ABD'nin Venezuela ile kafa karıştıran uyuşturucu savaşı

5 saat önce
Etiketler Venezeula Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ABD Başkanı Donlad Trump
A+ A-

Haber Merkezi - Donald Trump, kendinden önceki ABD başkanlarının geleneğini sürdürerek Latin Amerika'da uyuşturucuya karşı savaşta, bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Asıl amacın uyuşturucu üretimi değil, Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro olduğunu söyleyen, Latin Amerika uzmanı gazeteci Lars Palmgren; uyuşturucu ticaretinin ABD ve Avrupa'da artan talepten kaynaklandığını ve karşı savaşların neden başarılı olamadığını yazıyor.

ABD Başkanı Richard Nixon, daha sonra uyuşturucuya karşı savaş olarak adlandırılan 1971 tarihli hareketi başlattığında temel amaç, eroin bağımlılarının kurtulmalarına yardımcı olmaktı. Koruma amacı ile başlatılan bu tutum daha sonra neredeyse "cezai uygulamalara" dönüştü ve savaş gerçek oldu. Bu, uzmanların hem insanlar hem de toplumlar için muazzam sosyal maliyetlere yol açan bir başarısızlık abidesi olarak tarihe geçti.

Bu zaman dilimi, kokain baronu Pablo Escobar'ın 1980'ler ve 1990'lardaki en güçlü dönemine denk gelen, Kolombiya'da terörün zirve yaptığı dönemdi ve savaşın ne ile ilgili olduğunu da gösteriyordu. Birçok Amerikan eyaletinde esrarın yasallaştırılması, devamında iki binlerin başında önde gelen Latin Amerikalı politikacıların tartıştığı yıllardı. Eski Şili Devlet Başkanı Ricardo Lagos, Brezilya Devlet Başkanı Fernando Henrique Cardoso, Kolombiya Devlet Başkanı César Gaviria ve Meksika Devlet Başkanı Ernesto Zedillo, yazar Mario Vargas Llosa ve Carlos Fuentes gibi entelektüellerle birlikte uyuşturucunun yasallaştırılması fikrini ortaya attılar. Böyle olursa uyuşturucu kartellerini oluşturan ve gelişmiş askeri aygıtlarını ( egzotik hayvanat bahçelerini) kurmalarını sağlayan muazzam servetlerin kaynağı kuruyacaktı.

Terör damgası

Bu, zaten başı sonu belli olmayan bir tartışmaydı. Donald Trump uyuşturucuyla savaşı yeniden başlatırken, tüm alternatif çözümler ortadan kalkmış gibi görünüyor. Karayip Denizi'ne askeri yığınak, hızlı motorbotların hiçbir uyarıda bulunmadan acımasızca batırılması ve savaş söylemleri ile karışık: Amerikan başkanının uyuşturucu ticaretinden sorumlu tutuğu gruplar ve karteller, suç örgütleri “terörist” hareketler olarak tanımlandı.

Trump'ın uyuşturucuyla savaşı, Maduro'yu iktidardan uzaklaştırma isteğinin bahanesi.

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro bunu "Yalanlara dayalı bir işgal" olarak nitelendirdi. Ayrıca, ABD'ye giren uyuşturucunun çoğu Karayipler üzerinden değil, Pasifik Okyanusu üzerinden geliyor.

Trump uyuşturucuyla mücadelede gerçekten ciddi ise, seferberliğin ağırlığının ABD’nin güneydoğusuna değil, güneybatı sınırına yönelmesi gerekir. Çünkü bugün ABD’nin en büyük uyuşturucu tehdidi kokain veya Kolombiya–Venezuela kaynaklı maddeler değil; Meksika’da üretilen son derece tehlikeli bir sentetik opioid olan fentanildir. Bu madde, çoğunlukla Kuzey Amerikalıların yoğun şekilde kullandığı sınır kapılarından, araçlarla ABD’ye sokulmaktadır.

Amerikan çeteleri

Ayrıca, Trump yönetiminin “terörist” olarak tanımladığı Latin Amerika suç çeteleri, Amerika Birleşik Devletleri'nde uyuşturucu dağıtıp satan başlıca suç örgütleri değil, kartel modeline göre yapılandırılmamış çeşitli yerel hareketlerdir. Amerikan federal polisi FBI, Uluslararası Kriz Grubu'na göre, ABD'ye kaçak olarak sokulan uyuşturucuları işleyen ve dağıtan 1,4 milyona yakın üyesi olan 33 bin farklı suç örgütü olduğu tahmin ediliyor.

