölgede biraz istikrar sağlandıktan sonra, yıkılmak üzere olan yüz yaşındaki siyasi haritanın yerine, önümüzdeki yüzyıl için azınlıkların haklarını da gözönünde bulunduran yeni bir haritanın çizilmesi lazım.”
Bu sözler, Ortadoğu’ya yeni bir bakış gerektiği ve sürekli savaşlara sebep olan eski haritanın realiteye uymadığının bir göstergesi.
Bu bakış açısı, Kürtler’in bağımsızlık yolunda verdiği mücadeleyle tam uyum içinde. Kürtler’in bağımsızlığı, haritanın düzeltilmesi konusunda önemli bir yer alıyor.
Körfez’deki Arap ülkeleri ve bazı diğer ülkeler, bölgede mezhep dengeleri uğruna eskisi kadar Kürt devletine karşı çıkmıyor.
Eğer uluslararası toplum, bölge haritasının bütün dünyada şiddetin kaynağı olduğu gerçeğini görürse, bir adım atmış olur.
Irak – Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Kürdistan’a saldırıları, Kürdistan’ın batısında ve güneyinde büyük dramlara ve krizlere yol açtı. Kürtler isterlerse, saldırıları ve uğradıkları yenilgiyi bir zafere dönüştürebilir.
Kürdistan, yanan Ortadoğu bölgesinin bir parçası. Bu yangın sadece bölge halkını yakmakla kalmayacak, burayla bir bağı olan herkesi saracak. Radikal grupların bu bölgede yaktığı ateşin, El-Kaide’nin yaptığı gibi dünyanın en uzak köşesine de ulaşacağına kuşku yok.
Güney Kürdistan’ın yürüttüğü diplomasi, bu konuda iyi bir sonuç elde etti. Batılı ülkeler, yardım ediyor ve destek veriyor. Batı Kürdistan ise, Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) tekçi yönetim politikasından dolayı hala bu destekten uzak. PYD’nin bu politikasının, Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi (ENKS) çatısı altındaki partilerin siyasi ve sivil eylemler yapmalarına izin vermemesinin bedelini, Kürt milleti Rojava’da ağır bir şekilde ödüyor. Şimdi Güney’de uluslararası destekten dolayı IŞİD savunmaya geçerken, Peşmerge Güçleri saldırı pozisyonunda.
Bu hassas dönemde Kürtler arasındaki ihtilaf sadece Kürdistan’ın batısıyla sınırlı değil. Kürdistan’ın güneyinde de partiler arasında bir soğuk savaş söz konusu. Özellikle Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında hissedilen bu soğuk savaş, siyaseti olumsuz etkileyerek, bütün Kürdistan’ın aleyhine bir sonuç verdi.
Kürdistan Bölgesi ile siyasi ve ekonomi bir savaşa giren ve Irak’ın ortasına hükmedemeyen Bağdat yönetimi, Kürtler’in bu ihtilafından dolayı kibirli davranarak, Erbil’in hiçbir talebine kulak asmıyor.
Bu arada, Kürtler takdire şayan bazı tavırlar sergiledi. Değişim Hareketi (Goran) lideri Newşirwan Mustafa, partisi adına tek başına karşıladığı Irak Başbakanı Haydar Abadi’yle basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Şova dönüştürmedi. Edinen bilgiye göre Newşirwan Mustafa, Abadi’ye; “David Cameron, İskoçyalılar’ın büyük bir bölümü bağımsızlık isteyince onları cezalandırmadı, tam tersine halka hizmetlerini artırdı” dedi.
Öte yandan, KYB’nin Kürtler lehine tek adım bile atmayan Haydar Abadi’yi görkemli bir şekilde karşılaması ve medyada büyük yer vermesi, Abadi’nin konumunu Kürtler’e karşı güçlendiriyor.
KYB yöneticilerinden Mele Bahtiyar’in, Abadi’ye Kürtler’in şartlarını sıralaması ve yerine getirilmemesi durumunda, 3 ay sonunda hükümetten çekileceklerini söylemesinin de, takdire şayan olduğunu söylemeden geçmeyeceğim.
Sonuçta, bu dönemde Kürt siyasileri sorunları çözmenin ve durumu zafere dönüştürmenin yollarına bakmalı. Sorunları aşamamak ve halkla beraber üzüntüleri dile getirmek siyaseti sekteye uğratıyor. Bugün Kürdistan’ın, bölge yenide yapılanırken, her zamandan daha fazla çalışmaya ve iyi bir politika yürütmeye ihtiyacı var.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın