Haber Merkezi - Küresel ticaret savaşında dengeler değişirken, Türkiye'nin nadir toprak elementi rezervleri ve ABD ile hızlanan iş birliği görüşmeleri, ülkeyi bu konuda stratejik bir jeopolitik merkeze dönüştürüyor.
Dünya genelinde ABD ve Çin arasındaki ticaret ve teknoloji savaşı, nadir toprak elementleri (NTE) ekseninde giderek kızışıyor. Trump'ın Çin'e yönelik gümrük vergilerini yüzde 100'e çıkarması ve teknoloji ticaretine sıkı önlemler getirmesiyle küresel piyasalar sarsılırken, gözler bu kritik elementlerin tedarik zincirine çevrildi.
Bu gerilimli ortamda, Türkiye'nin Batı Anadolu'da keşfedilen devasa nadir toprak elementi rezervleri ve bu rezervlerin geliştirilmesi için ABD ile hızlanan görüşmeleri, ülkeyi küresel rekabette önemli bir oyuncu haline getirme potansiyeli taşıyor.
ABD-Çin geriliminde son durum: Nadir Toprak Elementleri "silah" haline geldi
ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'e karşı aldığı sert önlemler, iki ülke arasındaki ticaret savaşını yeni bir boyuta taşıdı.
Çin'in nadir toprak elementleri ihracat kurallarını sıkılaştırmasına karşılık veren Trump, gümrük vergilerini artırarak ve teknoloji ticaretini kısıtlayarak Pekin'i köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
Bu durum, sadece birkaç saat içinde dünya borsalarında ciddi düşüşlere neden olurken, yatırımcılar güvenli liman arayışına girdi. Kripto para piyasası da bu sarsıntıdan nasibini alarak ciddi değer kayıpları yaşadı.
Nadir toprak elementleri, akıllı telefonlardan elektrikli araçlara, savunma sanayinden tıbbi uygulamalara kadar birçok yüksek teknoloji ürününün üretiminde hayati öneme sahip 17 elementten oluşuyor.
Çin, dünya nadir toprak elementleri madenciliğinin yaklaşık yüzde 70'ini ve işleme kapasitesinin yüzde 87'sini elinde bulundurarak küresel tedarik zincirinde tartışmasız bir hakimiyete sahip.
Bu durum, ABD ve Avrupa Birliği gibi ülkeleri, Çin'e olan bağımlılıkları nedeniyle stratejik bir riskle karşı karşıya bırakıyor.
Eskişehir’de hangi madenler var?
Bu küresel rekabet ortamında, Türkiye'nin 2022'de Eskişehir Beylikova'da keşfettiği 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervi, ülkeyi potansiyel bir enerji ve teknoloji devi konumuna getiriyor.
Bu rezervler ağırlıklı olarak; lantan, seryum, praseodim, samaryum, gadolinyum, evropiyum ve neodimyum gibi yüksek teknoloji endüstrileri için kritik öneme sahip elementleri içeriyor.
Ayrıca, bu maden yataklarında florit ve barit gibi diğer değerli mineraller de bulunuyor. Özellikle Kızılcaören (Eskişehir) bölgesindeki karbonatit-alkalik magmatik yataklar, hafif nadir toprak elementleri açısından dünya standartlarında ve yüksek tenörlü örnekler sunuyor.
Çin'in Bayan Obo sahasından sonra dünyanın en büyük ikinci rezervi olarak gösterilen bu yataklar, Türkiye'nin küresel tedarik zincirinde dengeleyici bir rol oynamasına olanak tanıyabilir.
ABD ile ilişkilere etkisi
Bloomberg'in son haberlerine göre, Türkiye, Beylikova rezervlerini geliştirmek için ABD ile görüşmelerini hızlandırdı.
Daha önce Çin ve Rusya ile yürütülen görüşmeler, teknoloji transferi ve cevherin işlenmesi konularında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle tıkanmıştı.
Çin'in çıkarılan cevherin kendi topraklarında işlenmesi şartı, Türkiye'nin yerli rafineri ve teknoloji geliştirme hedefleriyle çeliştiği için kabul görmedi. Bu durum, Ankara'yı NATO müttefiki ABD'ye yöneltti.
Türkiye, Beylikova'da bir nadir toprak rafinerisi kurmayı planlıyor ve bu kapsamda Kanada ve İsviçre ile fizibilite çalışmaları yürütüyor.
Ayrıca, rezervin büyüklüğünü ve yatırım değerini uluslararası standartlarda belirlemek için Avustralya Jeobilimciler Enstitüsü'ne (JORC Code) başvuru hazırlığında.
ABD ile yapılacak olası bir anlaşma, sadece cevherin çıkarılmasını değil, aynı zamanda işlenmesini ve yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesini de kapsayacak.
Türk yetkililer, Boeing ve Lockheed Martin gibi savunma devleriyle yapılan iş birliği modeline benzer şekilde, teknoloji transferi ve yerli üretim şartlarını korumayı hedefliyor.
Siyasi tartışmalar ve uzman uyarıları
Türkiye'nin nadir toprak elementleri rezervi, ülke siyasetinde de önemli bir yer tutuyor. Muhalefet partileri, rezervin yönetimine ve olası dış ortaklıkların şeffaflığına ilişkin endişelerini dile getiriyor.
CHP lideri Özgür Özel, "Türkiye NTE'lerle ilgili ayağa kalkmalı; Erdoğan kendi geleceği için bu ülkenin nadir elementlerini satamaz" diyerek iktidara yüklendi. Sayıştay raporları da endüstriyel tesise geçişte ilerleme olmadığını ve "ham cevherin ucuza ihracı" riskini vurguluyor.
Uzmanlar, Türkiye'nin sadece rezerv sahibi olmanın ötesine geçerek, bu elementleri işleyip nihai ürüne dönüştürecek kapasiteye sahip olması gerektiğini belirtiyor.
Sinolytics araştırma kuruluşundan Jost Wübbeke, DW’ye yaptığı açıklamada, "Kazanan ülkeler, sadece rezervi olanlar değil, bu mineralleri ucuza işleyip nihai ürüne dönüştürenler oluyor" diyerek bu konunun önemini vurguluyor. Ayrıca, şeffaflık ve denetim eksikliklerinin giderilmesi gerektiği de uzmanların ortak uyarısı.
Türkiye, bu stratejik hamleyle hem Batı'yla hem de Çin'le denge politikası izlemeye devam ederken, Beylikova sahasında ABD iş birliğiyle atacağı adımın Batı ittifakına stratejik bir yönelme olarak görülmesinden rahatsız değil.
Bu gelişme, küresel çapta nadir toprak elementleri savaşının seyrini değiştirebilecek ve Türkiye'yi uluslararası arenada daha güçlü bir konuma getirebilecek nitelikte.
Gelecek ne getirecek?
Türkiye'nin nadir toprak elementleri rezervleri, ülkeyi küresel bir teknoloji ve sanayi üssü haline getirebilecek mi? ABD ile yapılan görüşmeler nasıl sonuçlanacak ve bu durum Türkiye'nin uluslararası ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Tüm bu soruların cevapları, dünya ekonomisinin ve jeopolitik dengelerin yeniden şekillendiği bu süreçte büyük bir merakla bekleniyor.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın