Kendisine en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde BM krizde

02-11-2025
Etiketler Birleşmiş Millletler ABD Çin USIAD
A+ A-

Haber Merkezi - 80. yılını geride bırakan Birleşmiş Milletler birçok alanda kriz içinde. ABD'nin azalan müdahalesi ve desteğinin büyük ölçüde geri çekilmesi, BM'nin koşullarını kökten değiştirebilir. Dünya örgütü, savaşı önleme veya durdurma konusunda artık uluslararası alanda öncü bir role sahip değil. Diğer ülkelere silahlı saldırıları yasaklayan BM Şartı'na duyulan saygı ise dünya ülkeleri arasında giderek azalıyor.

Bu yazı, BM'nin 'doğum günü' vesilesiyle barış ve çatışma araştırmaları profesörü Isak Svensson tarafından yazılmıştır.

24 Ekim, BM Günü. BM Şartı'nın yeterli sayıda ülke tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmesinin üzerinden 80 yıl geçti.

Birleşmiş Milletler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni küresel silahlı çatışmaları önlemek amacıyla kurulan yegane bir örgüttür. Temel amaçları arasında, ‘yeni nesilleri, geçmişte iki kez insanlığa korkunç acılar çektiren savaş belasından kurtarmak'tan bahseder. BM, zamanla savaş tehlikeleri dışında, genel olarak askeri çatışma risklerini en aza indirecek bir sistem yarattı. Bu, hem krizler ortaya çıktığında üstesinden gelme hem de savaş nedenlerini azaltan müdahaleler yapma biçiminde gerçekleşecekti.

Genellikle 'kötürüm' denilebilecek müdahaleler

Soğuk Savaş'ın büyük bir bölümünde BM, büyük güçler, özellikle ABD ve Sovyetler Birliği ile bunların müttefik ülkeleri ve dünya çapındaki isyancı gruplar arasındaki çelişkiler nedeniyle az çok felç olmuştu.

İsveçli Dag Hammarskjöld gibi enerjik genel sekreterler ise, gerilimin daha az olduğu dönemlerden yararlanarak BM'nin rolünü genişletmeyi başardılar. Süper güçlerin en azından sınırlı taktiksel iş birliği için alan bulabilecekleri alanları belirledi (örneğin, 1956'da Mısır, İsrail, İngiltere ve Fransa arasında yaşanan Süveyş Krizi sırasında durum böyleydi). Ancak genel olarak, bu dönemde dünyanın en güçlü devletleri arasındaki düşmanlık, BM'nin başlangıçta amaçlandığı gibi işlememesine yol açtı.

Soğuk Savaş sona ererken, büyük güçlerin BM sistemi çerçevesinde iş birliği yapmaları için yeni fırsatlar doğdu. Bir dönüm noktası, Irak'ın 1990'da Kuveyt'i işgal etmesiydi. O dönemde BM Güvenlik Konseyi, BM Şartı'nın diğer ülkeleri işgal etme yasağının bu açık ihlalini kınamayı kabul etti. Amerikan liderliğindeki uluslararası bir güce, Irak'ı Kuveyt'ten çıkarma yetkisi verildi.

Aktif olan 1990'lı yıllar

Büyük güçlerin BM Şartı'na dayalı ortak bir hedef için bir araya geldiklerinde yaratılabilecek gücün deneyimi, özellikle 1990'larda Birleşmiş Milletler'in çok aktif bir şekilde faaliyet göstermesine olanak sağladı. Ardından, çatışmaları çözmek için arabulucular, müzakere masasında sağlanan barışı korumak için asker ve savaştan harap olmuş ülkelerin yeniden inşasına yardımcı olmak için personel göndermeye çalışan bir BM gördük. Ancak, eski Yugoslavya ve Ruanda'daki savaşlar ve soykırımların, BM'nin o dönemde bile nasıl başarısız olabileceğini gösterdiğini söylemek gerekir.

1990'ların zirvesinden itibaren, güçlü BM iş birliği açısından, öncelikle büyük güçler arasındaki artan çelişkilerden kaynaklanan bir düşüş yaşandı. BM sisteminin zayıflaması, çok taraflılığın -dünya devletleri arasındaki uluslararası iş birliğine olan inancın- gerilediğinin bir ifadesidir. Komşularına karşı emperyalist emelleri olan, giderek otoriter ve milliyetçi bir Rusya, iş birliği için küresel koşulları değiştirdi. Aynı zamanda, giderek güçlenen Çin'in yükselişi küresel güç dengesini değiştirdi.

