Serseriler birliği

25-09-2015
Selahattin Çelik
A+ A-

 

17.12.2014'te Almanya'da Muhammed Taha Gergerlioğlu (59), Ahmet Duran Y. (58) ve Göksel G. İsimli Türk vatandaşları ajanlık suçlamasıyla tutuklandılar. 8.09.2015'te yargılanmalarına başlandı (Mainz-Koblenz).

 

"Büyük abi" lakaplı Gergerlioğlu, grubun şefi durumunda. Güya konfeksiyon tüccarı. Rheinpfalz eyaletinde Bad Dürkheim'da 25 bin Euro sermayeyle bu amaçlı bir de şirket kurmuşlar. Telefon konuşmaları Alman dinlemesine takılmış, neticede üçlünün yasadışı işler yaptığı, Kürt kurumları ile politik şahsiyetleri hakkında bilgi edinme faaliyeti içinde oldukları netleşmiş.

 

Alman "Focus" dergisi, 04.07.2015 nüshasında üçlünün MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a bağlı olduğunu yazdı, amaMonchengladbach-Rheindahlen'da "Allied Command Europe Rapid Reaction Corps"ta (Avrupa Müttefik Komutanlığı Çevik Mukabele Kolordusu) bağlantı subayı olarak çalışmış Fidan'ın Almanya'yı iyi tanıdığını da ekleyerek.

 

Türk ajan ağının bu üç kişiyle sınırlı olmadığı kesin. Muhtemelen Almanlar sadece bir uyarı yapıyorlar. Ancak şu ilginçlik dikkati çekiyor: "Şebeke Cumhurbaşkanlığı gizli fonundan besleniyor" suçlamasına rağmen, Erdoğan hiç ses vermiyor(?)

 

AKP-MHP rekabeti

 

Bilindiği gibi sadece Almanya'da üç milyon cıvarında Türk ve Kürt yaşamaktadır. Bu büyük bir ekonomik ve siyasi güçtür. Başından beri MİT, dini görüşlü (Milli Görüş) ve ırkçı örgütler (MHP) yoluyla Türk kitleler içinde etkilidir.

 

1970'lerde daha çok solcu örgütler hedefti. 1980 ve 1990'larda Kürtler baş hedef oldular. Özel Harp Dairesi (ÖHD), MİT ve TİB (Toplumlar İlişkiler Başkanlığı, 1982) yoluyla o çalışmayı yürütüyordu. Türk konsoloslukları, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Tanıtma Vakfı, MHP (Avrupa Türk İslam Birliği, ATİB), camiler, ticari şirketler, spor kulüpleri ve daha pek çok kuruluş bu ağın içindedir.

 

Ülkeleri Türk devletinin oyun alanı dönüşmüş Batı Avrupa hükümetleri, Türkiye'nin NATO üyeliğinden dolayı, Türklerin "yaramazlıklarına" göz yumuyorlardı.

 

Neticede; AKP iktidarı da önceki hükümetlerin geleneğini sürdürmüş ve Avrupa ülkelerinde gizli örgütünü kurmuş gözüküyor, hem de aynı araç ve yöntemlerle. Ancak AKP'nin rakibi vardı, o ve MHP şiddetli bir rekabet içindeler.

 

Osmanlı Ocakları

 

7 Haziran seçimleriyle PKK ile Türk devlet güçleri tekrar çatışmaya başladı. Savaş ölülerinin sayısı her geçen gün arttı. Kürdistan'da ırksal nedenli saldırılara maruz kalan bir tek Türk bile yokken, Türkiye'de ırkçılar sokağa döküldü. Polis korumasında ve ellerinde Türk bayrakları, Kürtlerin ev ve işyerleri ile Kürt parti bürolarına saldırdılar. Saldırganlar, yıkma ve öldürme özgürlüğüne sahiptiler.

