Kerkük ALSAS, Kifri LOREN'dir!

Şair Esiri, Kerkük üzerine yazdığı bir şiirinde şöyle der:  “Kerkük Alsas, Kifri Loren'dir. Bu yüzden tüm Kürtler'in yüreği yanıktır".

 

Esiri, bu dizesiyle başladığı şiirinde sadece Kerküklü Kürtler’den söz etmiyor. Dünyadaki tüm Kürtler’den söz ediyor aslında.

 

“Unutmak” Ortadoğu’da bir gelenek haline gelmiş ve bu sadece bir milletin, bir partinin  değil bütün milletlerin kültüründe yer edinmiş artık. Ortadoğu’da çoğu politikacı, yönetime gelmek için halka vaadettiği güzel şeyleri daha sonra rahatlıkla unutabiliyor.

 

Esiri, şiirinde başta Kerküklüler olmak üzere geçmişte ve bugün verilen tüm kurbanlardan sözediyor. Ne yazık ki binbir vaatle  yönetime gelen liderler, verilen kurbanları unutuyor. Ya da hatırlamak istemiyor.

 

Kerküklüler tarihin her safhasında bir felaketle yüzyüze kalmıştır. Geçmiş ve şimdiki Arap politikaları… Toplu katliamlar… Petrollerinin yağmalanması ve buna benzer sayısız vaka. Günümüzde ise Kerküklüler’in, birgün gelip de Kerküklü olmaktan “gurur” duyacakları bir rüyalarının olmaması ne kötü.

 

Kerkük halkı geçmişte verdiği kurbanlara ve yaşadığı trajedilere rağmen, bugün “Nerede o eski günler!” diyor. Evet! İnanılacak gibi değil ama Kerküklüler o karanlık ve acı dolu geçmişi özlüyor.

 

Her yönetimin esas amacı halkının yaşam koşullarını iyileştirmektir. Bir diğer anlamda halka geçmişi unutturmak, müreffeh bir gelecek sunmaktır. Siz hiç Malezya halkının, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ve Finlandiya halkının kötü günlerine özlem duyduğunu gördünüz mü?

 

 

Sözkonusu ülkelerin vatandaşları  geçmişe özlem duymuyor çünkü şimdiki koşulları çok daha iyi. Kerkük halkının bir bölümü savaştan dolayı halen topraklarında esir durumdayken, bir bölümü ise evini barkını bırakmak zorunda kaldı.

 

Kürt siyasi partilerinin de dillendirdiği gibi bölgede “kimlik”ten öte bir sorun yaşanıyor. Arap Sünniler, Türkmen Sünniler ve Arap Şiileri, Türkmen Şiiler, her biri ayrı bir kimlik talep ediyor. Kerküklüler’in bu farklı kimlik arayışını düşününce insan ister istemez çaresiz ve umutsuz kalıyor.

 

Keşke Kerküklü aydın ve şairler bu farklı gruplar karşısında, “Kerkük Sanat ve Edebiyat Topluluğu”adı altında biraraya gelselerdi. Ve bu grupta yer alanların kimlikleri saklı olsaydı. Kimse bir diğerinin kimliğini bilmeseydi. Sahip oldukları kültürü yansıtmakla uğraşsalardı keşke.

 

Bölgede yaşananlara rağmen sizce Kerküklüler geçmişe özlem duymaktan vazgeceçek mi?

 

 

Not1: Fransa toprağı olan Alsas-Loren bölgesi, 1871’de Fransa ile Almanya arasında imzalanan Frankfurt Barış Antlaşması’yla Almanya’nın bir eyalati oldu. Ancak Loran’in küçük bir kısmı Fransa’ya bırakıldı. Şair Esiri, Kerkük üzerine yazdığı şiirinde bu duruma atıfta bulunur.

 

Not2: 1976’ya kadar Kerkük’e bağlı olan Kifri, Saddam Hüseyin rejimi tarafından alınan bir karar doğrultusunda Diyala’ya bağlandı. Ancak Süleymaniye’nin kontrolü altında ve bu ilin bir ilçesi olarak görülüyor. İlçede okullardan hastanelere kadar bütün kurumlar Kürdistan Bölgesi’ne bağlı. 

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)