Erbil (Rûdaw) – Araştırmacı-yazar Edip Yüksel, koronavirüs salgınının ABD’de çok şeyi ifşa ettiğini belirterek, “51 yıl önce Ay’a insan göndermiş bir ülkenin düşünün ki stoklarında yeterince yüz maskesi bile yok” dedi. Yüksel salgından sonra dünyayı bekleyen olası değişikliklere dair de değerlendirmelerde bulundu.
Rûdaw bültenine Skype ile bağlanan Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan Kürt araştırmacı ve yazar Edip Yüksel, yeni tip koronavirüsü salgını ve ABD’de yaşananlar hakkında konuştu.
ABD’nin şu anda şizofrenik bir yönetime sahip olduğunu anlatan Yüksel, “Donald Trump’ın kontrolündeki merkezi idare ile federal yöneticiler yani valiler arasında farklı bir eğilim ve politika var” dedi.
“ABD’nin test çubuğu bile yok”
ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk başta bu durumu yalanladığınıbelirten yüksel şöyle devam etti:
“Koronavirüsü salgınının uyduruk bir virüs ve yalan haber olduğunu söyledi ve çok önemli bir zamanı o yalanla geçirdi. Ciddi tedbirler almadı. Bu açıdan Amerika’nın kaybı dünyadaki bütün kayıpların çeyreğinden fazla oldu. ABD’nin nüfusu dünya nüfusunun çeyreği değil. Dünyanın nüfusu 9 milyar, ABD’ninki ise 300 milyondan biraz fazla. Fakat kayıp sayısı şu anda 70 bini aştı. Yani dünyadaki ölüm oranının yaklaşık yüzde 25’ini kapsıyor. Bu elbette iktidarın beceriksizliğini gösteriyor. Aynı zamanda virüs sayesinde müthiş bir ifşa var. ABD dünyanın en zengin devleti, bundan 51 yıl önce Ay’a insan göndermiş bir ülke, 100 milyon dolarlık jetler üretiyor. Şu anda kilometer karelik alanlarda çürüyen jetler ve bombalar var ancak düşünün ki stoklarında yeterince yüz maskesi bile yok.
Pandeminin geleceği yıllardır söyleniyor, daha önce de dünyada yaşanan pandemiler var. Hatta test yapmak için gerekli çubukları bile yok. Ucunda pamuk bulunan dünyanın en basit çubuğu, mağara çağında bile insanların üretebileceği bir çubuğu bile yok. Yeniden üretiyorlar. Dünyanın en zengin ülkesinin, müthiş bir teknolojiye, nükleer bombalarla dünyayı yıkabilecek güce sahip ülkesinin Covid-19 testi için bir çubuğu bile yok. Bu büyük bir ifşa, Amerikan vatandaşlarının büyük bir kısmı bunu görüyor. Halk sağlığı ve varlığının ciddiye alınmadığı, hükümetin sadece zenginleri ve şirketleri korumaya yönelik bir mekanizma olduğu ifşa oldu. Tabi sadece ABD’de değil, dünyanın birçok ülkesinde bu açığa çıktı.”
“Trump yalancı, hırsız ve sahtekar politikacıların yaptığını yapıyor”
Trump’ın ölü sayısı bakımından tahminlerin de altında bir sayı yakalamaya çalıştıkları ve “Umarım 100 bin tahmininden daha az insan ölür" şeklindeki açıklamalarını da değinen Yüksel, “Trump ilk başta 1 milyon insanın ölümünden bahsetti, sonra 100 bine indirdi, bu şekilde beklentiyi düşürüyor. Halbuki 100 bin kişinin ölümü de büyük bir olay. Ancak ilk başta öyle yüksek bir rakam söyledi ki sonra beklentiyi düşürdü” diye konuştu.
Edip Yüksel, sözlerini sürdürdü:
“Adam bir tücar, işini biliyor. 100 bin insan ölürse kârına kapattık demeye getiriyor. Halbuki dünyada ençok fazla ölüm yaşanan ülkesi ABD oldu. O da yalancı, hırsız, sahtekar politikacıların yaptığını yapıyor burada. Ama Amerikalıların büyük bir bölümü bunu yutmuyor, kendisini destekleyen dinci ve ırkçı kesim hariç. ABD’de Trump’a oy verenlerin yüzde 30’u dinci kesimdir. Dünyanın her yerinde dinci kesimler yalancı, sahtekar politikacıların peşine düşerler. Bir de belli bir ırkçı kesim var. Onların oylarını alıyor. Ama salgın konusundaki beceriksizliği ve ürettiği yalanlar nedeniyle Trump’ın oyları önemli oranda düştü.”
Edip Yüksel, “Sizce koronavirüsü labaratuarda üretilmiş bir vürüs müdür?” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:
“Mümkündür, malesef birçok devlet virüslerle oynuyor, virüslerin bir koleksiyonunu tutuyor ve hatta geliştiriyorlar. Ama bir de virüslere karşı aşı geliştirmek için labaratuarlarda virüsler tutuluyor. Buralardan kazayla kaçmış olabilir ama bunu kasıtlı olarak Çin’de piyasaya sürüldüğüne inanmıyorum. Saçma birşey. Çünkü ilk başta Çin’e zarar verecektir. Hatta ABD’ye zarar vermesi de Çin’e zarar olarak dönecektir. Çünkü Çün’in ekonomisi büyük oranda ihracatla ABD’ye bağlı bir ekonomi. Onun için ben komplo teorilerine inanmıyorum. İsterseniz ben şu an size detaylı bir şekilde birkaç tane komplo teorisi üretebilirim. Ama bazı insanlar var ki nerede bir yalan üretilirse hemen üzerine atılır. Bu mantıklı birşey değil, virüsün kasıtlı salıverildiğine dair bir kanıt yok.”
“Virüsler diktatör rejimleri dinlemiyor”
Virüsün dünyada başka şeyleri de ifşa ettiğine dikkat çeken Yüksel, “Çin gibi kapalı rejimlerin sadece kendi halkı için değil dünya için de tehlike olabileceğini gösterdi. Çünkü bir süre salgın Çin’de gizlendi, hatta bunu ifşa eden ilk bilim insanı ihanetle, hainlikle suçlandı. Susuturuldu ve sonunda bu genç bilim insanı, doktor da Covid-19’dan öldü. Ve bu önemli bir zaman dilimiydi. Malesef, baskıcı, diktatör rejim bunu örtebileceğini sandı” dedi.
Yüksel, “Görülüyor ki virüsler diktatör rejimleri dinlemiyor, insanların uydurduğu kabile, ulus ve palavra dolu sınırları, dinleri de dinlemiyor, hepimize insan olarak saldırıyor. Bize şu mesajı veriyor ki akıllı olan insanlar bu mesajı alır; hepimiz bu küçük dünyada aynı gemideyiz, dünyanın herhangi bir köşesinde bir hastalık veya kötülük olursa o bize ya virüs olarak veya terör olarak döner” şeklinde konuştu.
Edip Yüksel, “Koronavirüsü salgınından sonra bizi nasıl bir dünya bekliyor?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“İki uç veya aşırı ihtimal var. Birincisi; ororiter rejimler bunu bir vesile bilecek ve bundan ilham alarak vatandaşların özgürlüklerini sınırlandıran kararlar alacak, uygulamalar yapacak. Gereksiz yere sokağa çıkma yasakları olabilecek. Ve hatta insanların özel hayatlarına dair belli dayatmalar olabilir ancak bunu ziti gelişmeler de olabilir. Bütün insanların aynı gemide olduğu bilinci ile otoriter rejimler yerine daha şeffaf rejimlere ihtiyacımız olduğu, savaşa ve bombalara değil, insan hayatına ve sağlığına yatırım yapmamız gerektiğini öğrenen ve bunun gerçekleşmesi için çalışan yönetimlere eğilim olacak.”
Koronavirüsü nedeniyle dünya genelinde fakir ve ekonomisi dengede olan ülkelerin zarar göreceğini belirten araştırmacı yazar Yüksel, “Mesela Türkiye’nin ekonomisi büyük zarar görebilir. ABD de etkilenir ama ABD dünyanın parapolitikasını belirliyor. Salgın ençok Çin’i olumsuz etkiler” değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın