Kürtler ve Kılıçdaroğlu’nun CHP’si
Türkiye’de birçok önemli olay yaşandı. En önemli temel değişimlerden biri Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesi oldu. Kürtler’le doğrudan ya da dolaylı ilgisi olsa da henüz Kuzey meselesinin tüm boyutlarını görmüş değil.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’nin en eski partisi. 9 Eylül 1923’te Kemal Atatürk tarafından kuruldu. Bu parti 1950’ye kadar tek başına Türkiye’yi yönetti. Bu parti döneminde Kürtler katliamlara, asimilasyona ve topraklarında demografik değişime maruz kaldı.
1950’de çok partili siteme geçilmesiyle milliyetçi sol ve mutlak Almancılık’la CHP’nin mumu sönmeye başladı. CHP çoğunluğun partisi olmaktan çıkıp, elitlerin, devlet bürokratlarınıni Kemalist solun, ordunun partisi oldu.
CHP, Kılıçdaroğlu’nun başkan olmasından önce durumu değiştirmek için uğraştı ancak cesaretleri yoktu. Çünkü değişim kapısını açacak anahtar muhafazakar paradigma ve partideki milliyetçilerin Kürt sorunu karşısında değişmesi demekti.
Her ne kadar 2000 yılı ve sonrasında özellikle de AK Parti’nin iktidara gelişiyle CHP, Doğru Yol Partisi (DYP) ve Anavatan Partisi (ANAP) gibi siyaset sahnesinden silinmedi. Erdoğan’ın geniş adımları karşısında durabildi ancak bu direnme ona pahalıya maloldu ve çok güç kaybetti. Her seçimde oy kaybı yaşadı, özellikle de Kuzey Kürdistan’da hiç kalmadı. Diğer partilerle aynı kaderi yaşamamak için bir kurtuluş çaresi aramalıydı.
Bu imkan için ilk zemin 11 Mayıs 2011’de Deniz Baykal’ın istifasıyla ortaya çıktı. Kemalsit bir solcu olan Baykal, CHP başkanlığı döneminde (1992-2011) kendinden önceki başkanlar gibi partiye taze kan gelmesine izin vermedi. Onun döneminde birçok liberal ve demokrat kişi CHP’den uzaklaştı. Kürt meselesi gibi hassas bir konuda CHP’yle MHP’nin söyleminde pek fark kalmadı.
Baykal’ın istifasından 11 gün sonra, 22 Mayıs’ta CHP’nin 33’üncü kongresinde Dersimli olan Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başkanı oldu. CHP başkanlık seçimi sonrasındaki ilk konuşmasında Kılıçdaroğlu çok sanıcılı bir yola olduğunu bildiği değişimi ve iktidarı hedefleyen bir parti sözü verdi.
Bugün Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesinden 4 yıl sonra, partinin iktidara gelmesi sözü henüz yerine getirilmiş değil. Ancak yeni bir CHP sözünü yerine getirdi ve bu konudaki proje tamamlanmak üzere.
Yeni CHP ya da Kılıçdaroğlu CHP’si Kemalist sol kimliğ yerine demokrat sol kimliği kazanmaya çalışıyor. Devletin CHP’si, seçmenin CHP’si olmaya doğru gidiyor. Sadece Almanlar’ı değil, Müslümanlar’ı, farklı mezhep ve din mensuplarını kazanmaya çalışıyor. CHP’nin seçim beyannamesi okunduğunda başörtülü kadın sayısı diğer kadınların sayısında fazlaydı. Önemli olan milliyetçi Kemalistler’in CHP’nin parti organlarında görünmüyor olması. Deniz Baykal hariç diğer milliyetçiler parlamento seçimlerinde aday gösterilmedi. Bugün 4 yıldan sonra Kılıçdaroğlu CHP’nin rakipsiz lideri olabildi ve milliyetçi kanadın hegemonyasına son verdi.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’si 7 Haziran seçimlerinden sonra Kürt meselesinde de başarılı bir sınav vermeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu iki Kürt genel başkan yardımcısı (Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu) Kürt sorununun çözümü için bir proje hazırlamış durumda. Bu projenin en önemli temeli Kürt sorununun çözüm sürecini karanlık dehlizlerden kurtarıp Türkiye Meclisi’ne taşımak. Yani bu sürece şeffaf ve resmi bir sayfa kazandırmaya çalışıyor. Şüphesiz bu da Kürt sorununu aydınlık bir alana doğrudan adımlarla götürüyor.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin Kürt meselesindeki başarılı sınavı yeni CHP projesinin tamamlanması anlamına geliyor. CHP’deki değişimin Kuzey ve Güney Kürdistan’la doğrudan ya da dolaylı ilgisinin olması Kürtler’in detaylı bir şekilde bu değişimi okuduğu anlamına gelmez.
Kuzey Kürdistan’daki Kürt siyasi hareketinin Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine devletçi bir parti gözüyle bakmaması gerekiyor. CHP’yi daha fazla değişime götürmesi gerekiyor.
CHP’deki değişimlerden dolaylı olarak etkilenen Kürdistan Bölgesi de ne rüzgar, ne de yağmur getiren bulut gibi, ne yakın ne de uzak duruyor. Şüphesiz Kılıçdaroğlu’nun CHP’si Türkiye-Kürdistan Bölgesi ilişkilerini daha üst bir konuma taşıyacak. CHP, Kürdistan Bölgesi petrolünün Türkiye üzerinden satışı için bir garantör olacak. Bu yüzden de bölge Türkiye’yle ilişkileri okumada farklı bir yol izlemek zorunda.
(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)