Otokrasi aşkı

Sessizlik var. "Fırtınadan önceki sessizlik" diyeceğim, ama nerede o babayiğit? Gerçeği şu: Herkes Erdoğan'ı bekliyor. Zira artık her şey, o. Genelkurmay ve parlamento değil, artık sadece saray karar merci. Başbakan ve bakanlar değil, artık saray danışmanları söz sahibi. Köylere kadar her şeyi etkileyecek merkez değişimi.

 

Otokratlar benzerdir

 

Güvensizdirler. Korku içindeler. Çevrelerini aileleriyle sararlar. Bu peşmürdeler, büyük ideolog, siyasetçi ve işadamı gibi sıfatlarla topluma bela edilirler.

 

Yağcılar, muhbirler, ikbal avcıları, diğer halkadır. Bu düşkünler, her kötülüğü yapmaya hazırlar. Ahlak mı? Onu unutun.

 

Otokrat, kutsaldır. O, yer ile gök arasındadır. Anne, baba ve çocukları, hatta yakınları kutsallıktan paylarını alırlar.

 

Otokrat yoldaşlarıyla iktidar olur, onları yiyerek iktidarda kalır.

 

Gençlere ihtiyacı vardır. Gençler ateşlidirler. Sloganlarla, başkan mitiyle uyuşurlar. Onlarla eskiler halledilir, ta ki sıra onlara gelene kadar.

 

Çevresine teknokrat ve bürokratların en âlâlarını toplar. Vatanseverliklerinden, bazıları da hırslarından tuzağa düşerler. Onlardan korkmaz. Onların kendisine muhalif olamayacağından emindir.

 

Toplumun babasıdır o. Yavrularını yalanlarla aldatır. İşgal ve soykırım, başarı ve zafer yapılır, Saddam kendini Selahaddin Eyyubi ve Hammurabi ile bir görüyordu.

 

Sokak gücü otokrasinin olmasa olmazlarındandır. Arpalık elinde, her devrin katillerini toplar. Sokağa, muhalife salar.

 

O, büyük olayların adamıdır. Seçim mi? O, "yüzyılların seçimi"dir. Yeni sistem mi? O, "dünya sistemini değiştirmenin başlangıcı"dır.

 

Otokrasi, gerginlik demektir. Kavgacı dil, ırkçı kulların hoşuna gider.

 

Ülke sınırları egosuna dar gelir. En iyi dünya Müslümanlarının lideri olmaktır. Ama şu Yemen, Myanmar, Çin ve Rusya Müslümanları olmasalar olmaz mı?

 

Hata yapmak mı? Yapmaz! Hata ve yanlıştan muaftır o. Hep doğruyu söyler ama "şu hainler"! İç tasfiyeler için bulunmaz fırsat.

 

"Düşman", otokratın ikizidir. Zehirlediği kitlesinin öfkesini boşaltmalıdır. Günah keçisi, hep Kürtlerdir. Kürt’ü kendinden aşağı görür. Onu öldürmeyi kendinde hak görür. Zaten başkasına gücü mü var?

 

Kürtlerin koşulları bellidir. Köleler. Ama köleliği kabul etmiyor, fırsatını bulduklarında ayaklanıyorlar. Peki ya siz Türkler? Güya özgürsünüz. Değerlerinizi nasıl da çiğnetiyorsunuz. Kim zavallı? Kim gerçek köle?

 

Buna rağmen neden o aşk?

 

Neredeyse ikiyüz yıldır Türk egemenleri arasında iktidar kavgası var. Son raund: Muhafazakarlar, Kemalistleri tuşa getirdi.

 

İki cephe de aynı sömürgeci programla hareket ediyor. Muhafazakarlar, "Genişletilmiş Misak-ı Milli" ile onu daha ileri götürmek istiyorlar. Erdoğan otokratizmini, "Kemalizmin Yeni Versiyonu" olarak isimlendirebiliriz.

 

İç dış pek çok faktörü ekleyebiliriz. Ama şu net, Türk otokrasisi; ırkçılıktır, keyfi hukuktur, bunalımdır, komploculuktur, halklararası düşmanlıktır, savaştır, ölümdür, intihardır. O ve demokrasi, o ve barış, birbirine hiç uymuyorlar.

 

Sözün tek kişiye ait olduğu her egemenlik, diktatörlüktür. Her diktatörlük, her beddua, niteleme, kınama ve tepkiyi hak ediyor.

 

Peki otokrasiyi onaylayan Türkler, tarihi bilmiyorlar mı? Nasıl isimlendireceğiz? Bazen toplumlar kaşınır. Bedeli ağır olur. Kim bilir? Belki de tarihsel haksızlığı düzeltmek için bugünkü uğursuzluk gereklidir.

 

Seçenek, Kemalizm değildir

 

Kürtler, Kemalizmin talan, diktatörlük, uydu parlamento, komploculuk, muhaliflerin katledilmesi, ırkçı hukuk sistemi ve basın, demokrasi düşmanlığı olduğunu, laiklik adı altında kadınlar dahil toplum devletin kölesi haline getirildiğini, soykırımla Kürt halkının inkarını hedeflediğini çok iyi biliyor.

 

Kemalist sistem ömrünü doldurmuştur. Erdoğan'a başarı yolu açan da budur. Mevcut otokrasinin alternatifi, miadını dolduran sistem olmamalıdır. CHP, kadavrayı diriltmek peşinde.

 

CHP, Kürtlerin adını ağzına almaya cesaret edemiyor. Güney Kürdistan gerçeğini kabul etmiyor. Onlarla ilişki kurmuyor. CHP'nin başındaki kişi, halen Kürt olduğunu söyleyemiyor.

 

Kürt şehirleri bombalanıp viran edilirken ses çıkarmadı.

 

HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına destek verdi. Onlar tutuklandı ve hapiste olmaları referanduma olumsuz yansıdı.

 

İktidarın 15.07.2016 darbe oyununa destek verdi.

 

Türk ordusunun Carablus-Bab operasyonuyla Kürtlere saldırmasına destek verdi. Bugün de kuzeyde, güneyde ve batıda Kürdistan'ın bombalanmasına destek veriyor. En son Şengal ve Derik'teki Kürt ölümlerini selamladı.

 

Yaptığı hileli referandum sonuçlarını ve otokratik rejimi meşrulaştırmaktır.

 

Otokrasi yenilmez değildir. Ama Kürtlerin haklarını da aşikarca onaylayan demokratik bir program ve yeni bir toplumsal mevzilenmeyi sağlama koşuluyla.

 

Referandumdaki "hayır" oylarının mesajı, bu beklentidir. Yurtsever ve demokrat güçler aman dikkat! Başarınızı CHP ırkçılarına yedirmeyin!

 

Bizi utanca boğmaya hakkınız yok

 

Türk savaş uçaklarının Şengal ve Derik'i bombalamasından bahsediyorum. Ölenler peşmerge ya da gerilla, tümü Kürt özgürlük savaşçılarıdır. Saldırı hangi Kürt örgütünü hedeflerse hedeflesin, Kürt halkına karşı yapılmıştır.

 

Kayıplarımız acıdır. Ama tutumumuz daha acı vericidir. Varlığımıza yönelik saldırı var, protesto edemiyoruz. Biri dışında tüm Güney Kürdistan partilerinin saldırıyı mahkum eden açıklaması var ama basınımızda yer almıyor. Bunun yerine, birkaç tabela partisinin Türk devleti yerine, bir Kürt örgütünü kınayan açıklaması. Ve Türk ordu propaganda verilerinden ölülerimizin sayısı...

 

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)