Erbil’in yeşil rüyası: İmkânsızı başarmak

Rasan Remzi

Tarih boyunca medeniyetlere beşiklik etmiş kadim şehir Erbil, bugün küresel bir çağrıya cevap vermek ve kendi kaderini yeniden yazmak için tarihi bir adım attı. “Yeşil Kuşak Projesi”, sıradan bir ağaçlandırma çalışmasının çok ötesinde; bir direniş, inovasyon ve umut manifestosu olarak karşımıza çıkıyor. Kürdistan Bölgesi Hükümeti Başbakanı Mesrur Barzani’nin 30 Ekim 2025’te ilk fidanı toprakla buluşturmasıyla start alan bu mega proje, “imkânsız” olarak nitelendirilebilecek bir hedefi çorak toprakları yeşil bir cennete, toz bulutlarını temiz oksijene dönüştürme hedefini taşıyor.

Bir mühendislik ve ekoloji harikası   

Projenin teknik detayları, neden “imkânsızı başarmak” olarak anıldığını açıkça ortaya koyuyor. Bu devasa projede, çoğu fıstık ve zeytin ağacı olmak üzere toplam 7 milyon ağaç dikilecek. Bu sayı, bir ormanı şehrin etrafına taşımak anlamına geliyor. Her bir ağacın dikimi, sulanması ve büyütülmesi titiz bir lojistik planlama ve güçlü bir altyapı gerektiriyor.

Projenin yerel ve uluslararası çevre uzmanları tarafından yönetilecek olması son derece isabetli bir strateji. Bu, yalnızca finansal bir kaynak değil; dünyanın dört bir yanında edinilmiş bilgi birikiminin erişilmesi güç coğrafyalarda uygulanması anlamına geliyor. Kurak iklim tarımı, su yönetimi ve çölleşmeyle mücadele konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarının katkısı, projenin başarı şansını katbekat artıracaktır.

Yeşil Kuşak Projesi’nin temel hedefi, şehrin yeşillik oranını yüzde 25’e çıkarmaktır. Bu iddialı ve takdire şayan hedef, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği minimum yeşil alan standardının üzerindedir. Bu oran, Erbil’i yalnızca bölgenin değil, dünyanın örnek şehirlerinden biri haline getirme potansiyeli taşımaktadır. Açıklanan 12.000 kişilik istihdam ise, projenin sadece ekolojik değil; aynı zamanda güçlü bir sosyo-ekonomik kalkınma aracı olduğunu göstermektedir.

Fıstık ve zeytin: Sadece ağaç değil, kültürel kodlar     

Bölgenin sıcak ve kurak iklimi, verimsiz topraklarıyla birlikte herhangi bir yeşil örtünün doğal yollarla yaşamasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle fıstık ve zeytin ağaçları tercih edilmiştir. Projenin ruhunu anlamak için bu iki ağacın kültürel DNA’sını da anlamak gerekir.

Fıstık ağacı, Mezopotamya topraklarında kök salmış kadim bir dosttur. Sert ve kurak koşullara dayanıklılığı, bölge insanının direncini yansıtır adeta. Bereketi, bolluğu ve köklü mirası temsil eder. Toprağa sıkı sıkıya tutunan kökleri, bu topraklarla kurulan bağı simgeler. Fıstık ağacının Erbil’i kuşatması yalnızca fiziksel bir bereket kuşağı yaratmak değil; aynı zamanda bu kadim topraklarla olan kültürel bağı güçlendirmektir. Gelecek nesillere sabrın ve toprakla uyum içinde yaşamanın mirasını hatırlatacaktır.

Zeytin ağacı ise insanlık tarihinin en çok anlam yüklenmiş ağaçlarından biridir. Barışın, bilgeliğin, saflığın ve kutsallığın evrensel sembolüdür. Akdeniz havzasında olduğu gibi Mezopotamya’da da medeniyetin ayrılmaz bir parçasıdır. Zeytin ağacının binlerce yıllık ömrü, onu ölümsüzlüğün ve yeniden doğuşun sembolü yapar.