Son zamanlarda, Başkan Donald Trump yönetiminde, artık çok taraflı bir dünya düzeninin garantörü olmaya istekli görünmeyen bir ABD görüyoruz. Bir yandan ABD içe kapanıyor ve uluslararası iş birliğinden ve ülkeler arasında uzlaşı sağlamaktan uzaklaşıyor. Diğer yandan, Trump yönetimindeki ABD yönetimi dışa dönük olsa da, çoğunlukla çok taraflı iş birliği dışında olmak üzere, dünya genelindeki bir dizi çatışma durumunda arabulucu olarak kendi başına hareket etmeyi tercih ediyor.

Krizden kurtulamayan kuruluş

BM sistemi krizde; hem de birçok boyutu olan bir kriz. En acil sorunlardan biri ekonomik düzeyde. Trump Ocak 2025'te tekrar göreve geldiğinde, çoğu kişi ABD'nin dünya örgütüne yaptığı katkılarda kesintilere hazırlıklıydı. Ancak bu kesintilerin boyutu ve uygulanma hızı BM sistemini şok etti.

ABD'nin Birleşmiş Milletler'den çekilmesi, örgütün koşullarını kökten değiştirme riski taşıyor. BM sistemi, dünyanın en büyük ekonomisi ve siyasi ve askeri süper gücü olan ABD'nin, BM ve çeşitli alt örgütlerinin finansmanının yükünü üstlenmesi gerçeğine dayanıyor. ABD'nin BM sisteminde de büyük bir etkisi var. Merkezinin New York'ta bulunması buna bir örnek.

ABD, BM'ye doğrudan üyelik ücretlerinin düşürülmesi ve artık feshedilmiş olan yardım kuruluşu USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) aracılığıyla gönüllü katkılarda bulunması yoluyla en büyük katkıyı sağlayan ülke olarak, desteğini azalttığında, örgütün dünya genelindeki faaliyetleri üzerinde çarpıcı sonuçlar doğuruyor. Ancak ekonomik krizin tek sorumlusu Washington olamaz. Birçok ülke, üye devlet olarak ödemekle yükümlü oldukları katkı paylarını sistematik olarak geciktiriyor.

ABD çekildiğinde, ortaya çıkan boşluk başkaları tarafından ancak kısmen dolduruluyor. Avrupa ülkeleri veya Çin gibi yükselen devletler, ABD'nin bıraktığı boşlukları doldurma taahhüdünde bulunmadı. Ancak diğer ülkelerin artan rolü, BM'nin çalışmalarını ve katkılarını da etkileyecek.

Çin öne çıkıyor

Çin, çok taraflı düzenin temel taşlarından biri olma konusunda daha istekli olduğunun sinyalini verdi. Özellikle, Başkan Xi Jinping'in Küresel Yönetişim Girişimi (Governance Initiative) adlı yeni program bildirisi, Çin'in küresel bir süper güç olarak rolünü daha ciddiye aldığının sinyalini verdi. Bu durum hem tehditleri hem de fırsatları beraberinde getiriyor. Çin gibi küresel bir aktörün çok taraflı sisteme desteğini belirtmesi, sistemin sürdürülebilirliği ve meşruiyeti açısından önemlidir. Aynı zamanda, Çin'in artan rolünün, örneğin BM'nin insan hakları konusundaki çalışmalarının marjinalleşmesi anlamına gelme riski de var. Ekonomik kriz, BM'nin faaliyetlerini tehdit ediyor ve en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemde örgütü daha az önemli hale getirme riski taşıyor. Ama doğru yönetilirse finansal krizden de olumlu bir sonuç çıkabileceğini görmek önemli. BM sistemi, özellikle üye devletlerin örgütün sekretaryasına verdiği 3 bin 600 ayrı yetki göz önüne alındığında, daha verimli ve etkili hale getirilebilir ve bu da daha sıkı bir öncelik tanıma fırsatı yaratabilir.

Çatışmaların üstesinden gelme

Ancak BM'nin krizi sadece ekonomik değil. Aynı zamanda örgütün uluslararası sistemde önemli bir aktör olarak önemini kaybetme riskiyle de karşı karşıya. Gazze, Ukrayna, Sudan ve Myanmar gibi dünya çapında yaşanan birçok savaşta BM'nin rolü öncelikle insani olmuştur. Örgüt, savaşı önlemek ve tarafları barışçıl çözümlere ulaştırmak için sınırlı bir ölçüde işlev görebilmiştir.