 

Kendilerine "ülkücü" diyen MHP'lilerin ve BBP'nin Nizami Alem Ocakları'nın (sonra Alperenler Derneği) saldırılarını biliyorduk. Ama bu "yeniler"? Kendilerine "Osmanlı Ocakları" ismini takmışlardı. Çok açık, bunlar AKP iktidarının ürünüdür.

 

Bunlar sadece Türkiye'de değil, Batı Avrupa ülkelerinde de Kürtlere saldırılarla varlıklarını ilan ediyorlardı. İsviçre'nin Zürih ve Bern, Almanya'nın Mannheim, Hannover ve Köln şehirlerinde ve daha birçok yerde bu tür saldırılar oldu. Mannheim'daki şu ilginçlik dikkat çekicidir: Irkçı Türk gösterisini, kendilerine "Osmanen Germania" (Almanya Osmanlıları) diyen ilginç kıyafet ve biçimli gençler koruyordu! Ki aynı örgüt İsviçre ve başka ülkelerde de kurulmuştu. 

 

Irkçılık, çılgınlık ve yozlaşmadır

 

MHP'nin komando kampları 1968'de kurulmuş, iki yıl içinde 7 bin genç o kamplardan geçmişti. ÖHD kadroları, sol, Kürt ve Alevi düşmanlığı üzerine kurulu ırkçı zehirle o gençleri insan öldürme taktikleriyle eğitmişlerdi. Sonuç, 12.09.1980 darbesinden önceki sadece iki yıl içinde 5 binden fazla insanın katledilmesiydi.

 

1990'larda MHP'lilerin yönü tamamen Kürtlere çevrildi. Bir rakibi vardı: BBP. Kirli işlerde ve faili meçhul cinayetlerde büyük vurgun vardı. Bu bir açık artırmaydı, kan içicilik ve talan rekabetiydi.

 

Özel timler, JİTEM timleri, Mehmet Ağar'ın Özel Birliği, elemanlarını MHP ve BBP'den temin ediyorlardı. Irkçı tetikçiler, Kürt aydın, politikacı ve iş adamlarının ölümünde, Ermeni-Azeri savaşında yer alıyor, Bakü'de darbe girişimine katılıyor, Batı Avrupa ülkelerinde Ermeni ve Kürt kişi ve kurumlara yönelik saldırılarda yer alıyorlardı. Mehmet Eymür, Korkut Eken, Metin Günyol, Kaşif Kozinoğlu gibi yöneticileriyle MİT, bu faaliyetlerin koordinatörlüğünü yapıyordu.

 

PKK ile çatışmalarda hayatını kaybeden asker ve polislerin cenaze törenlerinde taşkınlık, ırkçıların işleri arasındaydı. Onlar "ya sev ya terk et" sloganını Vietnam savaşı nedeniyle Amerikalı muhafazakarlardan alıyor, Kürtlere saldırı sloganı haline getiriyorlardı. 1990'larda Türkiye'nin birçok şehrinde Kürtler mal ve canlarıyla bu saldırıların hedefi oldular. Türk bayrağı her defasında ırkçı saldırıların parolası ve dopingiydi. 1999'da Öcalan'ın tutuklanmasında bu ırkçı saldırganlık zirve yaptı. Kürtler bu resmi hiç bir zaman unutmamalılar.

 

Mafya da bu kirli ağın bir bileşeniydi. MİT memur atar gibi mafya işlerini Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz, Sedat Peker, Nurullah Teyfik Ağansoy, Ali Yasak gibi MHP'liler arasında paylaştırdı. Sermaye, kan ve çürüme birbirine karışmış, Kürt halkına karşı Türk iktidarlarının kimliği olmuştu.

 

Bu durumda mafyasız iktidar mümkün müdür? Çarpıcı bir örnek olarak; Sedat Peker polis ve MİT'in adamı ve bir MHP'lidir. Ergenekon davasından tutuklandı ve yargılandı. Liberal aydınları etrafından uzaklaştıran Erdoğan onunla ilişki kurdu, birlikte basına poz verdiler (15.06.2015). Peker ve onlarca mafya elemanı, artık Erdoğan'ın prensleriydiler. Ne "onurlu" bir dönüşüm, değil mi?

