Kürt eliyle Araplaştırma!
Kürdistan Bölgesi’ne göçzedelerin dalgalar halinde sığınması hükümet ve halkın omuzunda büyük bir yük oluşturdu. Bu yük siyasi tavrımızı dunyaya duyurma açısından faydalı olsa da, zararları daha çok ve göçle beraber açılan yaraların tedavisi zor.
Şehit ve gazi peşmergelerin aileleri, kiralarını ödeyemiyor. Peşmergeler ise maaş almadan canla - başla Kürdistan topraklarını savunuyor.
Araplar ise Kürdistan’da evsahibi olabiliyor, peşmergelerin gölgesinde turistik mekanları ziyaret edebiliyor, keyif çatabiliyor.
Bütün dünyanın borçlu olduğu peşmergeler, evsahiplerine borçlu.
Geçtiğimiz hafta Erbil Valiliği, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Kızılayı’yla ortak bir proje çerçevesinde Arap mülteciler için 500 konutun temelini attı.
Bu çalışmalar, Kürdistan’ın Araplaştırması için devam eden darbenin bir parçasıdır, üstelik bu kez kendi elimizle ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin parasıyla yapılıyor.
Yakında 1500 evden oluşan yeni bir proje inşa edilecek. Bu bir çadırkent projesi değil, aksine Araplara yönelik yapılan ve onların burada kalmasını sağlayan bir yatırım.
Peki neden bu proje Kerkük’ün Sultan Abdullah veya Telwerid bölgeleri yerine Erbil’de yapılıyor? Neden Peşmerge Güçleri’nin kontrolü altında ve Kürdistan Bölgesi sınırlarının ötesinde, Hamrin’de inşa edilmiyor?
Belli ki Kürtler “aferin” denilerek tebrik edilmeyi tercih ediyor. Ayrıca burada inşa edilen projelerin önemi ve büyüklüğü dolayısıyla, komisyonu da daha yüksek oluyor. Dolayısıyla Kürdistan toprakları kolaylıkla satılabiliyor ve hiç kimse sesini çıkarmıyor.
Şartlar ne olursa olsun belli kanunlar çerçevesinde Arap mülteciler Kürdistan Bölgesi’ne alınmalı. Bu kanun sadece Arap mültecileri kapsamalı. Bir Rojavalı (Suriye Kürdistanı) Kürdistan Bölgesi’nde kendi evinde olduğu kadar rahat olmalı ve soframızdaki ekmeği onlarla paylaşmayı boyunumuzun borcu bilmeliyiz. Çünkü bu topraklarda sadece Araplar mültecidir. Araplar, güvenli oluduğundan dolayı Kürdistan’ı tercih ediyor. Ancak zamanla Kürdistan’ın demografik yapısını değiştirecekler.
Saddam Hüseyin döneminde Irak’ın güneyinden Arap aileleri getirilerek Kerkük’e yerliştirilmiş ve şehrin demografik yapısını değiştirilmişti.
Bu darbede parmağı olan herkese bir soru yöneltmek istiyorum: Başkasının neden olduğu kangrenleşmiş Kerkük yarasını hala iyileştiremiyorsak, kendi elimizle açacağımız yaralarını nasıl tedavi edeceğiz?
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)