Erbil’i zeytin ağaçlarıyla kuşatmak yalnızca yeşil bir örtü sağlamak değil; şehri bir “barış ve bilgelik kenti” olarak yeniden tanımlamaktır. Zeytin dalı uzatmanın yani diyalog ve uzlaşının bu topraklardan yeniden yükseleceğinin bir mesajıdır dünyaya.

Her iki ağacın seçimi son derece stratejik ve anlamlıdır. Her ikisi de bölgenin iklimine son derece uyumlu, az suyla yetişebilen ve ekonomik değeri yüksek türlerdir. Bu da projeye, ekolojik restorasyonun yanı sıra uzun vadede tarımsal kalkınma boyutu kazandırmaktadır.

Bir yeşil devrimden öte   

Bu “yeşil devrim” başarıya ulaşırsa Erbil’in kazanımları çok yönlü olacaktır. Projenin en doğrudan etkisi şehrin mikroiklimi üzerinde görülecektir. Yeşil Kuşak, şehri yoğun yaz sıcaklarına karşı koruyan bir yalıtım katmanı görevi görecek; ortalama sıcaklıkları 2-3 derece kadar düşürebilecektir. Ağaçlar hava kirliliğini filtreleyerek solunan havadaki partikül madde oranını azaltacak, özellikle solunum rahatsızlığı olan vatandaşlar için bir sağlık kalkanı oluşturacaktır.

Oluşturulacak yeşil alanlar, Erbil halkı için paha biçilmez sosyal yaşam alanları haline gelecektir. Aile piknikleri, yürüyüşler ve spor aktiviteleri için yeni olanaklar sunacak; şehrin sosyal dokusunu güçlendirecektir. Yeşil alanların insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkisi tartışmasızdır: daha huzurlu, daha mutlu bir toplum yapısına katkı sağlayacaktır.

12.000 kişiye sağlayacağı istihdamın yanı sıra, uzun vadede zeytin ve fıstık üretiminden ekonomik gelir elde edilmesi mümkündür. Ancak belki de en büyük kazanım, sembolik olanıdır: Yeşil Kuşak, Kürdistan Bölgesi’nin istikrar, vizyon ve sürdürülebilir gelecek inşa etme konusundaki kararlılığının dünyaya ilanıdır.

Savaş ve çatışma haberleriyle anılan bir bölgede bu proje, “yaşamın” ve “yeşeren umudun” en güçlü sembolü haline gelmiştir.

Geleceğe atılan bir imza       

Yeşil Kuşak Projesi sıradan bir çevre projesi değil; toprağa ekilen bir inançtır. İklim değişikliği, kuraklık ve çölleşme gibi küresel tehditler karşısında yerel iradenin neler başarabileceğinin kanıtıdır. Zorluklar devasa olsa da, projenin arkasındaki siyasi irade, uluslararası işbirliği ve bilimsel yaklaşım; bu “imkânsız”ı başarmak için gereken tüm bileşenleri sağlamaktadır.

30 Ekim 2025, Erbil için sadece bir projenin başlangıcı değil; aynı zamanda yeni bir çağın miladı olarak tarihe geçebilir. Bu proje yalnızca Erbil’in değil, benzer iklim zorlukları yaşayan tüm şehirlerin ilham kaynağı olmayı hak ediyor.

Dikilen her fıstık ve zeytin fidanı yalnızca toprağa değil, geleceğe atılmış bir imzadır. Bu imza, daha serin, daha temiz, daha sağlıklı ve daha huzurlu bir Erbil’in vaadidir.

Bu proje başarıya ulaştığında Erbil yalnızca bir kale şehir olarak değil; aynı zamanda bir “yeşil medeniyet” şehri olarak anılacak ve dünyaya, en zorlu koşullarda bile “imkânsız”ın nasıl “mümkün” kılınabileceğini gösterecektir.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)