 

Hangisi daha tehlikelidir?

 

Osmanlı Ocakları kuruluşunu Ocak 2015 olarak veriyor. Tarihi 2009 olarak verenler de var. Fakat yukarıdaki gelenek, miras ve kitleye dayandığı için, daha gerilere gitmektedir. Diyebilir ki Erdoğan ikidarı çoktan kendi derin merkezini oluşturmuş ve onun örgütlerini kurmaktadır.

 

MHP komandoları, doğrudan doğruya bir ÖHD gücüydü ve halen de o ilişki mevcuttur. BBP çoktan AKP iktidarı kulvarına kaymıştır. Osmanlı Ocakları, insan malzemesi lümpen olan Türk dini gericilik ve ırkçılığının bir sentezidir. Ayrıca AKP iktidarının elinde DAIŞ ve diğer Cihadi gruplar vardır. Bu nedenle aynı kumaştan gelmelerine rağmen, AKP’nin serserilerinin, MHP'ninkilerinden daha tehlikeli olabileceğini söyleyebiliriz.

 

Olay, İngilizlerin "Black and Tans" (Siyah ve Haki) birliklerini anımsatıyor. İngilizler, bu özel askerlerden 8 bin kadarını Kuzey İrlanda'ya göndermişlerdi. Bunların özelliği İrlandalı sivillere karşı başvurdukları haydutluk, vahşet ve katliamlardı. Bunlar, Almanların "Haki Yakalılar"ının öncülleri olmuşlardı. Alman Haki Yakalıları, 1919'da Berlin'de Alman sosyalist hareketinin liderlerini katletmiş, lağımlara atmışlardı. Haki Yakalılar, Hitler Nazizmi'nin yükselmesinde sokak gücü olarak büyük rolleri olan SA'ların (Hücum Birlikleri) öncülleri olmuşlardı.

 

Hele bakın, başlarda etrafına umut dağıtan Erdoğan hangi yola sapmış ve geleceğini neye bağlamış!

 

Nereden nereye

 

Hırsızlık ve yozlaşma açısından AKP iktidarı, 1923-1945 CHP iktidarını geride bırakmıştır.

Hukuksuzluk açısından AKP iktidarı, önceki tüm iktidarları geride bırakmıştır.

Vahşet açısından AKP yönetimi, generallerin iktidarlarını bile geride bırakmıştır.

Irkçılık açısından AKP iktidarı, MHP'yi tahtından indirmiştir.

Bunları üst üste ekleyelim; Erdoğan iktidarının övülmeye değer, kirlenmeyen bir yanı kalmış mıdır?

 

Osmanlı Ocaklarını serseri olarak adlandırdım. Çünkü tüm ırkçı ve dikta yönetimlerde, sokak gücünü lümpenler oluşturmaktadır. İnsan AKP iktidarındaki değişmeleri gözönüne getirdiğinde, "serseri ismini asıl hak eden kim" sorusunu sormadan duramıyor.

 

Konu ister istemez şu soruları gündeme getiriyor:

 

- Alman istihbarat bilgilerine göre, AKP'nin MİT'i 2011'den beridir Kürtlere karşı Avrupa'da faaliyet yürütüyor. Bu faaliyet Paris'te üç Kürt kadın siyasetçinin öldürülmesi olayından (10.01.2013) kopuk düşünülebilir mi?

- Madem ki DAIŞ ve diğer Cihadi gruplar MİT'in ilgi alanı içindeler, Suruç Katliamı (20.07.2015) ve HDP'ye yönelik katliam girişimleri (5.06.2015, Diyarbakır ve diğerleri), bu ilişkinin ürünleri değiller mi?

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli