Kürt Hristiyan geleneğinde Metranlık ve ruhani dilin sürekliliği

Kürt tarihinin az bilinen yönlerinden biri, Hristiyanlık içindeki Kürt kökenli ruhani kurumların gelişimi ve bu kurumların Kürt toplumsal yapısındaki izdüşümüdür. Özellikle Metran terimi, yalnızca teolojik bir unvan değil, aynı zamanda Kürt Hristiyan geleneğinde tarihsel bir sürekliliği temsil eden özgün bir kurumdur.

Batı Hristiyanlığında Papa makamına tekabül eden bu kavram, Kürt Hristiyan topluluklarında ruhani liderlik, soy bağı ve dilsel kimlik arasında kurulan çok katmanlı bir ilişkinin ifadesidir.

Metranlık kurumu ve Şemun Hanedanı

Kürt Hristiyanlığında Metranlık makamı, özellikle Asuri, Keldani ve Nasturi Kürtler arasında erken dönemden itibaren kurumsal bir otorite olarak şekillenmiştir. Bu kurum, tarihsel olarak Şemun (Mar Shimun) ailesi tarafından kalıtsal biçimde sürdürülmüştür. Hakkari, Urmiye, Musul ve Erbil hattında etkili olan bu hanedan, 15. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar Doğu Kilisesi’nin patriği konumunda bulunmuştur. Şemun ailesi, dinî otoriteyle birlikte toplumsal-siyasi bir temsil gücü de taşımış, kabileler arası uzlaşmalarda, direnişlerde ve diplomatik temaslarda belirleyici roller üstlenmiştir.

Bu kalıtsal yapının toplumsal temeli, Mala Melik (Mandu) ailesinin yönetsel rolüyle desteklenmiştir. Söz konusu ailenin erkeklerinin yanı sıra, bazı dönemlerde kadın üyelerinin de Metranlık makamını temsil ettiği bilinmektedir. Bu olgu, Kürt toplumunda kadınların tarihsel olarak dini ve toplumsal alanda oynadığı etkin rolün bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla Metranlık, yalnızca bir ruhani kurum değil, aynı zamanda Kürt toplum yapısının cinsiyetler arası dengeyi yansıtan özgün bir örneğidir.

Vatikan, Kürt Hristiyanlığı ve tarihsel inkâr

Kürt Hristiyan varlığına dair ilk sistematik kayıtlar, 1880’lerde Vatikan’a bağlı İtalyan Katolik ruhbanların bölgedeki gözlemlerine dayanmaktadır. Bu dönemde hazırlanan raporlar, Keldani Kürtlerinin varlığını açıkça belgeler.

Vatikan arşivlerinde bugün dahi bu döneme ait çok sayıda elyazması ve doküman bulunmaktadır. Ancak ne var ki, Katolik misyoner literatürü, Kürt kimliğini tanımamakta; Kürt Hristiyanları Asuri veya Keldani kimlikleri içinde eritmektedir. Bu durum, Kürt kimliğine yönelik ilk teolojik inkâr örneklerinden biri olarak değerlendirilebilir.

Katolik misyonerlerin yazılarında Kürtler çoğu zaman dağlı unsurlar, asi kavimler veya medenileşmemiş halklar olarak tasvir edilmiş, böylece Kürtlerin Hristiyanlık tarihindeki özgün konumu sistematik biçimde silinmiştir. Bu inkâr politikası, Vatikan’ın Doğu Hristiyanlığına yönelik yaklaşımında etnik farklılıkları değil, mezhepsel birliktelikleri esas almasıyla doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle Kürt Hristiyanlar, hem dinsel hem ulusal düzlemde çifte dışlanma yaşamışlardır: Müslüman Kürt toplumundan farklılaşmış, ancak Hristiyan dünyasında da tanınmamışlardır.