Trump yönetiminin “terörist” olarak nitelendirdiği iki Venezuela örgütü de geleneksel kartel tanımına uymuyor. Trump'ın ABD'yi işgal ettiğini iddia ettiği 'Tren de Aragua', denizaşırı uyuşturucu sevkiyatı ile pek ilgilenmiyor, çoğunlukla yerel satıcılar şeklinde faaliyet gösteriyor. Tren de Aragua, esas olarak insan ticareti, fuhuş, adam kaçırma, sözleşmeli cinayetler, himaye ve sair faaliyetlerle uğraşan ve şu anda çoğunlukla Güney Amerika'da bulunan grupların bir tür federasyonudur.

Maduro'nun başında olduğu söylenen Güneşler Karteli, 1990'ların başlarında, çeşitli şekillerde uyuşturucu kaçakçılığına karışmış Venezuelalı askerler için biraz da ironik olarak kullanılan bir terimdi. Ayrıca bunlar geleneksel anlamda bir kartelden çok, Maduro'nun bilgisi dahilinde, eski Kolombiyalı gerillaların da içinde bulunduğu uyuşturucu kaçakçılığı grupları ile iş tutan 'birbirinden kopuk' bir asker ağıdır.

Sadece karteller değil

Venezuela'da pek fazla uyuşturucu üretimi yok. Üretimin büyük kısmı Kolombiya'da gerçekleşiyor. Venezuela, Ekvador ve diğer ülkeler bir koridor olarak kullanılıyor. Kolombiya kokaini için en büyük pazar artık ABD değil, Avrupa.

Dahası, ABD'nin “terörist” olarak tanımladığı karteller veya suç örgütleri bu faaliyete dahil olan teker kişi veya örgütler değil. Uluslararası Kriz Grubu'na göre, birbirlerinden hizmet satın alan karmaşık bir yasadışı "şirketler" ağı söz konusu. Burada, büyük Meksika ve Brezilya kartellerinden yerel küçük gangsterlere, Arnavut ve İtalyan mafyalarının hücrelerine kadar her tür ağı bulabilirsiniz; hepsi de işlerinin bir kısmını yerine getirmek için rüşvet ve şiddeti bir arada kullanıyor.

Trump'ın Maduro'yu uyuşturucu patronu olarak adlandırması ve yakalanmasına yardım eden herkese yüklü miktarda ödül teklif etmesi, muhtemelen Venezuela devlet başkanının öneminin aşırı abartılmasıdır. Maduro'nun kendisi, Karayip Denizi'ndeki askeri manevraların Trump'a Venezuela petrolüne serbestçe erişim sağlayacak bir kukla hükümet kurmayı amaçlayan işgalin başlangıcı olduğunu iddia ediyor.

Trump'ın Venezuela petrolünü istediği abartı değil. Ancak Maduro'nun asıl korkusu, tüm gözlemcilere ve mevcut oy pusulalarına göre rakibi Edmundo González'in ezici bir zafer kazandığı Temmuz 2024 seçimlerinin sonuçlarını tanımak zorunda kalmasıdır (González, yarışmasına izin verilmeyen Nobel ödüllü María Corina Machado'nun yerini aldı). Maduro'nun gücü, Venezuela'daki herkesin bildiği seçim sahtekarlığına dayanıyor.

Maduro ordunun desteğine sahip olduğu sürece, asker olmamasına rağmen büyük bir memnuniyetle giydiği ve kendi tasarladığı askeri kıyafeti birçok yönden imparatorun yeni kıyafetlerine benziyor ama, gerçek güce de sahip. Venezuela, ABD askeri manevralarına yanıt olarak ülke genelinde kapsamlı askeri tatbikatlar başlattı. Ayrıca milyonlarca yeni milis üyesini işe almak, silahlandırmak ve eğitmek için bir kampanya da devam ediyor. Maduro, "Gringolar saldırırsa, karşılık veririz" diye güvence veriyor.

Savaşın ikinci aşaması

Resmi televizyon kanalları, "emperyalist saldırgana karşı halkın silahlı mücadelesi" için hevesli milis güçlerinin haberleriyle dolu. Aynı zamanda Maduro, Noel kutlamalarını bir kez daha öne çekerek, Noel süslemeleriyle süslenmiş sokaklar ve halka açık parklarda çocuk oyun aktiviteleriyle Ekim ayı gibi erken bir tarihte başlamasını sağladı. Ancak televizyonda gösterilen ve liderlerin dile getirdiği coşku oldukça boş. Daha da önemlisi, korku ve endişe hakim. Yeni milis güçlerinin çoğu, işlerini kaybetmekten korkan devlet çalışanları.

Trump, uyuşturucuyla mücadelenin artık ikinci aşamaya geçtiğini söyledi. İlk aşama, Venezuela karasuları yakınlarındaki Karayip Denizi'nde gemilerin, savaş uçaklarının ve bin kadar askerin seferber edilmesi ve en az dört yüksek hızlı motorlu teknenin batırılmasıydı. İkinci aşama ise Trump'ın özel temsilcisi Richard Grenell'e Venezuela rejimi ile tüm gizli diplomatik temasları kesme emri vermesiyle başlatıldı. Bu, pratikte müzakereli çözüm önerilerinin tamamen rafa kaldırıldığı ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun sert tutumunun mevzi kazandığı anlamına geliyor.

Peki şimdi ne olacak?

Yarım düzine savaş gemisi, bir düzine savaş uçağı ve 6 bin asker, ABD'ye uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddia edilen hızlı sürat teknelerini batırmaya devam etmek amaçlanıyorsa orantısız derecede büyük bir operasyon söz konusu. Venezuela gibi büyük ve askeri açıdan iyi donanımlı bir ülkenin işgali mevzu bahis ise, bu sayı çok az.

ABD, Latin Amerika'da en son 1989'da Panama'ya askeri bir işgal gerçekleştirmişti. O zaman bu operasyona 26 bin asker katılmıştı ve Panama, Venezuela ile karşılaştırıldığında oldukça küçük bir ülke.

İşgal yerine, son zamanlarda İran'da olduğu gibi havaalanlarına ve stratejik öneme sahip yerlere saldırılar düzenleneceği yönünde spekülasyonlar var. Maduro, İçişleri Bakanı Diosdado Cabello, Ulusal Meclis Başkanı Jorge Rodríguez veya Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Vladimir Padrino gibi kilit isimleri tutuklamak veya öldürmek için yapılacak komando baskınları da kulislerde dolaşıyor.

Birçok kişi, ABD'nin askeri yığınağını Venezuela liderleri arasında korku ve bölünme yaratmayı amaçlayan bir boğma manevrası olarak yorumluyor. Ancak ordunun Maduro'ya sırt çevireceği veya ülke liderliği içinde açık bir bölünme yaşanacağı umutları daha önce birkaç kez boşa çıktı. Örneğin, Trump'ın son başkanlık döneminde, dönemin Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaidó'nun Venezuela'nın "meşru başkanı" ilan edilmesini desteklediğinde bu durum yaşandı. Guaidó bugün ABD'de sürgünde yaşıyor ve artık kimse onu hatırlamıyor.

Talep konusunda sessiz

Trump'ın en yakınları bile ikinci aşamadan bir sonraki adımın ne olacağını bilmiyor gibi görünüyor.

Artık meselenin uyuşturucuyla mücadele değil, Maduro'nun nasıl görevden alınacağı olduğu açık olarak görünüyor. Maduro popüler olmasa bile, coşkulu kalabalıklar askeri bir işgali pek hoş karşılamaz. Ayrıca, birkaç istisna dışında, Latin Amerika'nın geri kalanı tarafından da kınanır.

Belki de Trump, Orta Doğu'da arabulucu olarak gösterdiği çabaların işleri değiştireceğini ve "imparator çıplak" sloganının Venezuela askeri kamplarında yayılacağını umuyor. Ancak bu gerçekleşmezse, Maduro ile gizli diplomatik görüşmelere yeniden başlamayı tercih edebilir. *

Kimse bilmiyor, Trump öngörülemez biri, ancak "ikinci aşama" nasıl gelişirse gelişsin, uyuşturucuyla mücadelede bir değişiklik olacağına dair hiçbir belirti yok.

En çok kokain üreten, aynı zamanda en çok uyuşturucu ele geçiren ve uyuşturucuyla mücadelenin her yıl yüzlerce polis memuru, asker ve sivilin hayatına mal olduğu Kolombiya'nın başkanı Gustavo Petro, diplomatik olmayan bir tavır sergiliyor ve meselenin özüne parmak basma konusunda yetenekli: Yakın zamanda, "Amerikalılar ve Avrupalıların burunlarını beyaz barutla doldurma isteğinin bedelini  biz ödüyoruz" diye bir demeç verdi.

Savaş tehditlerine rağmen üretimdeki artışın asıl nedeni uyuşturucuya olan talep, silah seslerinin örtbas ettiği ayrıntı bu.

* Bu makale Trump'un Maduro ile görüştüğünü açıklamasından önce yazılmıştır.

 

Yorumlar

Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın

Yorum yazın

Gerekli
Gerekli