PKK’nin pastası

Türkiye’de 16 Nisan’da yapılan referandum sonucu PKK’yi zora soktu. PKK’nin, Erdoğan’dan daha iyi bir çözüm alternatifi olmamasına rağmen, Erdoğan’la mücadeleye devam etti.

 

Fakat bundan daha önemlisi, Kuzey Kürdistan’ın Erdoğan’ı daha zor bir sınava tabi tutmasıdır!

O da şu ki; Erdoğan’ın asıl sorunu, yaptığı açılımının değerini bilmeyen PKK’yledir.

 

Bu durumda Erdoğan’ın ya daha fazla burnu havada olacak, ya da onun gözünde iyi Kürt ona itaat eden Kürt olacak.

 

Erdoğan, referandumda seçmenin nabzını iyi tuttu. Zira Erdoğan, Türkiye’deki seçmenin geçmiş onlarca yılın karşılaştırmasını yaparak kendisini değerlendireceğini biliyordu.

 

Aynı Erdoğan girdiği bir seçimi Gülen’in desteğiyle kazanırken, sonraki seçimde Gülen’i hain ilan etti. Asker ve laik sisteme karşı zararsız görünen Erdoğan, daha sonra Ergenekon davasını başlatarak, askeri de cezaevlerine koydu.

 

Bir dönem PKK’lilerin kanını helal kılan Erdoğan, Türkiye’deki tüm siyasi parti ve kamuoyuna rağmen “Ucu açık bir süreci” PKK ile başlattı.

 

Türkiye’deki seçmenin ise, tüm bu yaşananlar karşısında Erdoğan ve partisi hakkında görüşleri olumlu-olumsuz değişmesine yetiyordu.

 

Ayrıca Erdoğan’ın gücü, Face Time aracılılığıyla halkı sokağa çağırarak darbe girişimini engellemesini de sağladı. 

 

Aynı Erdoğan, Kuzey Kürdistan’da Kürt hareketinin çözümü için Turgut Özal’dan sonra Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanı ve başbakanı olarak girişimde bulundu. Fakat PKK, bu durumu fırsat olarak görmek yerine, partinin içindeki Türk solu aklının Kuzey Kürdistan’da büyük bir fırsatı kaçırmasına sebep oldu.

 

Erdoğan’ın bazı dönemlerde HDP ve PKK’ye minneti söz konusuydu. Yaptığı planının uygulanmasına ilişkin işbirliği yapmak istiyordu.

 

Fakat PKK, Türkiye Meclisi’nde HDP’nin elde ettiği 80 sandalye ile Erdoğan’ı daha fazla Kürtlerin haklarını vermeye, Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürtleri ilk defa Türkiye Cumhuriyeti’nde yönetim savaşına sokmayı mecbur kılmaya çalıştı. Böylelikle “Kürt davası” hendek savaşı, polis ve askerlerin savaşına geri döndürdü.

 

Tüm bu yaşananların akabinde Türkiye yeni bir sürece geçti. Erdoğan ise daha fazla güçlenip, PKK’ye karşı da minnetsizleşti. Erdoğan artık sahip olduğu bu denli yetkiyle, Türkiye’yi üst seviyeye getirebilir, ya da sığlaştırabilir!

 

Erdoğan arzu etmesi halinde, Kuzey Kürdistan’da yeni bir barış süreci başlatabilir. PKK’nin geçmişte tek başına yediği pastada diğer Kürt tarafları da ortak olabilir. Bir diğer anlamda da PKK muhatap alınmayacaktır.

 

Türkiye’de anayasanın değiştirilmesi referandumunda “Evet” oyunu kullanan bir Kürt’ün mikrofonlara, sarfettiği, “ Kuzey Kürdistan’a, referandum sonucunda sinirlenen bir Erdoğan’ın olmasından ise, olumlu sonuç alan mutlu bir Erdoğan’ın kazandıracakları daha fazladır” sözleri oldukça dikkatimi çekti.

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)