“Mar”, “Mor” ve “Metropolit” kavramlarının kökeni

Süryanice kökenli Mar veya Mor unvanı, “aziz”, “ermiş” ya da “evliya” anlamında ruhani bir sıfattır. Bu terim, Hristiyanlık tarihinde yalnızca din adamlarına değil, halk arasında kutsiyet atfedilen kişilere de verilmiştir. “Mar Şemun”, “Mar Gabriel” ya da “Mor Yakup” gibi ifadeler, aslında “Aziz Şemun”, “Aziz Gabriel”, “Aziz Yakup” anlamına gelir. Bu unvanların Kürt Hristiyan geleneğinde yaşaması, tıpkı Kürt Aleviliğindeki “Pîr” veya Ezidilikteki “Şêx” kavramları gibi, kutsallığın dil ve soy yoluyla aktarımının bir göstergesidir.

Buna karşılık, Süryani Hristiyanlar arasında Papalık makamına denk gelen unvan Metropolit’tir. Bu sözcük, Süryaniceden değil, Yunanca kökenli bir kelimedir: Mētropolitēs (μητροπολίτης). Yunanca mētēr (anne) ve polis (kent) sözcüklerinden türemiş olup “ana kent piskoposu” veya “bölgesel ruhani yönetici” anlamına gelir. Roma İmparatorluğu döneminde, birden fazla piskoposluğu yöneten yüksek din adamlarını tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır.

Kürt coğrafyasındaki Hristiyan cemaatler bu unvanı yerelleştirerek “Metran” biçiminde benimsemişlerdir. “Metran”, hem fonetik hem kavramsal olarak “Metropolit”in Kürtçeleşmiş hâlidir; ancak anlam açısından Papalık makamına denk düşen ruhani otoriteyi ifade eder. Bu terimin Kürtçe içinde kalıcı hâle gelmesi, yalnızca dilsel bir uyarlama değil, Kürt Hristiyan kimliğinin kendi dini terminolojisini üretme gücünün göstergesidir.

“Metran” terimi, Hristiyan dünyasında bilinen en eski ruhani otorite adlandırmalarından biri olmasının yanı sıra, Kürtler arasında kendi dilinde biçimlenmiş bir inanç kavramı olarak dikkat çeker. Kürt Hristiyanlığı, dil, soy ve inanç arasında kurduğu bu özgün bağ ile Mezopotamya’nın çok dilli, çok kültürlü karakterini yaşatmıştır. Dolayısıyla “Metran”, “Mar” ve “Mor” gibi unvanlar yalnızca teolojik kavramlar değil, aynı zamanda Kürt milletinin ruhani hafızasının dilsel yansımalarıdır.

Kürt Hristiyan tarihinde Metranlık, bir dinî hiyerarşiden çok daha fazlasını temsil eder. Bu kurum, Kürt milletinin çok inançlı yapısının tarihsel sürekliliğini, kadın-erkek eşitliğine dayalı toplumsal örgütlenmesini ve dilin inanç alanındaki kurucu rolünü gözler önüne serer.

Bugün Vatikan arşivlerinde saklı duran belgeler, bu tarihsel hakikatin yeniden okunması için önemli bir kaynaktır. Bu belgelerin gün yüzüne çıkarılması, Kürt tarihinin yalnızca Müslüman ya da Ezidi değil, aynı zamanda Hristiyan damarının da görünür kılınmasını sağlayacaktır. 

Kaynaklar

Ramazan Ergin, Kürt Hristiyanlığı ve Metranlık Geleneği Üzerine Notlar, saha araştırması ve sözlü aktarımlar, 2024.

Mehmet Çelik, Süryaniler ve Nasturiler Tarihi, Ankara: Berikan Yayınları, 2015.

Kadri Yıldırım, Kürtlerde Din ve İnanç Tarihi, İstanbul: Avesta Yayınları, 2018.

Ahmet Taşğın, Süryaniler: Tarih ve Kültür, İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2013.

İsmail Beşikçi, Doğu’da Değişim ve Yapısal Sorunlar, Ankara: Yurt Kitap-Yayın, 1991.

  

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûdaw Medya Grubu'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir.)