BM, tüm dünya ülkelerinin oy hakkına sahip olduğu bir Genel Kurul, 5'i daimi üye olan ve hayır oyu (veto) ile önerileri durdurabilen 15 üyeden oluşan bir Güvenlik Konseyi ve bir Sekretaryadan oluşur. Sekretarya, çok sayıda konu üzerinde çalışan bir dizi organı koordine eder ve yönetir.

Bazı durumlarda, BM sisteminin farklı birimleri, diğerlerinin tıkandığı durumları telafi edebilmiştir. Örneğin, Ukrayna Savaşı'nın başlangıcında, Genel Kurul'un BM Şartı'na saygının sağlanmasında daha büyük bir rol üstlendiğini gördük.

Veto hakkı çok daha yaygın

Birçok kişi veto sistemini BM krizinin ve Güvenlik Konseyi'ndeki çıkmazların nedeni olarak görüyor. Son yıllarda vetonun giderek daha fazla kullanıldığını görüyoruz (her ne kadar Soğuk Savaş dönemine göre daha az yaygın olsa da). Yani, Konsey'in beş daimi üyesinden biri bir teklife hayır oyu veriyor ve teklif otomatik olarak kabul edilmiyor.

Ayrıca, zamanla, Konsey'de daha fazla kararın oybirliğiyle değil, çoğunlukla alındığını görüyoruz (bir kararın kabul edilmesi için 15 oydan 9'unun oyu gerekiyor), ki bu da daha büyük bir bölünmenin işareti. Veto, BM'nin İsrail-Filistin (ABD'nin 1990–2024 döneminde kullandığı 26 vetodan 21'i Filistin ve işgal altındaki diğer Arap topraklarını ilgilendiriyor) ve Suriye'deki (Rusya'nın vetolarının yarısını kullandığı yer) çatışmaları çözüp sona erdirememesini açıklayabilir. Ancak, Konsey'in Kongo-Kinşasa, Sudan ve Myanmar'daki savaşlar gibi diğer büyük çatışmalarla neden başa çıkamadığını açıklayamaz. Daha da ciddisi, BM Şartı'na saygının yıllar içinde azalmış olmasıdır. Özellikle, diğer ülkelere karşı silahlı saldırıya karşı uluslararası alanda yerleşik norm -Şart'ın adlandırdığı gibi barışın ihlali- zayıflatılmaya başlanmıştır. Bu, hem norm ihlallerinde -Rusya'nın Ukrayna'yı tam ölçekli işgalinin ayrı bir bölüm oluşturduğu yerde- hem de İsrail'in Filistin işgali ve Ruanda'nın Kongo-Kinşasa'ya müdahalesinin de sınıflandırılabileceği yerde görülebilir.

Tehditler normalleşti

Normlar, ihlal edilseler bile, diğer üyeler normları ihlal eden davranışlara yeterince güçlü tepki verirse sürdürülebilir. Burada endişe verici olan, Rusya, İsrail ve Ruanda'nın dış dünyadan yeterince maliyetli sinyaller almadan harekete geçebilmiş olmalarıdır. ABD'nin Danimarka'ya (Grönland) ve Kanada'ya, İsrail'in İran'a, Venezuela'nın Guyana'ya ve Etiyopya'nın Eritre'ye yönelttiği işgal tehditlerinin normalleşmesi, bu açıdan bakıldığında, bu önemli uluslararası normun korunmasını tehdit eden bir söylemdir.

Aynı zamanda, Portekizli António Guterres, Genel Sekreter olarak son yılına giriyor. Halefi için uygun adayları belirleme süreci tüm hızıyla devam ediyor. Birçok kişi, bu görevin yalnızca erkekler tarafından (dokuz) yürütülmesi nedeniyle, bir kadının atanmasının zamanının geldiğine inanıyor. Ancak dünyada, özellikle de ABD'de, muhafazakâr rüzgarlar estiği için, bu olasılık eskisinden daha düşük. Ocak 2027'de yeni bir BM başkanı göreve başlayacak. Dünya örgütü için çok zor bir durumla başa çıkmak zorunda kalacak ve BM'nin ilk Genel Sekreteri Trygve Lie'nin 1953'te halefi Dag Hammarskjöld'e söylediği şu sözleri kesinlikle hatırlayacaktır:

“ Dünyanın en imkansız görevine hoş geldiniz!”

 


Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli